- 760 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
TARHANA MI, YOĞURT MU?
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Celal bey ve Cevriye hanım, uzun yıllar yabancı ülkelerinden birinde işçiydiler.Ömürleri,”pa-
ra kazanıp kendi ülkelerinde kimseye muhtaç olmadan geçinip gitmek” düşüncesiyle çalışıp çırpınmakla geçti. Yaşamları,evden işe;işten eve olan dar tünel içerisinde yuvarlanıp gitti.Hiç bir sosyal yaşamları olmadı.Zaman zaman ;
- Biz, bu yabancı diyarlara neye geldik,gezip tozmaya mı?düşünceleri içerisinde kazanmaya çalıştıkları paraların üzerine koydukça koyuyorlar,kuruşlarını heba etmiyorlardı.
Çocukları da, kendilerini kurtarmışlar, ayrı bir düzen kurmuşlardı. Bu yüzden de çok rahattılar. Şimdi ikisi de birbirlerinden kopmayan ikili durumundaydılar. Zaten yıllarca da öyleydi.Birbirlerinin kalplerini hiç kırmamışlardı,kendi dünyalarında gezinip duruyorlardı.
Çocuklarını, yabancı ülke de bırakıp, kendileri anavatana dönmüşler ;küçük,şirin kasabalarında mütevazi bir evde birlikte yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlardı.Artık yaşlanmışlardı da.Kulakları da ağırlaşmış,bazen konuşmalarını ters anlıyorlardı. Cevriye hanım;” Herif,çarşıdan şunu getir” dediğinde; o ise,tam tersi bir şey alıp getiriyordu.İşte o zaman evin içersindeki trafik arap saçına dönüyordu.Cevriye hanımın titiz ve pirpirimli olması,Celal beyin başına çoraplar örmeye devam ediyordu.
Cevriye hanım:
- Hadi bu aldığını değiştir!
Celal bey, bu yaşına dek hanımını bir kez olsun kırmadığı için hemen denileni yerine getirmeye çalışıyordu. Böylece günde iki üç kez marketten eve, evden markete yürüyüş talimi yapıyordu adeta.
Havaların sıcak olduğu bir gün,Cevriye hanım:
- Celal agam! Hadi bugün marketten yoğurt al da gel.
Celal bey:
- Peki hanım! Hemen gidip alır gelirim.
Celal bey, aheste aheste marketin yoluna düşmüştür bile.Marketten küçük bir kap yoğurt alır ve eve gelir.Buzdolabında aynı yoğurt kabından olanın yanına koyar.Yoğurt kapları ikiz kardeş gibi birbirlerine benzemektedirler.Yarım saat geçmeden Cevriye hanım:
- Celal agam, aldığın yoğurttan bir kase getir de buz gibi yiyelim.
- Tamam!
Celal bey, ikiz olan yoğurt kaplarının hangisinin içinde yoğurt olduğunu çoktan unutmuştur.Yoğurt kapını,buzdolabından çıkarıp,tabağa yoğurt koyacağı sırada “pis ve ekşimsi” bir kokuyla karşılaşınca;salonda dizi film izlemekte olan eşine bağırır:
- Hanım!!!Bu yoğur ekşimsi!bozulmuş ellem! Diye bağırınca;eşi,salondan:
- Çabuk onu değiştir de gel!
Celal bey, elli yıllık eşini hiç kırar mı.Yoğurt kabını alır,doğru markete.
Markette karşılıklı ikna etme turları bütün hızıyla devam eder.
- Evladım, bana verdiğiniz yoğurt bozuk çıktı.Bunu değiştirir misiniz?
Marketteki görevli, yoğurt kabının geçmiş tarihini göstererek .
-Amca bu yoğurt kabı ,bir yıl öncesi tarihli.Değiştiremeyiz…
Celal bey, yemin billahlar eder.Bu yoğurt kabını bir saat öncesi aldığına dair.Markette ayaklarını diretir.Marketin müdürü,Celal beyi ikna edemeyince umarsız bir şekilde:
- Peki amca! yenisini al da git!Ne yapalım,bunun parası da benden olsun bari.
Celal bey, evden ayrıldığında; eşinin aklına komşusunun bir ay önce verdiği tarhana gelir.”Acaba,bizim herif tarhanayı mı götürdü !“ diye buzdolabına baktığında gerçeği görür,pencereden bağırmış olsa da Celal bey,çoktan köşeyi dönmüştü bile.
Celal bey,yanlışı düzeltmenin başarısı ile gururlu bir şekilde evin merdivenine adımını atmıştı ki;Cevriye hanım,yukardan bağırmaya devam eder:
-Celal agam!Yanlışlık olmuş.Aldığın yoğurt kabı burada kalsın,tarhana dolu olan yoğurt kabını getir.Çabuk ol!.
Celal bey,yine marketin yolunda.Heyecanla ve talaşlı olarak içeri girer:
- Aman çocuklar,sizlerden özür dilerim.Benim tarhana dolu olan yoğurt kabını attınız mı,yoksa?
- Atmadık amca!
- Hah,iyi etmişsiniz.Alın şu biraz önce götürdüğüm yoğurdun parasını da.Verin bakalım benim tarhana dolu yoğurt kabını…
Celal bey, o gün de yorulmuş, iki kap yoğurt almasına rağmen,komşunun göndermiş olduğu tarhanayı çöpe atılmaktan kurtarmıştır…