- 953 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
ÇANAKKALE'DE RAMAZAN
ÇANAKKALE` DE RAMAZAN
Gönüllerin baharı, mevsimler sultanı, sonsuz mutluluk ve saadet anı mübarek Ramazan-ı şerifimiz tüm insanlık âlemine kutlu olsun.
Ramazan, kelime mânâsıyla ‘yakan, kavuran’ anlamına gelir. Tövbe ve istiğfarla günahlarını yakan, kavuran ve Rahman’ın sonsuz rahmet deryasına kavuşan kullardan oluruz inşallah. Manevî yaraların tedavisi, kendi iç dünyamızın ve buna bağlı olarak da yarınlarımızın inşası için dönüm noktası ve ilahi bir lütuf olan Ramazan’ı layıkıyla idrak edip, gerçek bayramları hakedenlerden eylesin Rabbimiz.
1915 senesinin Ramazan ayı Çanakkale Savaşının en kanlı ve en çetin günlerinde yaşandı. Senenin en sıcak ve kavurucu günlerinde, Temmuz ayının ortasından Ağustos’ un ortasına kadar devam eden Ramazan ayında iftarın ve sahurun savaş şartları ve yokluklar içerisinde nasıl yaşandığı, akşam ezanına erişemeden şahadetle iftar açan ve cennetlere oruçlu olarak göçen Mehmetçiklerden ve o şehit Mehmetçiklerin niteliklerinden bahsetmeyi Ramazan ayı içerisinde olmamız hasebiyle uygun gördük.
Yedi düvelin hep birden sömürgelerinden de getirdikleri takviye askerlerle Çanakkale` yi geçmek ve İstanbul’ u işgal ederek, islamın o günkü son kalesini de düşürmek için dünyanın en donanımlı ve en gelişmiş savaş gücüyle saldırdığı bir coğrafyadır Çanakkale. Dünya savaş hukukuna göre de güç dengesi esasının olmadığı, imanın teknolojiyle ve etin çelikle olan savaşı da denilebilecek bizim açımızdan imkânsızlıklar içinde yapılan bir savaştı. 1. Dünya Harbinde savaştığımız cepheler içinde zafer kazandığımız tek cephe Çanakkale cephesiydi ve dünya savaş tarihinde ender görülen bir durum, savunma cephesinde kazanılan bir zaferdi.
Çanakkale’de haçlı orduları karşısında teknolojik zayıflığımız, asker ve silah sayımızın yetersizliği, mevcut toplarımızın menzilinin çok kısa oluşu, içimizdeki Alman subaylarla Türk askerleri arasında inanç ve gönül birliğinin olmaması gibi savaşın seyrini aleyhimize çeviren sebeplerin yanı sıra, açlık ve ayakkabısızlık da imkânsızlıkların başka bir boyutuydu.
Savaşın Ramazan günlerine denk gelen Temmuz-Ağustos 1915 tarihleri mevsimin en sıcak ve kurak dönemidir. Cephede mevzilere ve siperlere düşman gülleleri vurdukça çıkan alevler ve ateşlerle arazide bulunan yılanlar, çıyanlar ve akrepler de şaşkına dönüyor, düşman baskısı ve bombardımanı altındaki Mehmetçiklere saldırıyordu.
Söylemek istediğimiz şudur; Mehmetçik oruçludur, hatta sahurda belki bir tabak yağsız bulgur pilavı yiyebilmiştir ya da bir parça kuru ekmek. İftara erişebileceği kesin değildir, eriştiğinde de bir kara zeytini Erkan-ı Harbiye Umum Riyaseti (Gn. Kurm. Bşk.) emriyle üç lokmada yiyecektir. Oruçlu haliyle cephede siperden sipere koşarak düşman mermileri ve bombaları altında ölümle burun burunayken akrepler, yılanlar ve çıyanlar tarafından ısırılmak suretiyle zehirlenerek şehit olanlar da çoktu.
O şehitlerin çoğu daha 15-16 yaşlarında lise öğrencisiyken, tahsilini bırakarak gönüllü olarak Çanakkale’ ye giden çocuklardı. Zira 1915 senesinde Trabzon Lisesi, Konya Lisesi, Balıkesir Lisesi, Sivas Lisesi, Vefa Lisesi, Kabataş Lisesi, Kayseri Lisesi vs. mezun vermemiştir. O liselerin öğrencilerinin mezuniyet diploması cephede şahadet diploması olmuştur.
Dar’ül Fünunun (Üniversite) değişik bölümlerinde yüksek tahsilde olan çoğu 2 veya 3 lisan bilen öğrenciler de 19-20 yaşlarında yedek subay rütbesiyle gönüllü olarak cepheye gitti. Yaşasalardı, kimi doktor, kimi mühendis, kimi öğretmen, kimi kaymakam, vali, kimi bakan vs. olacaklardı ve memleketin yarınlarında önemli görevler yapacaklardı. Ömrünün baharında okullarını bırakıp gönüllü olarak cepheye, bir anlamda ölüme koşanların ortak bir düşüncesi vardı; Bu gün vatan dardayken ve bize cephede ihtiyacı varken okul tatildir. Vatan topraklarını düşmanın kirli ayakları çiğnedikten sonra doktor olsak ne olur, hâkim olsak ne yazar, düşüncesiyle koca bir üniversite, koca bir eğitim ordusu Çanakkale’ ye gömülmüştür.
Bu duygu, bu inanç ve yüksek vatan sevgisiyle cepheye koşan Mehmetçiklerin çoğu oruçlu olarak cennete göçtü ve iftarları cennet köşklerinde melekler tarafından hazırlandı. Savaş şartlarında bile oruçtan, namazdan ve Allah`a kulluktan vazgeçmeyen bir neslin devamıyız. Bu gerçeğin idrakinde olan tüm kardeşlerimizin ömürleri Ramazan, ahiretleri BAYRAM olsun.
Selam ve saygılarımla
Gazi Hüseyin KILBAŞ
YORUMLAR
Değerli büyüğüm, günün anlam ve önemine uygun harika bir eser okudum. Bu necip milletin çocuklarına, milli hassasiyetlerini mütemadiyen hatırlatmak gerekir. Geçmişte yaşanmış acı hatıraları gelecek nesile aktarmak, özellikle de yazarlık işiyle iştigal eden her bireyin en mühim vazifeleri arasındadır. Bugün rahat bir ortamda, özgürce inancımızı ve kültürümüzü yaşayabiliyorsak, bunu aziz şehitlerimize borçluyuz. Atılacak her adımda, verilecek her kararda, onların fedakarlıklarını göz önünde bulundurmalı ve dört elle emanete sahip çıkmalıyız.
Teşekkür ederim Hocam... Anlamlı ve düşündürücü yazınız için. Hem kendi adıma, hem de okuyanlar adına...