- 2167 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
SIRADAN BİR KADIN RESSAM!
Hiçbir zaman akademik bir kariyere sahip olamadı.Zaten öyle bir derdi de yoktu,öyle bir kariyer oluşturacak yapısı da.Her elini attığı eylemi yarım kalmıştı bu zamana dek.Belki de maymun iştahlı özelliği ağır basmaktaydı.
Parasız, pulsuz,yarı aç,yarı tok yaşamını kıt kanat sürdürmeye çalışıyordu.
Özgürlük, onun en büyük erdemiydi. Kalıpların içerisine girmez,statükocu felsefeye boyun eğmezdi.
Ressamlık, onun en büyük hobisiydi.Vaz geçilmezlerinden biriydi.
Yaşamın çekilmezliğini, tuvalin karşısında gideriyor, bu sanatı; sıkıntılarından kendini soyutladığı ve sığındığı bir liman olarak görüyordu.
Doğru düzgün bir atölyesi bile yoktu. Yine de gocunmazdı.Annesi ile paylaştığı eski,tarihi bir evin odalarından birini atölye olarak kullanıyordu.
Evde kapalı kalmaktan nefret ederdi. Aşağı yukarı haftanın en az birkaç gününde tuvalını,boyalarını,fırçalarını çantasına yerleştirir,doğaya atardı kendisini.Doğa hayranı, yeşilin hastasıydı.
Doğanın gizemli atmosferinde yakaladığı güzelliği, fırçasını tuvale her vuruşunda resmetmeye bayılırdı.
Ressamlık, onun en büyük aşkıydı.”Aşk eşittir ressamlık” diyordu soran olduğu zaman.Aşkının karşılığını bu uğraşısının estetik yönünde buluyordu.Parmakları ile yarattığı eserlerinde içindeki özlemini duyduğu aşkının saflığını yarattığına inandığı için “ihanete uğramıyorum en azından “ diye gizemli bir sevinçle teselli oluyordu.
Halbuki yaşadığı aşklarda hep hüsrana uğrayan taraf kendisi olmuştu. İhanet,yakasını bırakmamıştı ne yazık ki.Bazen karşılıksız bile sevmiş,aşık olmuştu ama nihayetinde ihanetten nasibini almakta gecikmemişti.
Yaşadığı aşklarından kazandığı ; ACI dan başka bir şey olmadı. Her aşk, beraberinde acıyı kattı benliğine.Yüreğinde biriken acılar onu anlamlı bir olgunluğa sürükledi!
Şimdi tuvale her fırça darbesi indirişinde;bu olgunluğunun semerelerini görmekteydi.Sanatındaki estetik yön,bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmaktaydı.
Bazen çalışmalarını kadın anatomisi üzerinde yoğunlaştırıyordu. Sayısız çıplak kadın resimleri yapmıştı.Kadının dişiliğini,yaratıcılığını, seksiliğini pastöl yağlı boya ile yapmasına bayılırdı.Adeta parmakları ile ezer,ufalardı boyayı.
Hayalinde canlandırdığı kadına;hilal kaşları,ok gibi ileriye fırlayan kirpikleri,manalı bakan değişik renkli gözleri;(göz renginin tek bir renkte odaklanması taraftarı değildi.Yeter ki gözler,görebilsin ve manalı bakabil sindi.Yoksa;ela,siyah,yeşil fark etmezdi.)ince beli,balık eti bacakları kazandırmaya çalışırdı.
Resim yaparken, çıldırma noktasına geldiği anlar da olmuyor değildi. Kendi kendisine psikolojik telapati uygulamaya çalışıyordu.
Pastel boyalarını yemeğine katıp yiyen, kulağını kesen ve deliren ressamlardan olmak istemezdi. Asla!
Sanatının karşılıksız kalacağını bildiği için hiçbir maddi beklenti içerisine girmedi. Şöhret ve ün peşinde zaten koşmadı bu zamana dek. Onları ,bir saplantı haline getirmedi hiçbir zaman.
Kendi kendisiyle telepati yaptığı zamanlarda;”İyi ki ressam olmuşum. Ya olamasaydım da Hitler gibi bu toplumun başına bela olsaydım, nice olurdu bu masum insanların halleri ? “ diye içsel duygulara kapılıyordu.
Şimdi o bir ressam! Tescilli olmayan amatör ruhlu bir ressam.Kendi ruhsal fırtınalarına,kasırgalarına fırçasıyla istediği yönü vermeye çalışan sıradan bir kadın ressam!
Sokaklar,onunla bir başka güzelleşiyor;doğa onunla bir başka canlanıyordu!..
YORUMLAR
Aşkta karşılık beklememek... İhanetle karşılaşmak...
Uzunca düşündürdü yazınız. Platonik bir aşk anlatılırken karşı tarafın başka bir ilişkisine ihanet denilebilir mi?
Ressamlık onun en büyük hobisiydi...
Resim yapmak onun en büyük hobisi olabilir ama Ressamlık bir hobi durumu mudur? Ressamlık, resim yapma eylemini profesyonelce sürdüren mesleğin adıdır. Bir mesleğin hobi olarak yapılmasını çözemedim doğrusu. Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça bir tıp doktoru'dur bunun yanı sıra da bestekardır. Müziği hobi olarak başlatmıştır elbette ama profesyonel bir müzik adamı olarak literatüre adını yazdırmıştır.
Kendi kendisiyle telepati yaptığı zamanlarda... cümlesinde, telepati kelimesi doğru anlamla kullanılmamış. Bir başka varlıkla zaman ve mekan dışı bir boyutta, iletişim kurmak anlamını taşıyan telepati kelimesi yerine "Kendi kendine kaldığı zamanlarda..."şeklinde cümleyi sürdürmeniz çok daha uygun olurdu.
TALİHİMSİN
Selamlar ...