- 724 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
KORKUSUZ SELİM (21)
Aylin, evin içerisindeki eşyaları toparlayıp, bazılarını karton kutulara paket yaptıktan sonra kardeşi Aydın’ı da yanına aldı. İki sokak ilerdeki gecekonduların içerisinde dolaşmaya başladı. İki gözlü, küçük bahçeleri olan evlerin bazılarının kapılarını çalarak “kiralık ev olup olmadıklarını” sordu. Neredeyse çalmadığı kapı kalmayacaktı ki; şans yüzüne güldü. Mahallenin en üst tarafında bahçeli iki oda, bir salon tek katlı, ahşap bir gecekondu buldu.Sevinçten uçacaktı adeta.Ev sahibesi de yan taraftaki gecekonduda yaşayan ihtiyar karı kocalardı.Onlarla oturup uzun uzadıya sohbet etti.Yaşlı insanlar,kendilerine gösterilen ilgiden mutlu oldular,çok sevindiler.Aylin’in sıcak kanlı oluşu,onların içinde bulunduğu yalnızlıktan kurtarmıştı adeta.
“Sen de bizim kızımız sayılırsın bundan sonra. Bu zamana kadar kapımızı çalan kimse yoktu. Zaten çocuklarımız, evlenip ayrıldılar bizlerden. Yakın olmalarına rağmen bayramlarda bile gelmiyorlar” sızlanmaları karşısında; Aylin, onları teskin etmekte gecikmedi:
“ Sizler de; benim, annem babam sayılırsınız.Sizlerle birlikte olmaktan çok mutlu olacağız.Hep birlikte güzel güzel geçinip gideceğiz.Bundan sonra inşallah yalnızlık çekmeyeceksiniz!...”
Altı aylık kiralarını da peşin verdi. İki ihtiyar insanı, parayı almaktan ziyade Aylin’in sıcak kanlı oluşu çok mutlu etmiş, adeta yalnızlıklarından çekip almıştı.
Aylin ve kardeşi Aydın, tekrar kendi gecekondu mahallelerine yürüyerek döndüler. Annelerine yeni ev bulduklarının müjdesini verdiklerinde gizli bir sevinç içerisinde kızından gurur duydu. Kocası öldükten sonra onu, evin direği ve vaz geçilmez erkeği olarak görüyordu. Genç kız olması, vücut yapısının serpilmiş ve gösterişli ve dışarıda çalışıyor olması, annesini gizliden gizliye düşündürüyordu. “ Ya kızımın başına olumsuz bir şeyler gelirse!” diye tasalandığı olmuyor da değildi.
Aylin ve kardeşi Aydın, iki mahalle aşağıya tekrar yürüdüler.Yük taşıyan arabaların olduğu yere geldiler.Şoförler,ellerinde tespih kah arabalarının içinde oturmuşlar,kah da dışarıdaki orta boy söğüdün dibinde gölgeleniyor,birbirleriyle sohbet ediyorlardı.
Aylin, sert ve vakurlu ses tonuyla:
- Selamünaleyküm ağabeyler! Bana bir araba lazım. Evin eşyasını taşıyacam da.
İçlerinde orta yaşlı olan şiş göbekli, ak saçlı, gözlüklü olanı, ağzındaki sigarayı,dudaklarının arasında oynatarak,gelen sese doğru bakışlarını fırlattı.Karşısındaki genç kızı görünce şaşırdı.Böyle kararlı bir ses tonuyla karşılaşacağını hiç beklemiyordu.Kızın konuşmasından, sanki bir meydan okuma hissetti. “Selamünaleyküm ağabeyler” hitabı, çok farklı gelmişti çünkü.
Şiş göbekli adam, yan taraftaki arkadaşına:
- Halis!!! Hemen arabayı çalıştır da hanım ablamızın eşyalarını dediği yere götürün bakem!
-Tamam ağabey!
Aylin, sonunda anlaşmazlık olmaması için fiyat konusunu peşin konuşmayı yeğledi. Belirlenen miktarda anlaştılar.
Arkası açık fort kamyonet, gecekondunun önüne geldiğinde bütün mahalle sakini kadın ve çocuklar,toplanmışlar adeta yumak olmuşlardı.Hep birlikte bütün eşyaları çıkardılar.Fort kamyonetin üzerine yüklediler.Aylin’lerin ayrılıyor olması,mahalle sakinlerini oldukça üzmüştü.Birlikte uzun yıllar geçirmişler,içli dışlı olmuşlardı.Dile kolaydı.On yıl boyunca aynı kaderi paylaşmak.Bazen ağlayıp,bazen de gülmek.Bu zamana dek;hiç bir şeyin,bütün paylaşımın ayrısı gayrisi olmamıştı,bu gecekondu mahallesinde.
Fort kamyonet yüklendikten sonra; gençler,eşyaların kenarına ilişip,birlikte yeni gecekondu mahallesine kadar gittiler. Orada da eşyaların indirilmesine hep birlikte yardım ettiler. Eşyalar inerken yeni komşuları da merak içerisinde yanlarında kümelendiler. Böylece Aylin, kardeşi ve annesi yeni yerlerindeki komşularının arasında ilk günlerine başlamış oldular…
Aylin, o gece yattığı yerde Korkusuz Selim’i düşünmeye başladı. Hamiline yazılı çekten aldığı; yüklü miktarda para bulunuyordu elinde. İhtiyaçlarını karşılamıştı ama bu aldığı para da onu düşündürüyor,tedirgin ediyordu doğrusu. Hiç kimsenin karşısında boyun eğmek ve kimselere borçlu olmak istemiyordu. O gün balıkçı lokantalarının birinde oturdukları anı gözlerinin önüne getirdi yine. Adamın karşısında ne kadar taviz vermeden duruyor gözükse de yine de yelkenleri suya indirmişti. Yüreği ilk defa kıpır kıpır etmiş, oltaya yakalanmış bir balığın çırpınışları gibi çaresiz kalmıştı. Gizemli bir güç kendisini ona doğru çekmişti ne yazık ki. Kendi kendisine; “aşk” dedikleri böyle olmalı, demek ki diye içsel bir duyguya kapıldı. Yatağında sağa sola döndü.Uyumaya çalıştı ama bir türlü uyku girmiyordu gözlerine.
“Sabahleyin ilk işim, Selim’in adresine gitmeli, parasını kendisine iade etmeli diye düşündü. Düşüncelerini; “mutlaka bu işi yapmalıyım yoksa paranın altında ezilir, kendimi ona karşı kullandırmış olurum “ diye pekiştirdi.
Sabah uyandığında geceki sıkıntılarından kurtulamamıştı hala. Kahvaltılarını hep birlikte yaptılar.
Aydın, ablasından önce uyanıp kalkmış, biraz ders çalışmıştı. Derslerinde oldukça iddialıydı.”Muhakkak kazanmak zorundayım” bilincine şartlanmıştı. Boşa zaman geçirmek istemiyordu.Tek düşüncesi: “çalışmak, çalışmak ve çalışmaktı.”
Kahvaltıdan sonra; bijuteri malzemelerinin çantasını omzuna vurarak kardeşi Aydın ile birlikte evden ayrıldılar. Yürüye yürüye Aydın’ın okuluna kadar, iki kardeş, sohbet ederek geldiler.
Aylin, kardeşine “başarılar” dileyerek, tek başına yoluna devam etti. Biraz ilerde minibüslere binip, Korkusuz Selim’in adresine yakın olan yerde indi. Önce o adrese gidecek, parayı teslim edecek sonra da semt pazarında sergisini açacaktı.
Çok geçmeden adresin bulunduğu sokakta buldu kendisini. Elindeki kartvizitte yazılı olan adresi; sokak numarası ve binanın adıyla karşılaştırdı. Aynıydı. Nihayet gelmişti. Gizli bir heyecan dalgası sardı bedenini. Birazdan aşk kıvılcımlarıyla yüreğini hoplatan o adamla karşılaşacaktı. Kendisini toparlamaya, heyecanını yenmeye çalıştı.
Binanın giriş kapısından zile bastı. Biraz bekledikten sonra dia fondan gelen sesle iletişim kurmaya çalıştı:
- Kimsiniz?
- Aylin Mutlu!
- Kimi aramıştınız?
- Selim Tanrıkulu ile görüşecektim. Çok önemli bir konu hakkında.
- Tamam! Açıyorum!Yukarıya geliniz.
Konuşmalarının ardından Selim’in sekreteri Tülin ile karşı karşıyaydı.
Tülin, karşısında ki Aylin’i tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra yer gösterip:
- Buyurun oturunuz!
( DEVAM EDECEK!)
YORUMLAR
Zaten çoğul olan bir kelimede "-ler" çocul eki kullanmak doğru değil. Sıklıkla bu hatayı izliyorum. "evlenip ayrıldılar bizlerden." bunun yerine "evlenip ayrıldılar yanımızdan" denilebilirdir. Galatı meşhur bir hata.
Çok mu didikliyorum acaba diye düşünüyorum :"İki sokak ilerdeki..." yazında kelimeler tam olarak eksiksiz yazılmalı okurken kimi harfler yutulabilsede yazım başka bir şey "ileride"
ayhansarıkaya
Selamlar..
Aynur Engindeniz
Eleştirilerinizi takip ediyorum. Umarım siz de bir süre sonra eş dost ahbap ilişkisi içine girip klasik eleştiriler yapmaya başlamazsınız. Ama dediğim gibi, insanların motivasyonunu da düşünün. Bu halinizle sadece aksi bir Dil Bilgisi hocası gibi duruyorsunuz :)
Haticcay
Aynur Engindeniz
deniz aral
bu yaklaşımı anlamak imkansız.yazı nedir, zihinsel ve ruhsal bizi besleyen sanattır. bir yazı bağımsız olarak ne verirse kişiye değeri odur. metin karşılaştırması diye bir şeyden nasıl bahsederiz bu durumda. aynı konuda yazılan metinler bile birbirinin aynı değildir. hepsi farklı birer değerdir.
ayrıca bir yazıdan anlamak için yazar olmak gerekmez. sırf okur olarak da birşeyler hissedilir ve istenirse hissedilenler yorum olarak bu sayfalara yazılır.
aynur hanımın yine yorum yazma hakkında ikinci yanılgısı da yorumu bir pazarlık, bir alışveriş, bir ödeşme olarak düşünmesi. yorum yapan kişiye eğer yazısı olursa bu hesaplaşmaları yapmayı planlaması.
gerçek edebiyatla ilgilenenlerde böylesine kısır bir bakış olamaz. yorum sadece o an ki yazıdan okuyana geçenlerdir. ve yorum alan, "kişi değil yazı"dır. ve yine her ne şekilde yorum alırsanız alırsınız pusuda beklemezsiniz yorum yapanın yazısını yerden yere vurmak için. ya da ne bileyim karşılıklı övgüler için.
elbetteki istersek yazılarımızı yayınlarız ilerde. ya da yayınlamayız ama söyleyecek birşeylerimiz olursa hele hele yorum yapacak olursak aynur hanımdan bir icazet alırız artık. hatta yorum yaptığımız yazı onun yazısı olmasa bile ..
saygılar efendim..