AMANIN KOMŞULAR GADANIZI ALAM BİR KÜREK BULUN
Gök pınarın deli gibi çağladığı,her baharda etrafını yıkıp geçtiği yıllarda bahçeleri sulama amaçlı açılan arkların bentleri yıkılır,konu komşu toplanıp bentler yeniden yapılırdı.Bazı yıllar yeterince su tutulur bazı yıllarda da istenen miktarda olmazdı.Bağ bahçe yazın kavurucu sıcağında sürekli su isterdi.Zamanında yeterli su verilemezse ,hıyar,çele başta olmak üzere sebzeler hemen bozulurdu.O nedenle de zor bela ekilen bu ürünlerin bakım ve sulama işi çok önemli idi.Bazen komşu komşu ile su yüzünden tartışır kırgınlıklar yaşanırdı.Hatta evde büyükler ile çocuklar arasında bir ……….kadar olamadın bak onların hıyarları çeleleri göm göğ elin çocukları cin gibi hiç suyunu eksik etmiyor diye tartışmalar olurdu.O günün çocukları da bu sözleri işitmemek ve erkekliğini ispat etmek için erkenden kalkılır kimseye görünmeden suyun başına gidilir yer kurusun kurumasın hemen çele hıyar ve diğer meyve sebzeler sulanırdı.Tabi birde bahçeniz suyun bendine yakınsa şanslısınız.Sizin bahçenizden aşağıda su sulayanlar olsa bile arktaki suyun bir bölümü bahçeye salar işinizi görürsünüz.Eğer sulama yapan insanlar farkına varırda gelirse su çoğaltmaya, ya o gelirken gizlenirsiniz yada taşmış mı ya hay Allah dersiniz.Akan suyun önünü tıkarsınız.O da üç maşara yeri sulayamadım daha dünya kadar yapacak işim var diyerek sitemini belirtir.Birde yöresel olarak birkaç sevgi sözcüğünü söyler………………….yediğim suyu kesme emi diyerek giderlerdi.
Uyuz pınarında bir kısmı arkın üstünde bir kısmı da arkın altında ;içinde daha çok misket elma,vişne,ceviz ve dut ağaçlarının yer aldığı bahçemizde ağaçların seyrek olduğu yerlere hıyar,çele ,patates vs ekmişiz.Evdeki on çocuk için akşamdan iş bölümü yapılmış kimi koyunları yayacak,kimi kuzuya gidecek kimi dut sallayacak ağbim de uyuz pınarında bahçeyi bekleyecek ve sulayacak.Sabahleyin erkenden koyun,kuzu gitti ardından ağbim bahçe beklemeye gitti bizde tenekeleri ve yamalı bez örtüleri aldık dut sallamaya indik.Evde horanta çok olduğunda ekmek yetiştirmek çok zor olduğundan Rahmetli annem her gün havşada yer alan ocakta kuşluk vaktine kadar yufka ekmek ve bulgur pilavı pişirir sonrada bize gelip gereken talimatı verdikten sonra yayık yaymaya giderdi.Yayık yayılıp tereyağı ve ayran olduktan sonra iki yufka bir sahan bulgur pilavını bohçalayıp al bunu ağbine götür, bak bakalım bahçeyi de sulamış mı yoksa gene çimmeye su çatına mı gitmiş derdi.(Suçatı:Gökpınar ve Gübünderesinden gelen suyun bir birine kavuştukları yere verilen ad.Burası öyle bir yer ki anlatması çok zor.Gökpınar suyu çok berrak,temiz ve soğuk.Gübünderesinden gelen su ise Gürünün atıklarından dolayı hem kirli hem de su az olduğundan Gökpınara göre çok ılık olurdu.Bizler buraya gelir işliklerimizi çıkarır bacağımızdaki uzun donla suya atlar önce soğuk olan tarafa sonrada sıcak olan gübün suyuna dalardık.Sudan çıktığımızda dişlerimizin takırtısını bahçede çalışanlar bile duyardı.)
Elimdeki bohçayı sallaya sallaya Hanifinin bahçesinden geçtim ,Rağıp amcanın üzüm bağının üstündeki cılga yoldan zıplaya zıplaya yürüyüp gayalık mevkiini geçip Uyuzpınarı vadisini ne koşarak indim.Ağbim açıkmış eğri misket elmanın dibinde dört gözle beni bekliyordu.Ben bohçayı açarken oda üst maşaradan beş altı kök soğan söküp geldi.Soğanların yeşil kısmını koparıp attıktan sonra kök kısmına bir yumruk vurdu .Soğan birkaç parçaya ayrılırken çücüğü bana doğru fırladı.Annem kaşık koymayı unutmuş mu yoksa kaşık yetmediği için mi bilmiyorum ama biz bulgur pilavını yufka ekmekle bir solukta yiyip bitirdik.Ağbim karnını doyurduktan sonra bahçeyi sulayıp sulamadığı sordum.Başladı kahkahalar atarak gülmeye .Gülmekten konuşamıyor.Gomşular bir kürek diyor ama gözlerinden gülmekten yaşlar akıyor.Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyorum fakat o gülmekten konuşamıyor.Sonunda gözlerinden akan yaşı elinin tersi ile sildi.Yeniden anlatmaya başladı.Sabah gelir gelmez suyu hemen bahçeye çevirmiş,biraz suladıktan sonra Hocagilin Duran (Duran ağbi)gelmiş kendisinin su suladığını söylemiş ve suyu kesip gitmiş.Tabi ağbim çocuk bir şey diyememiş.Duran ağbinin bahçesi ile bizim bahçe arasında yirmi dakikalık yolvar.O gittikten bir süre sonra önce suyun bir kısmını kesmiş sonra biraz daha derken nerde ise tamamını kesmiş.Başlamış misket elmaların dibinde oynamaya.oyuna dalıp suyu unutmuş.Duran ağbi bir süre sonra bir sinirle gelmiş ki sormayın gitsin.Burnundan soluyor.Ama bizi çok sever sağolsun.Ağbin elmanın dibinde duruyor.O suyu kesmeye çalışıyor.Ama küreğini getirmeyi unuttuğu için eliyle otları koparıp göğerin ağzını tıkamaya çalışıyor olmuyor.Arada bir kalkıp bağırıyormuş komşular gadanızı alayım bo…………döküyüm şuralardan bir kürek bulun diye bağırıyormuş. Tabi ağbim küreği verir mi.Hem korkudan hem de suyun kesilmesini istemediğinden.Ağbimin korkulu bakışları arasında zor bela suyu kesmiş.Suyu kesersen Sultan baçıma söylerim seni deyip gitmiş.Kulakları çınlasın Allah uzun ömürler versin Duran ağbiye.Onu çok seviyoruz.Selamlar saygılar.
19.12.2009
Ekrem MADENLİ
Kaynak :Ali MADENLİ