- 2096 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Beyaz Ağıdın Baba Günlüğü
Babam…
Yüreğimdeki denizin ucu bucağı gözükmeyen şefkat rotası… Belleğimde sana dair her ayrıntı şimdiki kargaşamda beni yaşamın ipine bağlayan liman… Yüreğin, yaşam haritamın sınırı erdem ülkesine çıkan, çizgisi silinmeyen tek başkenti…
Ellerim kalemle buluştuğu her an senin nefesindeki dua değiyor edebi dünyadaki imzalarıma… Yazdığım her şiirin her öykünün yamacına bana inandığını söylediğin anın feri yansıyor… Karanlığın kasvetli duruşuna kafa tutan cılız çığlığımın dev sessizliği oluyor surlarıma dokundurduğun kanatların… Sevginden, şefkatinden, baba kokulu desteğinden aldığım güç beni geleceğe taşıyacak güneşin ellerinden tutmuş bir kardelen gibi…
Babam…
Ruhum yaşamın ateşten gömleğini giydiğinde dondu düşlerimdeki en bakir masallar/ım… Maskelerin ardını gör/e/meyen yüreğim, hatalarımın ucu yanık mektuplarını taşıdıkça keşkelerime, susmak istiyorum… Çocukken ördüğüm huzur sığınağının kabuğunu, düşlerimin ipek kozasıyla yeniden yeniden örüp, gözlerime gecenin demini ekmek istiyorum bir daha pencerelerimi kırmasın diye rüzgârlar… Takılıp düşüverdiğim her hüzün aralığında can kırığı tonunda resimler kanatıyor ruhumun saklı bahçelerini… Senin yolunda kalan izlerim şimdiki zamana ak/a/mıyor… Yoksa büyümenin içindeki sır mıydı içimdeki yolculuğa takılan keşke virajının çığlığı babam !...
Hani senin nereden geldiğini anlayamadığım ruh zenginliğin, duygu donanımın vardı ya?
Ben bana bağışladığın o zenginliği, gurbet yokuşunda, kimsesizliğin ikliminde döküverdim yüreğimin nazlı bohçasından…
Hani yaşama kattığın, dünden kazanımın bugüne taşıyan bir türlü çözemediğim bereket dokulu nakışın vardı ya?
Ben atlasa çizmek istedikçe geleceğe yaşam nakışını, toprağın kıraç yanlarına nasır oldu içimdeki bitmemiş kelimeler…
Alazında ayaz büyüttüğüm bir yaşamın Erciyes tenli kumsalında büyüyor hüznümün duvağı babam… Sarı yalnızlığın gölgeli düğününde susturdum içimdeki coşku ırmağını… Karanlıktan korkan mehtabın şimdi de sabaha kirpiği kırık ezgiler ekiyor…
Çocukluğumda hiç uçurmadığım uçurtmanın ipine sindi iliklerime dek üşüyen hücrelerim… Uçurtmayı göğüne kavuşturan her çocuğun avuçlarında uyuyor çocuk yanımın huzur ninnisi… Eksik kalan bütün gülüşlerimi yıldızlara astığım şiirler tamamlıyor… Yazdığım her şiir ruhumun enkaz bakışlı masumiyetine üryan kelimeler büyütüyor...
Geceye değen ayak izlerimin siluetinde gize bulandıkça kalemim, artık sadece kendime tutunmanın sonsuz hazzını duyuyorum iliklerimin üşümüş basamaklarında…
Peki babam… Nerede?
Senin dizlerinin dibinde yüreğimin duvarına astığım o tılsımlı şavkın aynası nerede?
Şimdi aynalarımda kaybolmak var…
Şimdi dallarımın çıtırdayan seslerinde ahraz bir öykünün sancılı darağacında keşke olmak var…
Şimdi kanatlarıma değen her dokunuşun beni dibe çeken girdabında, kokuna asılan düşlerimi büyük bir özlemle anmak var…
Mehtap ALTAN
13.06.2010
not...Babam ALLAH (c.c) sana hayırlı uzun ömürler versin…
YORUMLAR
Merhaba adaşım ......yazının başlığı dikkatimi çekti.......hele bir de bir babaya yazıldığını görünce hemen okumaya koyuldum........o kadar güzel duyguları o kadar güzel sözleri sığdırmışsınız ki bir cümleye.okurken o duyguların anlatmak istediğiniz her şeyin cümleden taştığını farkettim....cümlelerden taşıp yüreğime aktı tüm duygularınız...kişileştirme sanatını , mecaz anlamlı kelimeleri o kadar yerinde kullanmışsınız ki bu yazıya ancak ''mükemmeldi'' diyebilirim.....bazı cümleleri anlamakta zorluk çektim açıkçası.....eminim uzun zamandır yazıyorsunuz.......çünkü bu cümleleri bir araya geti,rmek basit değil.......sizi yürekten kutluyorum....(Allah babalarımızı bize bağişlasın)
babam...
dünyada varoluşuma aracı olan adam...
sözsüz çığlıklarımı, dil altımdan çeken yüce insan...
nefesini yüreğimden eksik etme.
tebrik ve sevgimle janem.
Mehtap ALTAN
Teşekkür ederim güzel dostum...
Çok dokunaklı bir yazıydı. Sanırım babamı daha çok küçük yaşlarda kaybettiğim için bu yazı ne büyük bir kayıpta olduğumu bir kez daha hatırlattı bana. Bu arada, edebi zenginliğiniz bu güzel yazıyı da ayrıca taçlandırmış.
Mehtap ALTAN
En azından siz babanızın kokusunu duymuşlsunuz...
Biliyor musunuz benim babacığım babasını hiç hatırlamıyor hiççç..O kadar küçükmüşki babası öldüğünde...
TEŞEKKÜRLER...
Mustafa Sakarya
lidya
işte bu sayfada okuduğum tüm yazı ve yorumların içinde beni sarsan tek cümle...
bu cümleye duyarsız kalamazdım.
sevgilerimle..
Babamı bir kat daha özledim yazınla sevgili dost...Baban sana inanmakla haklıymış. Şiirlerinden ve nesirlerinden belli...
Sevgiler.
Mehtap ALTAN
teşekkürler...
Mehtap ALTAN
BİR DE KAPTANIM DİYE SESLENİRİM ONA...
VE BİLİYORUM Kİ ONUN KAPTAN KÖŞKÜNDE YERİM ...
TEŞEKKÜRLER..
Yaşarken bir babanın bunları duyması nasıl şey!? Baba ancak duyguları çözüldüğünde anlaşılır bişey.Yeri gelmişken anlatmalı;babamın ağladığını hiç görmemiştim,erkekler ağlamazdı, babalar asla! Askere giderken bir azizlik olmuş,nüfus cüzdanımı evde unutmuştum; dönmek zorunda kalıp evin kapısını araladığımda dişzlerinin üzerin çömelmiş,iki başı ellerinin arasında hüngür hüngür ağlayan bir baba buldum! Bütün dünyam altüst oldu!...Zaten dağ gibi olan adam, gözümde bine katlanarak daha bir büyümüştü ama,içimin tarifsiz acıdığını asla unutamam,unutmadım.Soğuk bir beldede doğmuştum,ama,en çok üşüdüğüm gün öldüğü gündü!...
Harika bir yazı.Keşke yeniden bir daha okusak...
Yürekten kutladım.Selam,saygı...
Mehtap ALTAN
babamı bir gün de ben ağlarken gördüm ama o bilmiyor...
ve yaşamım boyunca onun gözyaşlarına dokundum öptüm kurusun gözyaşları ve bir daha ağlamasın diye:(
teşekkürler...
Mehtap Hanım inan çok duygulandım. Gözyaşlarım doldu akmak üzere.. Babanız için yazdığınız satırlar duygu seli gibiydi. Ne kadar anlamlı ve özeldi.. Paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Ne mutlu sizin gibi evladı var. Allah uzun ömürler versin. Tebrik ediyorum. Sevgilerimle..
Mehtap ALTAN
ayrıca teşekkür ederim...