- 623 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
IHLAMUR YAPRAĞI (17)
Alacağı ilave etüdler için dershaneye bir hayli erken gitmiş ve tüm eksiklerini tamamlamıştı. Müdür beyin bu konudaki yardımlarını nasıl unutabilirdi ki? Üstelik bugün; hem bitişlere hem de başlangıçlara tanık olacaktı.
Garip bir hüzün kapladı içini çünkü dershane tatile giriyordu. Koca bir yıl sınıflar; hem derslere hem de arkadaşlıklara evsahipliği yapmıştı.
En çok da Neşe ile aynı sınıfta geçirdiği saatleri özleyecekti.. Peki Neşe ile istediği zaman görüşebilecek miydi? Bu tamamen bugün yapacağı teklife ve alacağı cevaba bağlıydı.. Onur yerinde duramıyor, sürekli parmaklarnı yüzünde gezdiriyor, daha doğrusu elini koyacak yer bulamıyordu.
Dershanenin dış kapısının önüne kadar taşmıştı vedalaşma... Onur dayandığı bir ağacın gövdesinden Neşe’nin kız arkadaşlarıyla yaptığı hararetli konuşmaların bitmesi bekliyordu. Kısa bir süre sonra nihayet Neşe arkadaşlarından ayrılmıştı.
Onur "Neşe" diye seslenir seslenmez, Neşe yüzünde güller açarak o sevimli haliyle yanına gelivermişti.
Onur kafasında söyleyeceklerini düşünürken, sanki ilk kez canlı yayında haber programı sunacak kadar ciddi bir yüz ifadesi takınmıştı. Neşe; Onur’un ağzından çıkacak cümleyi sabırsızlıkla bekliyordu ve nihayet konuşmaya başladılar.
Onur:
- Neşe dershane de bitti.. Ben şimdi sensiz ne yapacağım. Görüşebilecek miyiz ? Ne olur hayır deme..
Neşe :
- Ben de yüzüne bakınca kötü bir şey söyleyeceksin diye ödüm kopmuştu. Neyse ki söylediklerin benim de hissettiklerim…
dedikten sonra babasının tehdit kokan sözleri kulaklarında çınladı ama karşısında yakınlaşmak için sabırsızlandığı sevdiği varken nasıl uzaklaşma planları yapabilirdi ki. Hem de daha aralarında herhangi bir yakınlaşma olmadan…
Onur :
- O zaman bugün bundan sonraki güzel günlerimizin ilk başlangıç günü olsun…Oturacağımız bir yerde de daha sonra neler yapacağımızı konuşuruz olmaz mı ?
Neşe :
- Çok ama çok mutluyum şu anda biliyor musun ?
dediğinde Onur’un kalbi yerinden fırlayacakmş gibi oldu.
Yanyana yürürlerken gayri ihtiyari dokunan elleri bir anda birbirine kenetlenivermişti. Üstelik nasıl olduğunu kendileri bile farketmemişti. Ama hallerinden o kadar mutluydular ki, ne anın çabucak bitmesini ne de tuttukları ellerini bırakmak istiyorlardı.
Dershaneden epey uzaklaşmışlar, karşılarına çıkan ilk yoldan sağa döndüklerinde dış cephesi papatya sarısına boyanmış, hoş bir mimarisi ve bahçesinde rengarenk çiçekleri olan şirin bir kafe gördüler. Neşe ve Onur mekana yaklaşınca görevli hemen ;
- Buyurun efendim içeri buyurmaz mısınız ? Canlı müziğimiz de mevcut.
Onur « böyle bir yerde faturayı ödemeye param yetmezse rezil olurum » diye aklından geçirdi ama sonra tuhafiyeden aldığı kiranın çok az bir kısmını harcadığını hatırlayınca yüzüne can gelmeye başladı.
Her ikisi birden elleri ellerinde cafeye girmişler ve uygun bir yer seçerek oturmuşlardı.
Onur oturduktan sonra da bir elini Neşe’nin ellerinin üstüne koymuştu. Neşe halinden oldukça mennun öylece kalakalmışlardı ki garsonun sesi ile yaşadıklarının rüya olmadığını farkettiler. Sonra gülerek « biz mönüyü inceleyelim size siparişimizi söyleriz » dediler.
Onur ; kalbinde sır olan ve içinde kalan aşkını birebir kalbinin sahibine sunmuş ve kabul edilmişti. «Bundan daha büyük mutluluk ne olabilir ki » diye düşündü.
Ne Onur ne de Neşe geçmişte kalan olaylardan ve ailelerinden bahsetmek istemediler. Cafeden ayrılırken bunun da kritiğini yaptılar kafalarında… Ama sonra derin bir nefes aldılar.. Çünkü her ikisi de geçmişlerini sevmiyor hep gelecekten bahsederek, geçmişin konuşulmasına meydan vermiyorlardı.
Zaman ne kadar da hızlı akıp gidiyordu. Neşe kolundaki saate bakarak;
« Onur’cuğum eve geç kalıyorum. Müsaadenle ben artık gidebilir miyim ?
Onur :
Neden beraber gitmiyoruz ?
diye sorduğunda Neşe’nin yanakları giydiği kırmızı elbiseden daha da al olmuştu. Üstelik nasıl diyebilirdi ki «Babam seni görmediği halde nefret ediyor, bana da seninle görüşme yasağı koydu»
diye tabiki sustu öylece… Yalan söylemekten nefret ederdi hep ama şimdi bir küçük yalan bulmalıydı. Çünkü ciddi ciddi aşıktı…
Neşe işaret parmağını Onur’un dudaklarına koyarak, şimdi « sus lütfen » deyip yanağına güzel bir öpücük kondurmuştu. Onur, Neşe’ye sarılmak isteyen kollarını açtığında Neşe zaten sevgiyle başını yaslayıvermişti göğsüne » her ikisi de ayrılmak istemiyorlardı.
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
02.06.2010
YORUMLAR
Aysel AKSÜMER
Neşe ve Onur'u zor günler bekliyor anladığım kadarı ile...Tabi daha çok ta Neşe'yi...Babası ve Onur arasında kalacak, Aşk mı, baba mı galip gelecek? Kim bilir tanıyınca baba da sevecek...
Bekleyip göreceğiz...
Ayselciğim sonları hayırlı olur inşallah, Neşe'yi bilmem de Onur oğlum gibi oldu, zarar görmesine çok üzülürüm...
Sevgilerimle canım
Aysel AKSÜMER
Yine çok hoş bir anlatımdı,gülümseyerek okudum, Ayselciğim başarıların daim olsun arkadaşım,Sevgimle her vakit.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Bir kaç bölümünü kaçırdım işlerimin yoğunluğundan ama akşam tekrar yeni baştan okuyacağım.
Sanırım Onur için yeni bir başlangıç. Hem dersane, hem aşk. Bu kader ve güzellikler Onurdan yana, hadi bakalım bekleyip göreceğiz.
Güzel gidiyorsun canım, devam.
Sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
bakalım baba me zaman duyacak ..yine devamını beklıyorum..sevgiler...