FİLİSTİN’İ GÖREMEYEN REZİLET AYDINLIĞI
Aslında gündem Filistin olmalıydı.. Sultan II. Abdülhamid’in topraklarından toprak verip İsrail’in o bölgeye yerleştirildiği iddia edilen sahte bir vakıanın gündemi ele alınmalıydı. Ama Vakit’te yayınlanan yazımızı sadece ‘Vay Ermeni Özürcüleri Vay’ başlığından okuma feraseti gösteren yerel basıncı arkadaşlarımdan, özellikle içlerinde bulunan Turizm eski Bakanı Müşavirleri bir meslekdaş ile bir emekli tarih öğretmenimiz dediler ki; “Bekir Bey, peşin hükümlüsünüz.. Hiçbir tebaaya dair müsbet gelişmelere tahammülünüz yok.”
Ve yine dediler ki; “Ermeniler’i bu vatandan kovmuşuz. Vatansız bırakmışız.. Siz halâ aydınlarımızın bir özürüne tahammül edemiyorsunuz.”
Pek tabii gerekçelerimizi Vakit’te yayınlanan makalenin de dışında; İstanbul’da Ispartalı olduğumuz için galiba, bir Ermeni Kilisesi”ne sokulmayışımızdan, Ankara Yenikent’teki tek Ermeni ailesinden Kevork Balaban’ın bir röportajımız sonrası bizi mahkemeye verme hâdisesine kadar bir hayli konuyu naklettikçe, afaki hâle sıkışıp kalan iki muhatabımızın ufkunda biraz el insaf ışıkları tezahür etmeye başladı. Osmanlı tebaalığına yakışır bir biçimde davranan ve bu vatanı seven Ermeni vatandaşlarımız zaten bu özrün içinde değiller ki. Kevork dahil bir çoğu da Tehcir’e hak veriyorlar ve ‘hatalıydık’ diyorlar.
Bu itibarla biz, adaletine, diğer milletlerinin hayalinin bile erişemeyeceği bir ecdadın evlâdıyız. Girdiğimiz hiçbir ülkede kadınları kazığa çakmadık ki. Çocuk ve yaşlılara asla esir muamelesi etmedik ki. Vicdanını Hakk’ın Kur’an’ı ve Peygamberi Hz. Muhammed’e risaleti manâsında yücelttik.
Onlara dediğim şu; “siz de o Aydın bildiğiniz tabaka gibi, ‘cezayı ceza ile tarif’ ediyorsunuz. Bu cezanın suçu nerede.. Bir tebaa sizi arkadan vuracak, İngiliz, Fransız veya Rus ile işbirlikçi olacak. Siz de “buyur zulmü mukadderim” diyerek seyre duracaksınız..”
Canından can yakmayanlar, ırzından ırz kaybetmeyenler, toprağının üstünde yaşayan insanıyla esarete düşeceği korkusu yaşamayanlar; ne dünkü Fransız Cezayir’ini ve Ömer Muhtar’ın ülkesi Libya’yı, ne bugünkü melûl mahzun Irak ile utanç verici bir kıyıma uğrayan Filistin’i anlayamazlar. 1915’leri konuşan bir Aaa..ydın”lık, niçin bugünkü intifadada mağduru ve mazlumu, Siyonist zulmüyle inim inim inleyenleri göremez.. Bugünkü vahşet manzarasını insaf penceresinden seyreden hiçbir gözün yaşını akıtmaması, hiçbir vicdanın yürek ızdırabını çekmemesi mümkün mü? Hani, nerede o gözyaşı ve o Müslüman kardeşine yanacak yakılacak yürek Aydın’lığı?
Türkiye; Vahşet Batısı ile Mazlumiyet Doğusu arasında, zaman zaman denge teşekkül ettiren bir ülke.. Elde silâh, mücahidler safında yer almasa da, bir söz sarfedişi, bir yardım malzemesi gönderişi ve bir sulha önderlikte bulunuşu dahi Osmanlı ruhunu hatırlatan, ekseriyetle de dikkate alınan bir ülke., amma üzerindeki sinsi oyunlar ile bu gücüne ısrarla darbe vurulmak isteniyor. İzm’li ülkelerin başında gelen Rusya kadar vicdanını çalıştıramayan bu ABD’nin, vahşetin sebebi olarak Hamas’ı işaret etmesi, adeta eliyle ve diliyle İsrail’e cesaret aşılaması, zulme ortaklığını gösterir. Yani bir; Amerika zulmün payidarıdır. İki; başta uyuyan Arab Âlemi ve sonda görülen Müslüman İttifaksızlığı da bölgede at oynatan İsrail’in gladyatör alkışçılığıdır.
Yazık ki ne yazık.. Ya Noel aldatmacasıyla vicdanları karartan Yılbaşı öncesinde, ya da Ramazan- Şerif ve Kurban Bayramları’nın uhdesinde nefsi ve küfrün elinde İsmail’ce bıçağa boyun büküşü yaşamaya mecbur edilen Filistinli kardeşlerimi seyreden Dünya utanmalı..
Ey Rabb! Bu imtihanın daha ne kadar sürecek.. Başları bedenden ayırış, kolları omuzlardan koparış.. Ana yüreklerinin parçalanışı, masum yuvaların bomba bomba dağılışı ve yerin dibine batışı.. Ne kadar sürecek daha.. Ne zaman Kızıldeniz’in açılacak ve kapanacak da Firavun milleti helâk olacak? Ne gün, tokmağı Nemrudî başlara indirmeye sebeb bir cılız sineğin doğumu gerçekleşecek..
Bu hiddetimiz, sana değil Ya Rab.! Yok mu bir Kahr’ın zalimlere ve seyreden korkaklara! Senden bir Kahr bekliyoruz.!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.