Ölümün sesini duymak
Bir mayıs gecesiydi. Küçük kız uykusunun en derin yerinde uyandırıldı annesi tarafından. Memlekete gitmeleri gerekiyordu, dedesi rahatsızdı. Annesine yönelttiği bütün sorulara kaçamak cevaplar aldı kız, ve vazgeçti sormaktan. Kardeşine birşey söylememesi ve babasına hiçbirşey sormaması konusunda uyarıldı. Vazgeçti küçük kız, ne olduğunu anlamaya çalışmadan yola çıktılar zaten.
Annesi ve kardeşiyle daha önce hiç binmedikleri bir arabaya oturdular. Babası öne oturdu, şöför koltuğuna da hiç tanımadığı yaşlı bir adam oturdu. Gecenin ilerleyen, sabahın da erken saatleriydi, zaten saat kavramını yeni algıladığı yaşlardaydı küçük kız, belki saati bile okuyamıyordu daha. Hiçbirşey düşünmeden uyumak istedi ve annesinin dizlerine koydu kafasını. Sonunda ne olacağını bilmediği bir yolculuğa başladı kendince.
Gece bir ara gözlerini açtığında çok şiddetli yağmur yağdığını farketti. Annesi ağlıyordu, babasının gözleri bir noktada kitlenmiş, boş bakıyordu. Ama farketti küçük kız, babasının içinde kopan fırtınanın aslında dışardakinden çok daha büyük olduğunu...
Memlekete geldiklerinde hepsi bitap düşmüştü. Çocuk bünyesinin kaldıramayacağı kadar uzun bir yolculuktu, anneanneye bırakıldı çocuklar. Küçük kız, annesi tarafından uyarıldı tekrar, kardeşine birşey söyleme ve ona göz kulak ol diye. Küçük kız düşündü, ne zaman büyüyecek bu kardeşim, ne zaman göz kulak olmak zorunda kalmayacağım buna diye. Ama eli mahkumdu, annesi yeteri kadar üzgündü zaten, onu üzemezdi artık.
Babası ve annesi gittiler küçük kızın, dedesi hastanede yatıyordu. O da gitmek istedi ama hastaneye çocukları almıyorlar diyerek bıraktılar onu. Yine kızdı küçük kız, içlendi, içerledi duruma. Ya dedeme birşey olursa? Ben de onu son kez görmek istiyorum dedi içinden, ama dökemedi içini kimseye, zaten kimse onu anlamıyordu ve anlamayacaktı uzun bir süre.
Annesi geldi kızın, bu akşam babaannenlerde kalmak istermisin? diye sordu kıza. istemedi küçük kız, hep babaannesinde kalmak isterdi oysaki, bu sefer istemedi. Anne suratını astı ama, onun da yapabileceği bir şey yoktu, ne de olsa karşısındaki çocuktu, istemediğini yapsa mızmızlanacaktı. Sonunda annesi gitti kızın, kız erkek kardeşiyle beraber anneannesinde kaldı akşam.
Sabah oldu, evde garip bir sessizlik vardı, babası geldi kızın, gözleri kıpkırmızıydı. Hadi, dedi babası. Hadi götürüyorum sizi. Kız sevindi, hastaneye dedemi görmeye gidiyoruz dedi içinden. Bir elinde oğlu, bir elinde kızı yola koyuldu adam.Ama hastane yolunda değillerdi. Kız sordu, baba nereye gidiyoruz? Babası yutkundu, gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı ve annenizin ve babaannenizin yanına gidiyoruz kızım dedi. Dedesinden hiç bahsetmedi.
Kız, sessizliğe büründü yine, hayal kırıklığı yaşamıştı, dedesine gitmiyorlardı. Ama içten içe de kötü bir şeyler olduğunu anlamıştı.
Eve geldiklerinde kapıdaki ayakkabıların çokluğu dikkatini çekti kızın. ve sonra feryatları duydu. Annesi kapıdaydı, babası erkek kardeşini ve onu annesine teslim edip gitti. Annesi ağlıyordu kızın, başında yemenisi vardı. Kız anladı ama kabul etmek istemedi bu durumu anlamamazlıktan geldi annesi acı gerçeği söyleyene kadar...
Erkek kardeşi ağlamaya başladı kızın, ama kız ağlamadı. İnanmak istemiyordu dedesinin öldüğüne. Ona göstermeden ölmüş olamazdı dedesi, bunu yapamazlardı, en son bir sene önce gördüğü dedesi ölmüş olamazdı o görmeden...
İçeriden gelen feryatlar acı gerçeğe biraz daha yaklaştırdı küçük kızı, ve feryatların geldiği odaya girdiğinde yüzleşti o büyük acı gerçekle. Dedesinin naaşı içerdeydi, beyaz bir örtüye sarılmıştı...Kızı ve kardeşini gören eş dostun feryatları daha da acı ve yüksekti şimdi.Torunlarına doyamadan gitti dediler...
Annesi yaklaştırdı kızı dedesine, soğuk bedenine dokundu kız, soğuk yüzünü öptü ve çıktı odadan.Ama hiç ağlamadı kız, hiç bağıramadı büyüklerinin yaptığı gibi. Ölümün ne demek olduğunu anlayamadığı bir yaşta, en çok Özlem duyduğu varlığını kaybetmişti çünkü, son kez hastanede onu göremeden hem de...
Not: Şimdi o kız, dedesinin evinde, küçükken saklambaç oynadığı dedesinin yatağında yazıyor bu satırları...
YORUMLAR
"Ölümün Sesi" küçük kızın hafızasında derin izler bırakmış. Hayatın acı gerçeğiyle, kaçınılmaz sonla küçük yaşta karşılaşmak zordur elbet. Babalar ve anneler; çocuklarının kaçınılmaz sondan mümkün olduğunca az etkilenmeleri için ellerinden gelenleri yaparlar. Demek ki bu bazen yeterli olamıyor. Ya da o acının içinde, o karmaşada çocuklarıyla fazla ilgilenemiyorlar. Umarım ki çocuklar babalarını affediyordur.
Eline, yüreğine sağlık sevgili kızım. Bizimle paylaştığın için çok teşekkür ediyorum. Babamın ölümünde neler hissettiğini, bu güne kadar neler yaşadığını böylesine dinlememiştim senden.
Edebi yönden incelemesini yapmıyorum. Duygu yönü beni ilgilendiriyor.
O geceyi ve sonrasını bir kez daha yaşadım satırlarında.
Gözlerinden öpüyorum canım kızım.
Başarılar diliyorum yazılarında.
Ve elbette;
Tüm yaşamında.