- 1402 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
DELİRTTİLER BENİ… ( gecikmiş bir Pazar sohbeti )
Uyandım. Cep telefonumun saatine baktım; 06.50. Pazar sabahı için oldukça erken bir saat. Kalkmayıp biraz miskinlik yapmaya karar verdim.
…/…
İzmir ile Urla arasında otuz kilometrelik bir mesafe var. Bu kadar kısa mesafede öyle bir ısı farkı var ki, anlatamam. Urla, Sonbahar’ı dolu dolu yaşamaya başladı bile. Güzel kasabamın huyunu bildiğim için akşam yatmadan yorganımı çıkartmıştım. Beni yanıltmadı, eksik olmasın. Bir güzel sarınıp uyudum.
…/…
Kalkmama kararıma uyarak yorganımı omuzlarıma kadar çektim.
Kalkmayacağım, uyumayacağım demek; düşünmeyeceğim demek değil tabi ki. Pazartesi ile başlayacak olan haftada yapılacak bir sürü iş var. Kışlık hayatı programlamanın zamanı geldi artık. Gitmek istediğim kurslar, evin içinde ve dışında halledilecek işler. Bir günümü de torunuma ayırmak istiyorum. Yerim ben onu. Nasıl da büyüdü. İki yaşı bitmek üzere. Babaanne demeyi beceremediği için “ Bandande “ diyor, bana. Umarım hep öyle der. Bana özel bir seslenişi olur.
Zaman nasıl da hızlı geçiyor? Babasının doğumu daha dün gibi. Şimdi, onun kızı iki yaşında. Of zaman, of ki ne of… Hiç başka işin yok mu senin? Saçmalama Eser, başka ne işi olacak zamanın? Geçecek tabi ki. Sen kendini düşün, bırak şimdi zamanı. Sen neler yapıyorsun?
Güzel soru: Ben neler yapıyorum?
Tamam, cevap veriyorum: İnsanlara doğrularının mutlak doğru olmadığını anlatmaya çalışıyorum.
Sana ne?
Bana ne olur mu? Çıldırtıyorlar beni. Hep mi onlar doğru olur ya? Bir insan, yanılma payının olabileceğini düşünmez mi? Tamam, sen öyle yaşamışsın. Sana göre doğru olmuş. Ben başka türlü yaşadım. Bana göre de o doğruydu. Ne yapacağız şimdi? Bir köprüde karşılaşmış inatçı iki keçi.
Bir de “ Sen yanlışsın “ lafını öyle bir edayla söylüyorlar ki… Aynen üç nokta yani. Şeytan diyor ki; indir kafasına bir yumruk. Kardeşim, ben sana yanlışsın diyor muyum? Demiyorum. Sen bana ne hakla diyorsun? Senin doğruların Hammurabi kanunları mı?
Karışmasalar, kendi doğrularına göre yargılamasalar inanın hiçbir şey demeyeceğim. Ama o kafa silkme hareketi yok mu? Bir de ağız dolusu “ Hayır “. Bir kalıp, bir çerçeve olmaz böyle şey. “ Sen benim dediğim, istediğim gibi yaşacaksın.” Oldu canım, başka isteğin?
Ha! bunu yapanlar da sadece o, bu, şu değil. Doğurduğun çocuk bile sana bir yaşam şekli kurgulamaya kalkıyor. “ Anne, artık elli bir yaşındasın.” Sanki öldün, toprağın altına girdin. Hayat bitti. Tamam, birçok şeyi yapmak için uygun yaşta olmayabilirim. Ama hala pek çok başlangıç yapabilecek kafa ve beden gücüme ilave olarak zamana da sahibim.
Örneğin; darbuka çalmayı öğrenmeden ölürsem gözlerim açık giderim. Gel de bunu çocuklara anlat. Anlatmak zorunda mıyım? Bana göre; hiç değilim ama onlara göre; zorundayım.
Tiyatro kurslarına gitmek istiyorum. Yazarlık kurslarına gitmek istiyorum. Hayır! Neden? Köşende otur, örgünü ör, torununa bak.
İnat değil mi bu? Köşemde oturmayacağım. Ne istiyorsam onu yapacağım. Nasıl istiyorsam öyle yaşayacağım. Kim bana bir elli bir sene daha vaat ediyor yaşamam için?
Ben ne yapıyorum? Yatak keyfi yapayım derken sinirlerimi bozuyorum. Deli miyim ben? Kalk kızım kalk. Çayını koy.
…/…
Delirttiler diyorum ya? Boşa konuşmadığımı anladınız değil mi?
Eser Akpınar
10.10.2010
Urla
YORUMLAR
Hayat sizin hayatiniz kimse karisamaz evet.
Herkesin dogrusu kendine.Aslinda cocuklar annelerine bu konuda daha da destek vermeli.
Birseyler yapmak istemek bile nekadar hayata bagli oldugunuzu gösterir.
Aslinda tam aksine kenara cekik yasiyor oldugunuzu farzetsek bile tesfik etmeliler insani en yakinlari.
Hersey gönlünüzce olsun.
Yüreginize saglik güzeldi
sonsuz sevgimle
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Serpil Hanım. Herşey hepimizin gönlümüzce olsun. Sevgiler.
Sevgili Eser, hayat senin hayatın ve dilediğin gibi yaşa. Yaşa demesi kolay da yaşatıyorlar mı diye sorsan olmaz mı desene.
Bir elli yılımız daha yok arkadaşım. Vakit varken yaşamaya bakalım. Hem de en iyi şekilde. Bu iyiyi de bizden başkası bilemez. Herkesin eğrisi de doğrusu da kendine.
Sevgiler...
Eser Akpınar
Aynen senin gibi düşünüyorum Emine. "Hı hı" diyerek bildiğimi yapıyorum zaten...:-) Annemin meşhur taktiğidir: " Peki de, dön bildiğini oku "..:-)
Sevgiler arkadaşım. Teşekkür ederim.
Yanlışlarımız başkalarına zarar vermedikçe özelimizdir.
Bunca basit şeyler sizi üzemez Aser Hanım.
Yazarlıksa hadse; kurs kime lazım kim bilebilir?
Eksik gidermekse amaç; Edebiyat defteri en güzel yer.
Kutladım.
Bu gün sadece bu yazıyı okuyacak vaktim vardı.
Şimdi müsafirliğe gideceğiz.
Akraba ve eş dost ziyaretleri de önemli malüm.
Baki selam, yola devam.
Eser Akpınar
Öncelikle bu hayatı kendimiz için yaşıyoruz. Benim adım Nermin ise <Nermin için yaşamalıyım. Benim de bir hayatım, düşüncelerim, duygularım var. İnsanlar bunu unutuyor ve en çok sevdikleri için yaşamaları gerektiğini düşünmeye başlıyorlar. Oysa ki , doğru olan her şeyi kararında bırakmak. Çok güzeldi canım benim. Zevk duydum yazını okumaktan. Sevgilerimle
Eser Akpınar
Hayat sizin...Bence de ne çocukalrın ne de etrafın bir şey söyleme yetkisi yok. En güzel yıllarınız şimdi bence. Vakit geniş, ruh dingin, neyin ne olduğunu anlayabilecek tecrübedesiniz. daha ne olsun hayatın tadını çıkartabilmek için...Yazarlık kursu gerçekten iyi fikir...
Sevgiler.
Eser Akpınar
aslında hayat ne kadar da kısa
yapılacak onca şey varken, hiç birine zamanımız kalmadı
güzel bir yazıydı
bana kendimi sorgulattı yeniden
kutlarım
sevgilerimle Eser hanım
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Gülhun Hanım. Sevgiler.
Tiyatro kurslarına gitmek istiyorum. Yazarlık kurslarına gitmek istiyorum. Hayır! Neden? Köşende otur, örgünü ör, torununa bak.
İçselbir konuşma yapmışsınız,kendi dünyanızda. Çok da hoş olmuş. Eser hanım,sizinle aynı kuşaktanız. Çocuklarımızın bizleri beğenmemesi gayet normal.Yalnız onların bizlerden farklı olup,bizleri geçmeleri lazım. Ama nerede?Benim sıpalar hala sorumsuz yaşıyorlar.Benim pazarlarda hanımla canım çıkıyor,onlara para yetiştirecem diye;onlar ise hala lay loy lom hayat yaşamak istiyorlar.
Ben de de sizin gibi her şeyi öğrenme istediğim var.Burada yazarlık kursu açılıyor zaman zaman.Daha geçenlerde telefonla müracaat ettim.Bir ay sürüyormuş.Yalnız yazar olmanın maliyeti 300 Tl. dediler.Yol masrafını da katarsan bu 500 tl yi bulur.Bir de pazardaki işlerden olacam derken 1,5-2 bin tlyi bulacak benim yazar olmam.En iyisi mi ben 300 tl.lik okumak için roman alayım diye düşünüp kursa gitmekten vaz geçtim.
Henüz torun zevkini tatamadım.Bakalım nasıl olacak.İlerki yıllarda inşallah göreceğiz.
Selam,saygı ve sevgilerimle efendim.
Aynur Engindeniz
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum Ayhan Bey. Selamlar, saygılar.
bir elli yıl daha..
sahi böyle şansımız olsa nasıl kullanırdık
adadığımız ömrü adadıklarımızdan geri alabilirmiydik..
gençlik yıllarımız aileye adanmıştı
ne dedilerse yaptık onlar için yaşadık
okul çağları hamallıkla geçti
yirmisinde iş derdine düştük
sonra seviyoruz dedik yada kurallara uyarak evlendik
ondan sonrasını eşimize adadık ömrümüzün
sonra çocuklara..
bir baktık ki elli küsür olmuş yaş...
kendimize hiç zaman ayoıramadığımızı anladık..
peki biz ne zaman yaşayacağız.?
hayatın için çok duyarlı ve doğru tespitlere dayanmış çok gerçekçi bir yazıydı
sevgiler saygılar Eser hanım..
Eser Akpınar
Teşekkür ediyorum. Sizi sayfamda görmek mutlu etti. Saygılar.
İnsanlar yaşadıkları kültür, ortam, çevre, adet, töre vb. gibi etkenlere göre doğrularını belirliyorlar. Dolayısıyla az önce sözünü ettiğim faktörleri farklı yaşanyanların düşünceleri de dolayısıyla farklı oluyor, örneğin aşırı muhafazakar bir ailenin çocuğuyla zıddı bir ailenin çocukları düşünce olarak çok farklı olabiliyor. Sanırım bu noktada en doğru yol empati kurabilmek, birbirimizi anlayabilmek ve de birbirimizi sevebimenin yollarını bulmak.
Sizden yine hayata dair çok güzel bir çalışmaydı. Bu arada torununuzla uzun ve mutlu seneler dilerim size.
Tebrikler Eser Hanım.
Eser Akpınar
:))
Güzel bir sabah keyfiymiş..İllaki aklını çeliyor şeytan.
Kim ne isterse yaşar ne isterse yapar .
Bıraksınlarda insanları artık birazda kendileri için yaşasınlar.
51Yaş çok büyük bir yaş değil.Daha hayatının baharı..
En güzel çağ.Her şeyin bilincinde olmak ,ne istediğini bilmek..
Tiyatro değilmi zaten hayat hepimiz her gün oynuyoruz..
Sahneye çıkıyoruz.seyirciye üzgün olmadığımızı ağlamadığımızı ispatlar gibi gülücükler atıyoruz..
Güzeldi..Tebrik ve selamlarımla.
Dilerim her şey istediğiniz gibi olur...Olmak zorunda...