- 583 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hiç te iyi bir gün değildi
Gül için hiç te güzel bir gün değildi.Gördüğü kötü bir rüyanın etkisiyle uyanmıştı.
Eşi işine çocukları okullarına gitmişti.Ne yazık ki kahvaltı yapmak gibi bir alışkanlıkları yoktu,çok nadir kahvaltı yapıyorlardı.
Gül işlerini halledip hazırlanıp iş yerine gitmişti.Gül’ün içi daralıyor,başından terler boşalıyordu.Gül bir şeyler olduğunun ya da olacağının farkında olsa da bir anlam veremiyordu
İstanbul’da Marmara Üniversitesinde okuyan oğlunu aradığında ’’hastane de yatıyorum’’ deyince Gül’ün yüreği ağzına gelmişti.’’oğlum ne oldu,niye yatıyorsun ’’dediğinde oğlunun sesi güzel gelse de Gül inanmıyordu.Arkadaşı burun ameliyatı olacakmış,refakatçi kalıyorum dese de Gül inanmamış telefonu kapatıp eşi aramıştı,olanları anlatmış oğlunu aramasını ne olup bittiğini öğrenmesini istemiş.
Bir müddet sonra tekrar aramış,Gül inanmıyormuş çünkü oğlu da iki yıl önce burun ameliyatı olmuştu.Acaba bir şey olmuş da burnu mu kırılmıştı !,oğlu mesaj atmıştı,inanmıyorsan ara arkadaşımın ablası da burada diyordu,hastanenin numarasıı istediğinde vermemişti.Oğlunu tekrar arayıp arkadaşının ablası ile konuştuğunda rahatlamıştı.
Yine de Gül iyi değildi.Saat 4 gibi iş yerini kapatıp,eve gitmişti.
Eşi arayıp’zile’ye gideceğini,tıraş olacağını söylemişti’’Gül’de canının çok sıkıldığını,yemekten sonra birlikte gitmelerini istemişti.Eşi de tamam demiş eve gelmişti
Kızı lise 3 te okuyor,okuldan sonra özel ders alıyordu,yine etüte gitmişti.Küçük oğlu okulun bahçesinde top oynuyordu,giderken oğlunu da alıp yola çıkmışlardı.
Zile yolunda sağdan soldan şimşekler çakıyordu,dua ede ede,bildiği sureleri okuya okuya gitmişlerdi,zile’ye vardıklarında çok şiddetli yağmur başlamıştı,görümcesine sürpriz yapmışlardı
Gül ve oğlu eve girmiş,eşi de berbere gitmişti,çay hazırdı, çocukların karınlarını doyurup çaylarını içerken Gül radyoyu açtırmıştı.Eşiyle eniştesi de gelmişti.Bir tanıdıkları yıllar önce,yaklaşık 22 yıl önce,evde çekilmiş oldukları cd yi izlediklerinde annesinin ,babasının ,bacısının hallerine gülüp durmuş,annesini arayarak anlatmıştı
Gül,bir yandan radyo yu dinlemeye çalışıyor bir yada da sohbete katılıyordu,radyodaki bir iki soruya cevap göndermişti,tam da dinleyememişti.
Bir ara cep telefonu çalmış,gül açmıştı.Arayan komşu kızıydı.’’Gül abla turhal’da şiddetli fırtına var,balkonda ki tentenizin bir ucu uçtu...’’dediğinde,gül de arayıp haber verdiği için teşekkür edip,yapabileceği bir şey olmadığı,şehir dışında olduğunu söyleyip telefonu kapatmışlardı.
İki saat sora kızını arayıp hava durumunu sormuş,fırtınanın dindiğini söylediğinde ,Gül ve ailesi hemen hazırlanıp yola çıkmışlardı
Gelirken zile yolunda ağaçlar devrilmişti,yine korka korka eve gelmişti Gül
hemen balkona koşup baktıklarıda ,balkon viran bir haldeydi,tente tamamen düşmüş çamaşır demiriyle uydunun arasında sıkışmış,bir parçası da aşağıya uçmuştu,üstlerini değiştirmede kolları sıvamış,tenteyi balkonun içine almışlardı eşiyle birlikte,balkondaki saksılar devrilmiş,gülün temizleyip katlayıp yerleştirdiği örtülerin kilimlerin minderlerin üzerine dökülmüş her yer mahfolmuştu.İki saat balkondan çıkamamıştı,hiç bitmeyecek zannetmişti bu pisliğin temizlenmesi...
şükür sonunda balkon pırıl pırıldı,camlar kapılar açıktı,Allah’tan camlar kırılmamıştı.Gül haline şükretmiş,bir verdiğinin ya da dualarının daha kötü bir şeyler olmasına engel olduğuna inanıyordu
demek ki içinde ki sıkıntının sebebi buydu,kimbilir !