- 1274 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
? ? ? NEDENSİZ İNCİNİR Mİ İNSAN, NEDENSİZ İNCİTİR Mİ İLÂHIM ? ? ?
Hamd ve şükür, bütün âlemlerin ve âlemimin rabbi – terbiye edicisi, sahibi, ıslah edicisi, yöneticisi, yücelticisi, onurlandırıcısı – Allah’a özgüdür.
Allah’ın yüce ve yüceltici sevgisi, rahmeti ve merhameti ile selâmlarım sizleri. Sizi, sevgili eşinizi, kızınızı ve minik Mehmet Akif’i… Eşinizin isminin Zeynep olduğunu sanıyorum ancak eşinizin ismiyle ilgili bilgim bir sanıdan beslendiğinden ismiyle hitap edemeyeceğim kendisine. Daha genel ve kapsayıcı bir ifadeyle ifadelendirecek olursak sevdiklerinizi ve sizi sevdiğini düşündüğünüz, sezdiğiniz herkesi ve her şeyi…
Size göndermek üzere yazmaya başladığım her mektubî yazının yazacağım ve yazdığım son yazı olacağı, olduğu ya da olması gerektiği düşünceleri ve hisleri içinde, bu his ve düşüncelerin katı ve sert kararlılıkları arasında yazıyorum yazının her kelimesini, cümlesini ve paragrafını nedense.
‘’Yazmayabilirsin, kendini yazı yazma konusunda zorlamayabilirsin‘’ in içinizden yükselen sesini duyar gibiyim şimdi.
Doğru, yazma konusundaki tercihimi yazmama konusunda da kullanma hürriyetine sahibim, size gönderilmek üzere bir mektubî yazı yazmayabilirim nihayetinde.
Lakin hayatımda önemli ve değerli izler bırakmış bir insanı anma ve kendisini, hani nasıl derler rahmetle ve saygıyla andığımı iletme duyarlılığımı ve hassasiyetimi yitirmiş olmam gerekir bunu yapabilmem için.
Sizi bazı anlar anlamakta zorlandığımı belirterek girmek istiyorum konuya. Türk Dili ve Edebiyatı ders bilgilerini sizinle öğrenmeye çalıştığımız lise döneminde de geçerliliğini koruyan bir niteliğinizdi bu. Suskunlaşır, durgunlaşır, sertleşir ve soğuklaşırdınız beklenmedik bazı zamanlar. Ruh halinizi kara kışa dönüştüren olay ve olguların ne olduğunu belirtmekten kaçınır ve uzaklaşırdınız zihinsel, duygusal ve maneviyel açıdan çevrenizden. Her insanın hayatında periyodik aralıklarla geçirdiği içsel bir sıkıntı hali olduğunu düşünürdüm bu halin. Benzer ve geçici sıkıntılara maruz kalan ve kalmakta olan biri olarak doğallığını ve gerekliliğini anlamış bulunuyordum bu ruh durumunun. En son gönderdiğim kitabı ve mektubu alıp almadığınızı öğrenme adına sizinle gerçekleştirdiğim kısa telefon görüşmesi sırasında beklentimin fazlaca üstünde soğuk ve rahatı yerinden edilmiş bir ses tonuyla ve konuşma biçimiyle karşılaştım tarafınızdan. Dînî ve millî özel günler münasebetiyle gerçekleştirdiğim telefon görüşmeleri esnasında da yukarıda ifade ettiğim benzer bir isteksizlik ve rahatsızlık sezdim sizde.
Ve talebeniz olarak kendimi hiç bu kadar incinmiş hissetmedim Bülent Bey.
En iyimser ve en zorlama yorumlar ve ihtimâlî düşünceler eşliğinde kendinizi iyi hissetmediğiniz sıkıntılı ve güç bir ana denk getirdiğimi düşündüm telefon görüşmelerini. Bazı anlar insan, yaşadığı sıkıntıların ve problemlerin boğuculuğundan ve azabından konuşma isteğini ve gücünü dahi kaybetme noktasına gelir ve tükendiğini hisseder aheste aheste. Tam anlamıyla böyle bir anda bütün olumsuz enerjisini istenmedik bir insana yansıtır istemsiz şekilde aynı insan. Sizin bana yönelttiğiniz istemli yahut istemsiz olumsuzluğun mahiyeti, nedeni ve nasılı üzerindeki düşüncelerim bu minval üzere sürdü bir süre. Ardından garip ve çocuksu bir kızgınlığa ve küskünlüğe nedendi bu durum bende. İyimser ve kötümser tüm ihtimâlî değerlendirmelerimin, kızgınlığımın ve küskün halimin çok sonrasında rasyonel bir ihtimâlî düşünce üzerinde durdum uzunca bir müddet.
Lise tahsilimin bir kısım derslerini kendisinden aldığım, edebî kimliğine ve kişiliğine saygı duyduğum insanın bu açık ve hissedilir tedirginliğini anlayabileceğimi ve bu durumunu anlayışla karşılayabileceğimi kabûllendim sonunda. Bir empati eylemiyle daha anlaşılır kılmaya çalıştım söz konusu çetrefil durumu kendimce. Evli ve iki çocuklu bir beyfendiyle, söz konusu beyfendinin talebesi konumunda bir genç hanımefendinin mektuplaşma serüvenini gelenekselleşmiş kalıplar ve şartlanmışlıklar içinde anlamaya zorladım kendimi bütün sinir ve asab bozucu havasına rağmen. Kendi açımdan değerlendirdiğimde durumun hiç bir sakıncalı ve şüpheli bir yanı bulunmadığını, bulunamayacağını görüyordum. Yalnızca kendi açımdan değerlendirdiğimde ve düşündüğümde ama. Çevresel baskıyı ve gelenekselleşmiş yanlış anlaşılmaları önemser bir tavır çizdiğiniz ve bana temkinli davranmanın en doğru davranış olduğu izlenimi verdiğinizi düşündürdü bu durum bende. Şu hoca – talebe ilişkisinin eşinizin huzurunu ve rahatını kaçırabileceği ihtimâli üzerinde hiç düşünmedim mesela.
Düşünmeliymişim…
Düşündüm ve düşünmüş olmanın gereğini yerine getirmek istedim.
Fevkaladenin fevkinde yanlıştır, saçmadır, kötümsercedir belki de bu anlayışım. Yine de üzerinde durulması ve düşünülmesi lüzûmlu bir nokta bu.
Sorunlar ve soru işaretleriyle dolu zamanlar, sorunları ilk boyutundan koparır ve tuhaf, beklenmedik boyutlara ulaştırır bir anda. Siz böylesi basit bir soruna dayandırılan bu kadar olumsuzluğun nasılda o basit soruna bu şekilde yığıldığına şahit olursunuz hayretler içinde çaresiz.
Varlığının farkına vardığım basit, sıradan, olağan, açık ve net bir soruna olur olmaz bir yığın olumsuz ve gereksiz anlam vermiş ve yüklemiş olabilirim.
Aslında yaşça ve tecrübece sizin gerinizden yaşıyor olduğum için hayatı, mektuplarıma yeterli ilgiyi ve alakayı gösteremiyor da olabilirsiniz. Talebenizle paylaşma inceliğinde bulunabileceğiniz bir değerin, bir bilginin, bir anının bulunmayışıdır buna neden sanırım. Belki de gönderdiğim mektupların sizi ilgilendiren bilgilerden ve paylaşımlardan yoksunluğudur sizde sezdiğim bu derin ilgisizliğin asıl ve esas nedeni.
İhtimâlî nedenleri artırmak ve ard arda sıralamak ziyadesiyle mümkün. Mümkün göründüğü kadar da gereksiz ve yersiz kanaatimce.
Sizinle aramda ciddi bir sorunsalımdı bu benim. İletmem gerektiği duygusu ve düşüncesi güçlendi bir an içimde ve son derece gergin hislerle yazabildim bu yazıyı Bülent Bey zâtıâlîlerinize…
Kendimizi içinde bulduğumuz kültür, suskunluğu ve sükûneti altın değerinde görmüş ve övgüler yağdırmış sükûnete asırlarca. Anlatmak için susması gerektiğini öğütlemiş insanlara en bilge duruşuyla ve aralıksız telkinlerle.
Anlatılmak istenenlerin bir kısmı sükûnetle aktarılır insan hayatından bir diğer insan hayatına. İçine düştüğümüz kültürün bu sükûneti, kapalılığı ve gizliliği anlamsız ve amaçsız görünür bazı anlar gözüme.
Kapalılığınızın ve sükûnetinizin belirsizliğinin neden olduğu bu sorun vesilesiyle özelde şahsınıza, genelde bu kültürün bu yönünü özümsemiş müntesibi konumundaki tüm bir insan hayatına gösterilebilecek en sert ve en acımasız tepkiyi yöneltme arzusu içindeyim şu an, net ve keskin bir dilin gergin üslubuyla ve ruhuyla.
Tarafımdan tarafınıza dokunmuşsa, ulaşmışsa ve değmişse bir huzursuzluk, bir rahatsızlık, bir nahoşluk ve bir münasebetsizlik derin bir üzüntü ve özür dileği içinde bulunduğumu ifadelendirmekle yetineceğim yalnızca.
Öğrenciniz olarak son defa, bu defa gerçek anlamda son defa ‘’öğretmenler gününüzün kutlu, mutlu ve umut dolu olması’’ temennisi içinde yüce, yüceliği eşsiz ve benzersiz SEVGİLİ’ye ısmarlarım sizi ve ailenizi Bülent Bey.
HALİME ALTUĞ
2010
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.