- 690 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ELE GEÇİRME
ELE GEÇİRME
Referandum öncesinde ve sonrasında bir şekilde ele geçirme psikozunun sürekli
dillendirildiğini duyduk. Neyi ele geçime? Kimden ele geçirme? Öncesinde ele geçirilen
ne idi, korkulan nedir?
Referandum öncesi mini paketin içeriğinden çok, daha farklı şeylerin konuşulduğunu hep birlikte müşahede ettik. Referandum sona ermesine rağmen hala kıylu kal kabilinden konuşmaları, iddiaları dinlemekteyiz. Benzer iddiaların artık kabak tadı vermeye başladığını belirtmeden geçemeyeceğim. Görünür ve görünmez ajandaların varlığından bahsedilmektedir. İddia sahiplerine iddialarını ispat etmek zorunluluğu düşer. Aksi halde müfteri durumuna düşerler.
Ele geçirme; yakalamak, sahibi olmak anlamlarına gelmektedir. Ele geçirme deyimini tersinden okursak sahibi olunan ne ise onu koruma, kollama, kaybetmeme anlayışını barındırdığını görürüz. Doğal olarak sahip olunan şey nedir? Neyi kaybetme korkusu vardır? Kaybedilecek olan şeyin başkalarının da hakkı olduğu, onların kullanımına da açılması neden istenmemektedir? Şeklinde uzayıp giden soruları da beraberinde getirmektedir. Bu ve benzeri sorular bizleri doğal olarak şu çıkarımlara götürür;
1.Kaybedilecek şeyde menfaat yoğun bir halin varlığının mevcudiyeti. Menfaatin elden kaçmaması, çıkmaması veya bu halin devamı için direnç gösterilmesi.
2.Kanunsuz ve kuralsız yapılan işlerin açığa çıkmasından duyulan korkudan dolayı direnç gösterilmesi.
3.Devlet için hayati önem arzeden bilgilerin, belgelerin kötü niyetli insanların eline geçmesini istememek düşüncesinden hâsıl olan anlayıştan dolayı direnç gösterilmesi.
Ele geçirme düşüncesini dillendirenlerde, yukarıdaki çıkarımlarda ifade edilmeye çalışılan kaygılar olduğu anlaşılmaktadır. Ele geçirecek olanlar, en az ele geçirenler kadar ehil olabilirler. Ehliyeti tescil ele geçirenlerde olursa direnç şiddetli olur. Niyet okuma ile vatandaşlar karalanamazlar. Devletin tanıdığı memuri haklardan mahrum bırakılamazlar.
Ülkemiz üzerinde yaşayan herkes vatandaşlık bağı ile vatanına bağlıdır. Vatandaşlık; Yurttaş olma, bir yurtta doğup büyüme veya yaşamış olma durumu gibi anlamları ihtiva etmektedir. Aynı vatanı, aynı toprakları paylaşan yurttaşlarımızın haklardan eşit bir şekilde yaralanması tabiidir.
Problemlerin çözümünde en az ele geçirenler kadar çalışan insanların, hâsıl olan faydanın paylaşımında, tukaka edildiği anlayışların değişmesi elzemdir. Aksi takdirde ötekileştirmenin alasının bu anlayışla yapıldığı ortak düşünce olarak tezahür eder.
Kamu idaresini önceden ele geçirenler, tahkim edilmiş kalelerine personel alımlarında liyakat ve ehliyet ilkesine hiçe sayarak adama göre yerleştirme yapmışlardır. Basında açıkça konuşulduğu için yazmakta beis görmüyorum. Bu bilgi Gizli bir konu olmaktan çıkmış kamunun bilgisi olmuştur.
Kamuya personel alımında liyakat ilkesi, devlet memurları kanununun üçüncü maddesinde temel ilkeler kısmında zikredilmiştir. Liyakat ise şöyle tarif edilmiştir: Devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkânlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmaktır. Kim veya hangi anlayış egemen olursa olsun, işe göre adam almazsak ele geçirmek isteyenler çok olacaktır.
Tutturulan detone çığırmaların halk nazarında aksi seda bulmuştur. Zira detone (perdesiz) çığırmalar sadece ehli musiki tarafından değil ami musiki severler tarafından bile çok rahatlıkla anlaşılabilir bir hal almıştır. Musikişinas bu toplumu lütfen ama lütfen detone çığırmalara mahkum edip musiki zevkini katletmeyelim vesselam…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.