Ne nasihat Ne Musibet (Marslı'nın Köşesi)
Evet! Ne nasihat ne de musibet, değeri kalmadı. Kimse bana karşı çıkmasın. Çünkü gurur büyüdü bir kere, çocuk değil artık. Olgunlaştı... Musibetlerin değeri kalmadı. Çünkü: Heyecan da olgunlaştı. Heyecanı tekrar yaşamak zevk vermeye başladı. Zevk zaten büyüktü. Sadece bir torunu daha oldu! Nasihatlarin değeri zaten azalmıştı. Şimdilerde yok oldu. Ve değer, evet değer artık öldü. Öldü! Ve değersiz hayatlar kariyer kazandı. Bu böyle nekadar inkar ederseniz edin!
Meçhule uzanan bir boşlukta insan sürekli gelişiyor. Ve bu gelişim kuşaktan kuşağa daha bir hızlanıyor. Bu gelişimler her zaman iyi yönde de olmuyor. Mesela insanın olgunlaşması. Büyüklerimizin anlattığına göre bir zamanlar nasihatler insanın hayatını yönlendirirmiş. Nasihatler dinleyip büyük insan olurlar mış... Sonrasında insanlık yeni bir kuşağa geçtiğinde bu değişmiş. Nasihat dinleyen pek kalmamış. Ve dikkafasına giden insanlık musibetlerle tanışmış. Başına musibet gelen hık demiş. Susmuş ben bunu yapmam diye. VE o musibetler birer gurur abidesi olmaya başlamaış. Musibetten ders almak başka bir şey olmuş. Musibetler insanı büyük insan yapmaya başlamış... Sonra babalarımızın dedelerimizin kuşağıda mazide kaldı şimdi çok farklı bir gelişim evresi var insanoğlunun. Her şeyden önce yapay bir gurur var. Aslında gurur diye bir şey yok, kıskançlık var! En gururlusunda imrenmek var, ama o bile sessiz sedasız.
Anlamayan için açayım.
Bir arkadaşının yada düşmanının hangi hareketini, hangi yaptıklarını yada hangi eşyasını kıskanırsın? Ya da imrenirsin... Hepimizin var. İşte bu kıskanlık geliştiriyor insanı artık. Hiç x ortamına girmemiş bir şahıs bile inat uğruna o ortama gidebiliyor. Veya ağız yoklama yolu ile o ortamın ne demek olduğunu öğrenebiliyor. Akıllı olan bunu tam anlamıyla başarıp yanındakileri iyi kandırıyor... Gelişiyor...
Bu güne kadarki kuşaktan kuşağa insanoğlunun gelişim evrelerini çok önceki zamanda yaşasaydım tahmin edebileceğimi sanıyorum. Ama bundan sonrası için en ufak bir hayalim yok!
Satırlarımı yine bir şarkı sözü ile bitiriyorum.
Manga-Hepsi Bir Nefes
Ey kör anla bu yer bu gök boş
Bırak onu bunu gönlünü hoş tut hoş
Şu durmadan dağılan alemde
Hepsi, hepsi bir nefestir
Gerisi boştur boş
Dünya ne verdi ki baksana; hep acı, hep dert
Boşver dünde kalsın o acılar dinecek bir gün elbet
Yıllar günler gibi akmaya başladığında
Kaldır kadehini sen de şairin satırlarına
Şu üç günlük dünyada
Ey kör anla bu yer bu gök boş
Bırak onu bunu gönlünü hoş tut hoş
Şu durmadan dağılan alemde
Hepsi, hepsi bir nefestir
Gerisi boştur boş
Dünya ne verdi ki baksana; hep acı hep dert
Ama ne acı kalacak ne de dert perde kapanınca
Zevk almayı öğrenmek gerek çok geç olmadan
Kaldır kadehini sen de şairin satırlarına
Şu üç günlük dünyada
Ey kör anla bu yer bu gök boş
Bırak onu bunu gönlünü hoş tut hoş
Şu durmadan dağılan alemde
Hepsi, hepsi bir nefestir
Geriside boş
Ey kör anla bu yer bu gök boş
Bırak onu bunu gönlünü hoş tut hoş
Şu durmadan dağılan alemde
Hepsi, hepsi bir nefestir
Gerisi boştur boş
YORUMLAR
Nasihatlar belli yaşlarda o kadar rahatsız edici oluyor ki.. Bir beyni varken, düşünebiliyorken, sentez yapabiliyorken ekstradan gelen uyarılar can sıkıcı gelebiliyor insana.. Mesela yağmur yağarken "şemsiyeni sakın unutma", ekmek masanın üzerindeyken "ekmek masada yiyiyorsun deği mi?.. gibi..
Ben genç kızken kar da yağsa yağmur da montumun önünü kapatmazdım. Çünkü üşümezdim ve öyle isterdim. Herkesi gererdi bu.. Şimdi galiba ben de çocuklarıma diyorum. Hava soğuk kapat önünü.. Anne sen üşüyorsun diye bizim de üşümemiz gerekmiyor herhalde diyorlar..
Hayat çok güzel.. Bir bir basamak ilerlerken biri arkadan geliyor sonra eşitleniyor herkes.. Ortak düşünceye aynı yaşları yaşayınca varıyoruz bazen..
Paylaşım için teşekkürler. Güzeldi. Saygı ve selamlarımla..