- 1027 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Ağla Yüreğimin Yozgat Sevdası
Yozgat Sürmeli Şiir Şölenine katılan bir dostumuzun kaleminden:
" Ben öncelikle Yozgat’a gitmeden önceki hazırlık aşamalarını yazmak istiyorum ve de hayallerimizi tabii ki. Aslen ben Sinopluyum ama Bilecik’te ikamet ediyorum Türkiyemin çeitli bölgelerini gezmeyi ve tanımayı çok arzu eden ve istediğim yere gitmek için elimden geleni yapan deli dolu bir yüreğim var. 11.sürmeli Yozgat şiir festivalini bir buçuk ay önce benim için saygıdeğer can dostumuz değerli şairimiz Kelami bey’den duydum ve davet edildim ben de tarih benim programlarımla çakışıyor diye ümitli konuşmadım ama her an sürpriz yapabilirim kontenjanımı açık bırakırmısınız? dedim sağ olsun tabii ki dedi.
Yaz sezonları memleketim olan Sinop’a gidiyordum üstelik 16 temmuzda da kız kardeşimin düğünü vardı, bir abla olarak görevlerim olduğu için belki gelemeyebilirim demiştim gelemesem de kırılmayın hep aklımdasınız yüreğim sizlerle demiştim.
Neyse gel zaman, git zaman tatil yaklaştı ve biz hep hayal kuruyoruz nasıl şiir okuyacağız değişik dostlarla tanışacağız ve en önemlisi de hiç bilmediğim Yozgat’ın doğal güzelliklerini görme sevinci içindeydim.
Ben Bilecik’ten Sinop’a gittim ama gid
ince anneme babama bacıma anlattım ayın 9’un da Yozgat’a gitmem gerektiğini onlar ise tamam dediler eşimden de izini kopardım derken; of aksilik buya, 7 temmuz da kız kardeşimin düğün için çeyizleri gidecekti o arada da hastaneye doktora gideyim dedim ve gittim doktorum muayene etti acilen yatman gerekiyor hastanede bir gece dedi, ertesi gün de ufak bir ameliyat geçireceksin dedi .Hemen sordum hocam 9 unda programım var gitmem lazım dedim o zamana kadar iyi olur muyum, tabii ki dediyse de bir gece yattım, serum taktılar sabahta ameliyata aldılar beni.
Ben programı kafaya taktım hem de acil ameliyat derken düşünürken tansiyonum 19 a çıkmış bayılmışım.
Artık evime gitmek için hazırlandım akşam eve gittim kız kardeşim daha çeyizleri toparlıyor ben rahatsızım diye çeyiz serme işini Yozgat a gideceğim güne ayarlamasın mı, unutmuş tabi o da gidemez sanmış, yaralı yaralı: ama ben dedim ya deliyim artık, biletimi Samsuna ayırttırdım saat ikiye çeyiz serdim o saate kadar…
Ya bizim memleketten Yozgat’a da hemen direkt araba yok, önce Samsun sonra Yozgat arabasına biniyorsun. Ben Samsun’a gittim oradan da hiç bilmediğim Yozgat Otobüsüne bindim saat altı buçukda vardı artık mecbur o saatti bekledim yoksa başka araba yoktu.
Eşim beni başka bir arkadaşla gideceğimi biliyordu maalesef o da gelemedi yolda aradı eşim benim arkadaşım geldi mi diye Allah’ım beni affet beyaz yalan söyledim evet geldi gidiyoruz dedim
Yoksa göndermezdi, o zaman sesini duyayım o kişinin dedi ben de her hangi bayan yolcuyla anlaştım telefonu ona verdim, dediklerimi tekrarladı eşime… Ama çok istiyordum bu programa gitmeyi yüreğimin sesini dinledim, her ne pahasına olursa olsun gideceğim dedim ve artık yarı ürkek bakışlarla yolu tamamladım ama saygıdeğer şair valimizin programına katılamadım çok üzüldüm gece 00:30 gibi gelebildim .Sağ olasın değerli şair yazar gazeteci ve her şeyden önemli kalbi temiz üstadımız Kelâmi Akdemir (ben sana yandım rumuzlu şairim) beni arkadaşıyla aldılar duraktan görünce çok mutlu oldum .
Allah’ım tanıdık bir yüz çıktı karşıma diyerek şükrettim, çünkü ilk defa yalnız çıktım bilmediğim bir şehir’e.
Yurtta kalmak için kimliğimizi görevlilere verdik ve oda anahtarımı verdiler güvenlik görevlisi arkadaş misafirperver cana yakın bir kişiydi .Beni odama getirdi ve ben hazırlandım program yapılan salona gittim, şair yazar gazeteci dostlarım şiir okuyorlardı Türkmendağlı şiir okudu çok güzeldi yüreğine sağlık.Edebiyat defteri ailemin hemen hemen hepsi gelmişti çok mutlu oldum .
YOZGAT SÜRMELİ ŞİİR ŞÖLENİ HARİKAYDI
Başta;şair yazar ve gazeteci Yozgatlı Kelami Akdemir,Hayrunnisa Şenel,Türkmendağlı, Neslihan Yazıcı (güzel şairem ve fotoğraf sanatçımız)ve eşi Sinan bey, Hikmet Özkul ,Harika hanım,Osman Yüksel, Ahmet Sargın (şair yazar gazeteci) Secaattin Öztürk yani Toynak abim, efsane, Münevver hanım, Gizemli yürek, Abdullah Çağrı, Pakize Altan, Ali bey, Murat Erdoğan(kıymetli Yozgat’lı kardeşim)Tacettin Yıldırım, Bedri Tokul , İbrahim Altınkulaç, Edebiyat defteri editörümüz Habib Dağ (ansızın) ve daha yazamadığım değerli şair ve yazar dostlarımız gelmişti, 11.Yozgat Sürmeli Festivaline o gece bana bir oda numarası verdiler ama asla unutulmayacak numaraydı herkes de bir espri olayı oldu ama ben odamdan memnundum.
Her ne kadar numarası esprili olsa da: dört yataklı, pc masası ve teknolojiden uzak olmamamız için internet bağlantıları olan yerler, tertemiz banyo ,lavabolar ,wc’ ler hijyenik idi sular ise sıcak su soğuksu 5 yıldızlı otel odalarını aratmayacak bir odamızdı, inanının kendimce bu yurtta kalan öğrenciler ne kadar şanslılar dedim. Ben odamda Hayrunnisacığımla kaldım, duşumuzu aldık, hemen yan odada olan tatlı kızlarımız Neslihan, Pakize hanımların yanına gittik tabii ki, davet edildik şiirler okuduk, dertleştik sanki bir aile gibi oluverdik. Neslihan hanım bir fıkra anlattı asla unutamam, ömrümde duyduğum ve dinlediğim unutamayacağım bir fıkraydı anlatayım mı isterseniz
Adam bir erkek evlat istermiş ama hiç oğlu olmazmış, hep kız hep kız evlat hemşire neyse ya bu fıkranın devamını bilenler anlamıştır zaten: daha neler neler. Pakize sultanımız bir şiir okudu, başta Hayrunisacığım olmak üzere ağlamaya başladık, kah güldük kah ağladık, derken uyku moduna geçtik odalarımıza dönerek ama bu arada yan komşularımız rahatsız olmuşlar af ola efendim: sabaha kadar mışıl mışıl uyumuşum yerimi hiçte yadırgamadım vallahi bizlerle o kadar ilgilendiler ki görevliler Allah razı olsun.sabah hemen ben kalktım hazırlandım. Kahvaltı için Türk Eğitim Sen salonunda başkanı Seyfi Bayrak tarafından sabah kahvaltısı verildi. Biz şair ve yazar dostlara etkili bir konuşma yaptı ve bizleri çok mutlu etti .Ama Kahvaltı da ; Yozgat’ın meşhur parmak çöreği vardı ayrıca çeşitlerimiz çoktu sevgi saygı dostluk çerçevesinde güzel bir kahvaltı ettik. Ama ben heyecandan yemekte zorlandım, bu arada da programın sunumuna devam eden kıymetli gazeteci şair, yazar ve ses sanatçısı Kelami bey şeker hastası olduğu için insülün vuruyordu kendisine hayran kaldım doğrusu. Bu kadar rahatsızlığı içerisinde böyle güzel bir program sunması mucizeydi, yürekten teşekkür ederim can dostumuza .Kahvaltımız bittikten sonra meşhur Çamlık Milli Parkına gittik, tarihçesi; çok eskilere dayanan ve türü sadece Kafkaslarda bulunan çam ormanlığına..
Çamlık içersinde olan çeşmelerinden akan sularında faydalı olduğu söyleniyor. Çamlık içersinde yer alan gölette balıklar da bulunuyormuş..Biz gölet kenarındaki masada oturduk, sohbet ettik, resimler çekildik. Ben gölete girdim ellerimi yıkadım mis gibi doğasıyla bütünleşiyorduk.Tam yaşanası yerdi Yozgat....Yüzyıllar boyunca gelenekleri çamlıkta düğünler iftar yemekleri yapılır ve yenilirmiş özelliklede çamlık suyundan içilirmiş, gelenek olarak halada devam ediyormuş. Çamlık huzur verici temiz bakımlı bir yer herkese tavsiye ediyorum, en azından buraya gelip bu doğanın temiz havasını içinde hissetmeyi bakın o zaman dert tasa kalıyor mu.
Değerli şairimin anlattığına göre 1976 yıllarında karınca yuvasına bir şahıs tarafından atılan sigara izmariti ormanı yakmış. Çamlık parkında pide yedik ayrıca bayanlar nohut toplamışlardı onlarla sohbet ettik .Türkmendağlı şiirini okudu açıklamalarını yaparak tabii ki ders aldım şiirinden anlam ve önemi vardı. Şairler ve yazarlar Sorgun Belediye Başkanı Ahmet Şimşek tarafından verilen öğle yemeğini sorgun ilçesinde yedik. Sorgun belediye temsilcisi kaymakamı Ertuğrul Kılıç Sorgun Belediye Temsilcisi Nihat Kümbetli bizlerle ilgilenerek Sorgun ilçesi hakkında bilgi verdi. Sorgun ilçesinden sonra değerli şair yazar ve gazetecimiz Kelami beyin ilçesi Sarıkaya ya doğru yol aldık.
TARİHİ SARIKAYA HAMAMI EFSANESİ
Hitit kalıntıları ile tarihi Roma Hamamı hakkında açıklamayı Belediye Başkan yardımcısı Saadettin Öztürk yaptı. Sarıkaya ilçesi Anadolu’da ilk siyasi birliğini kurmuş olan Hitit imparatorluğunun kuruluş alanı içerisinde bulunmaktaymış. Bu devrin vesikası olan Höyüklere Sarıkaya’nın köylerinde çokça rastlanmakta.
Hititlerden sonra bu bölge Asurların ve ardından da İskender’in uğramış ve tahminen M.Ö .1.asırda Romalılarca alınmıştır.Yozgat Müze Müdürlüğü, Sarıkaya ilçesinde bulunan Roma dönemine ait ’Kral Kızı Hamamı’nın diğer kalıntılarının da ortaya çıkartılması amacıyla izin talebinde bulunmuş, kazılar devam ediyordu.
Sarıkaya ilçe merkezinde, tarihten günümüze kadar koru
nabilen sadece bir surun kaldığı tarihî Roma Hamamı kalıntılarının diğer bölümlerinin yerleşim alanlarının altında kaldığı belirtildi. Korunabilen tarihi hamam kalıntısı sur ise, çevresine yapılan otel, motel ve kaplıca tesislerinin ortasında ayakta durmaya çalışıyor. Sur üzerinde bulunan musluklardan akan sıcak su ile ilçe halkı abdest alıyor. Yozgat Müze Müdürlüğü, tarihî Roma Hamamı kalıntılarının toprak altından çıkartılıp, turizme kazandırılması amacıyla bölgede temizleme çalışması yapmak üzere bakanlığa izin talebinde bulunmuş.
Anıtlar Yüksek Kurulu’nun onay vermesi hâlinde kalıntıların bulunduğu bölgede temizleme çalışmaları yapılıp, tarihî hamamın kalıntılarının yerleri tespit edilecek, daha sonra da kazı çalışmaları gerçekleştirilecek.
Kayseri’de oturan Roma Krallarından birinin kızı amansız bir hastalığa yakalanır. Kral, kızını bir çok hekime götürür, tedavisi için her şeyi yapar; ama güzelliği dillere destan bu kızın derdine çare bulunamaz. Kızın hastalığı gün geçtikçe ilerlemektedir, kız artık yürüyemez bir hale gelmiştir. Ayakları tutmamaktadır, dizleri küt olmuştur. Bu günkü adıyla kızın hastalığı romatizmadır. O günlerde Sarıkaya sazlık ve bataklıktır. Sıcak suyun olduğu yerde küçük bir gölet oluşmuştur.
Balçık hâlinde çamurlu bir hamamdır burası. Kral küçük kızını son çare olarak bu sıcak suyun bulunduğu yere gezsin diye gönderir. Artık ömrünün sayılı günlerini yaşayan zavallı kız, avunmak için bu çamurlu gölet kenarında dolaşmakta, zaman zamanda arkadaşlarıyla çamurlara girmektedir. Gezmek ve avunmak için girdiği çamurlar ve sıcak su kıza iyi gelir.
Bir müddet burada kalır, gün geçtikçe kızın hastalığı iyi olmaya başlar. Küt dizleri açılır, yavaş yavaş yürümeye, adım atmaya başlar. Sonunda tamamen iyileşen güzel kızın sıcak su sayesinde iyileştiği anlaşılır.
Bunun üzerine kızın babası Kral, buraya mermerden bir havuz yaptırır. Etrafını kesme büyük taşlarla çevirttirir. Önceleri kimsenin olmadığı bu havuzun çevresinde bir şehir oluşur. Kralın kızının adı bu yeni şehre verilir. 70 bin nüfuslu bu şehrin adı ’Opel’ veya ’Hoperi’dir. Şehrin ulaşımı ise Sarıkaya’nın Beş tepeler mevkiinden geçen Yozgat ve Kayseri şoselerinden sağlanmaktadır. Bu büyük şehir, bir deprem sonucu yok olmuştur. Sadece hamamların olduğu yer kalmıştır.
O tarihten günümüze kadar da Sarıkaya’daki termal kaynaklar hastalara şifa dağıtmaya devam etmektedir. Sarıkaya ya giderken benzinlikte durduk havuz ve su vardı orada hortumu tuttum su içerken aklıma Hayrunnisaya yapacağımız şaka gelmişti hemen hortumu ona doğru tuttum ve saçları ayakları ıslandı küçük şakadan sonra suyumuzu içtik oradaki anımızı Kelami bey resimledi sağ olsun.orada kurt köpeği vardı seveyim dedim teyzeye sordum ısırır mı diye oda evet dedi.
Sonra bari uzaktan da olsa resim çekileyim derken köpek bana hırladı adı boncuktu boncuk gibi gözleri vardı köpek zincire bağlı olduğu halde beni ısırmaya yeltendi bende hemen arabaya koştum ucuz kurtuldum köpeğin faciasından.oradan bir yerde mısır yedik köy odasına gittik resimler çekildik, sözde gözleme yapıyormuş gibi resim çekildik harikaydı köy odasına girdik, muhteşemdi içeriği. Yimpaş Kültür parkıymış burası.
Sarıkaya’da Belediye Başkanı sayın Ali Osman ERBİR’in verdiği akşam yemeğimizi yedik, doğal güzelliklerinin yanı sırada damak zevkleri de harikaydı.lokanta hijyenikti garsonlar ise yakından ilgilendiler sağ olsunlar. Akşam 8’de şiir dinletisi için hazırlıklarımıza başladık o arada hazırlıklar yapılırken çok değerli kardeşim Yozgat’lı ve Sarıkaya ilçesinde ikamet eden Murat Erdoğan ve ailesiyle tanıştım kızı vardı Ecrin bebek piramütüre doğmuş ama 11 buçuk aylık idi.çok şekerdi ama çerkez kızıydı.
YOZGAT ŞİİR ŞÖLENİNİ ASLA UNUTMAYACAĞIM
Eşi ise hanım efendi bir bayandı oğulları ise saygılıydılar rabbim mutluluklarını daim etsin. Evet şiirler okunmaya başladı sunumunu değerli dost şairim Kelami bey ve arkadaşı Süreyya Kaya Hanımefendi şair dostumuz yapıyordu yalnız buruk geçiyordu gecemiz çünkü bir şehidimiz vardı Yozgat ta şehitlerimizin anısına konuşmalar yapıldı şiirler okundu.Tüm şair ve yazar dostlarımız şiirlerini okudular, hele hele ki Tacettin abimin okuduğu şiir muhteşemdi şiirin adı ’torun bakma cezası’ yüreğine sağlık canım abim.
Toynak abim de harika şiir okudu ama Tacettin dedem kadar olmasa da eh iyiydi: şaka biryana birbirinden güzel eserler dinledik dost şairlerimizden. Neslihan Yazıcılar arkadaşımız ,pakize Altan,harika hanım şiirlerinin okudular. Aşık Zafer şair arkadaşımız taşlama yaptı şairlere özgü bize deli şairler dedi espri babında ama çok eğlendik yüreğine sağlık arkadaşımıza.
Türkiye’nin çeşitli illerinden şair yazar ve gazetecilerimiz katılmıştı müthiş bir kalabalık vardı, güzel Sarıkaya ilçesinde halk çok duyarlı idiler. Bizleri dinleme sabrını gösterdiler: Mümin bey , Emine sevinç öksüzoğlu ve kızları şiir okudular ayrıca beni de şiirimi okumak için anons yaptılar elim ayağım titreyerek ürkek bakışlarla sahneye doğru ilerledim ama kalbim yerinden çıkacak gibiydi, şiire başlamadan önce şehitlerimizi saygıyla andım.sonra şiirime devam ettim şiirimin adı ise ;Haberin yok ben ölüyorum,
Bu şiiri ben yazdığım gece eşim işten ayrılmıştı bir de köyden çok sevdiğim akrabamın ölümü üzerine yazmıştım. Biliyorum diğer şair dostlarım kadar güzel okuyamadım ama en azında sahne heyecanının nasıl olduğunu kavradım, dostlarımın arasında olmakta bana büyük mutluluk vermişti.
Yozgatlı küçük kardeşimiz lise öğrencisi Sarıkaya ilçesinde ikamet eden tatlı kızımız Emelim dayan yüreğim diye bir şiir okudu çok güzel okudu, yürekten kutluyorum şeker kızımızı...Evet gecemiz sona eriyor artık memleketlerine dönecek arkadaşlarımızın bir kısmı yola çıktılar bizlerse aynı yurtta kaldık ertesi gün ise sabah erkenden kalktım hazırlandım bahçeye gittim baktım zafer bey elinde bağlama diğer arkadaşını bekliyordu yola çıkmak için .
Yurdun bahçesinde bize Aşık Zafer arkadaşımız müzik ziyafeti verdi hem saz çaldı hem de türkü söyledi ’Mecnunu düşünüyor mu Leylası neden gitti neden gitti Leyla sı diye türkü yaktı muhteşem bir sesi vardı teşekkür ettik ve yolcu ettik. Emine hanım ve zafer beyi.
Bizler ise otobüsle kahvaltı ya gittik. Yozgat Kent Parktı burası. orada eğlenceli bir kahvaltı yaptık ben erken ayrılacağım için dostlarım bana belgemi verdi teşekkür ettim.
Belgem Ahmet Sargın bey ve Ayhan Çelik bey tarafından verildi. Şair ve emekli öğretmen arkadaşımız beni terminale getirdi. Ben teşekkür ettikten sonra otobüse bindim Samsuna doğru yol aldım oradan, dsonra Sinop ’a gitmek için tekrar vasıta değiştirecektim.
Ama Yozgat’a hayran kalarak evime döndüm çok teşekkür ederim değerli program yapımcılarımız gazetecilerimiz ve şair yazar dostlarımız.Ayrıca saygı değer şair Yozgat valisine ,Belediye başkanına kısa bir sürede Yozgat’ı en yüksek değerlere getirdikleri için yürekten kutlarım bizlere gösterdikleri misafir perverliklerinden dolayı ayrıca şükranlarımı sunarım."
Songül Bozka ÖZGÜN / Şair-Yazar Bilecik