- 829 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Şehirlerarası Yolculuk
Şehirlerde hayat hızlıdır, akıcı ve yakıcı.Medeniyetin şartı ve beşiğidir ama bir beşik gibi uyutur sizi, düşüncelerinizi, zihninizi.Davetçidir şehir, kendisini isteyenine çabuk verir, ya da öyle görünür.O büyülü dünyasına girdiğinizde alır götürür sizi bambaşka alemlere.Esrarı yoktur bu yüzden şehirlerin, her şey olduğu gibi ortadadır.Teşhirin mekanıdır şehirler.Sırlarını döksede size, kendisini teslim eder gibi görünsede, olduğu gibi göstersede güzelliklerini şehirler teslim alır sizi, alır götürür sizi sizden.İfşadır şehirler, kalabalıkların şatosudur, bu yüzden heryere duvarlar örmüştür insan.Soğuk buz gibi duvarlar…Gezdiğinizde bir şehirde manevi ufkunuzu kapayan maddi duvarlar görürsünüz.Büyük ve buz gibi bloklar, koca koca duvarlar.İleriyi görmek isteyen insanın önünde en büyük engel.Perde ardını, gerçeği, hakikati görmek isteyen insan fazla tahammül edemez bu hale.İlle de ardını görmek ister.Bu yüzden ya hıraya çekilir, ya da Cemil Meriç’in tabiriyle fildişi kulesine.Tepeden bakar bu kez, binalardan yüksekte durur, onların ardını görebilmek adına…
Bu yüzden insan hep kalmamalı aynı şehirde.Şehirlerarası yolculuk yapmalı.Şehrin dışına çıkmalı.Soğuk duvarları aşmalı, yıpranmış da olsa doğayı görmeli, kirli de olsa havaya bakmalı.Günahla bozulmuş da olsa kendi doğasına dönmeli, kendine.Ancak bu yolculuklarda insan kendisinin farkına varabilir, kendisiyle kalır çünkü.Gözündeki perdeler kalkar, sıra gönlündeki perdelerdedir.Ancak şehirlerarası yolculukta bu perdelerle savaşabilir.Hırayı bulmak için çıkmalıdır insan bu yolculuğa.Çünkü Hıra Mekke’nin dışındadır, yükseklerden bakar Mekke’ye. Hıra’yı bulmak ve orada bir süre kalmak gerekir, ancak hep değil.Mekke’ye de inmek lazımdır. Hıra’dan sonra Mekke’ye, yani mücadeleye…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.