- 618 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Utanıyor Sözcüklerim
Aşınan halatlarla çektik biz aşkın gemisini birlikte
Seninle ördük sevda kozasını aşkın ipek böcekleriyle
Kırk bir yerinden yaralı gönlümüzü onardık sevgiyle
Gözyaşı ırmaklarında çağladık hasretin türküleriyle
Yüzünün kıvrımlarını boşuna resmetmişim içime. Serçe kıvrımı dudaklarını ezberleyememişim anladım. Solgun kır çiçeği saçlarını dağıtırken ellerimle, unutmuşum onları bedenime dolamayı. Gözlerinin enginlerinde kaybolmuş, yüreğinin küflü odalarında boşuna ışık aramışım.
Su gibi aktı gitti işte o güzel günler. Saatler alabildiğine hızlı döndü, gecenin kollarında yaralarımla bağıra bağıra seni aradım. ‘sen olmasan ne yaparım buralarda? ’ diye kaç kez sordum gidişinle kendime. Sen gidince de yaşam sürüyormuş anladım. Senden geriye kalanları toparlayıp, tıktım gönlümün en rutubetli mahzenlerine. Anılarının yüreğimi dağlayan yerlerine tuzlar basarak öfkemin tetiklerine bağlayıp boşalttım ne varsa içimde. Ne varsa attım, bitirdim senden kalan ne varsa.
Sen gidince, içimdeki vahşi hayvanları da saldım ininden. Onlarla birlikte kükredim, gece yarılarına sığındım. Aklımın yüzdelerini yüzünün aydınlığına tutup senden yansıyan her şeye siper ettim gövdemi. Mantığımı söktüm içimden, nerede olabilirsin sorularına bile boş verdim anlayacağın.
Bir nefes kadar yakınken bana, üzerindeki masum giysileri çıkarıp attın buralardan gidince. Şeytanla işbirliği yapıp, yüreğini sıkı sıkıya kapattın bedeninle birlikte. Buralarda yaşadıklarını, geçmişinin izlerini unutmaya çalışıyorsun şimdi. Yüreğine kilit, ellerine kelepçe, gözlerine mil çekip, dudaklarının öldüren zehrini şimdi bir başkasına kusuyorsun.
Akşamlar buralarda yine anlayacağın. İnsanlar kaybolan günün tatlı yorgunluğunu atmak için evlerine koşuşturuyorlar. Renkli caddeler, tıklım tıklım duraklar, o duraklarda bekleyen insanlar yine aynı. Kiminin gözleri saatte, kiminin gözleri beklediği birinde. Yorulmuş bedenler, suskunluk sergileyen binlerce insan mışıl mışıl uykuların düşlerine taşıyorlar bedenlerini.
Ben de onlardan biriyim. Her akşam kurduğum yalnızlık soframda bu kez sensizim. Yüreğimin çağlamasına alışıyor, vefasızlığına çeşitli yorumlar üreterek geçiriyorum sensizlik saatlerimi. Karıncalar ağıyor yorgun gövdeme, üzerime doğrulan namlulara bile aldırmıyorum. Hasretinin martı çığlıklarına karışınca kardelenlerim boynunu büküyor, acıların göğsümü yıkıyor yağmurlarda.
Yıllar haklı çıkardı sana olan sevdamı. O yıllarda harcadım bütün servetimi. O yıllarda kaybettim yaşam gücümü. Dağlara tırmanışım bitmedi, bitmedi sana olan yürüyüşüm. Zaferler kazandın ben seni sevdikçe. Seni sevdikçe kadeh kaldırdın yalnızlığına. Aldanışlarına mutlu gülüşler sürdün, sevgilerimin altında ezildin, bilmedin. Çiğnedin hışımla ayaklarının altına attığım sevda güllerimi. Zifir saçlarını gecelerde dağıttın, kadehindeki günah şerbetiydi bilmedin.
Aslına bakarsan, ben de kandırmışım kendimi buncadır. Türkü ülkene varmak için boşuna dokunmuşum mızrapsız sevdanın tellerine. Kurumuş denizlerde boşuna kulaç atmışım. Bahçende yetişen çürümüş elmaları dişlemişim yıllarca. Günler dönünce anladım hiçbir şeye değmediğini. Anladım, ateşimle bir kendimin yandığını. Yıkılan yapılarım onarılmaz bir daha. Kelimelerim suskunlukta, utanıyor yüreğim sana sevdam demekten. Utanıyor sözcüklerim artık sana yârim demekten.
Selahattin Yetgin
YORUMLAR
Çok ustaca bir kaleme alış.
Tam bir duygu yoğunluğu.
Düşündüren derinliği olan cümleler.
Sanat ta var, içerik zenginliği de.
Güne damga vurabilecek bir yazı.
10 Numara.
Selamlar.
Selahattin YETGİN
Gönlün var olsun.
Selahattin YETGİN
Teşekkürler.