- 1449 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
VEFATININ 17.YILINDA TURGUT ÖZAL'IN SİYASİ ve EKONOMİ PENCERESİNDEN BİR YAKLAŞIM
8.Cumhurbaşkanımız, Turgut Özal’ın siyasi ve ekonomik hayatına ( yaşamına) geçmeden önce biraz da özgeçmişinden söz etmek istiyorum: Turgut Özal, 1927 yılında Malatya’da doğdu. 17 Nisan 1993 yılında Cumhurbaşkanı iken bir rahatsızlık geçirerek aramızdan ayrıldı. Babası Ziraat Bankasında bir memur, olarak çalışan M. Sıddık Bey, annesi ilkokul öğretmeni olan Hafize Hanım’dı. Eğitimini babasının görevi nedeniyle Anadolu’nun değişik kentlerinde geçirdi, İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra Ankara’da Elektrik İşleri Etüt İdaresinde çalıştı.1952 yılında A.B.D.’ne gederek ekonomi tahsilini gördü. Bu alanda bilgi ve görgüsünü geliştirdi. Aynı yıllarda Ayhan İnal ile yaptığı evliliği ancak iki yıl sürdü. 1954 yılında Semra Hanımla evlendi. Turgut Özal, 1958 yılında DSİ Genel Müdürü Süleyman Demirel’in danışmanlığına getirildi. Daha sonra 1961–1962 yılları arasında askerlik hizmetini Milli Savunma Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu Üyesi olarak ifa etti.
Daha sonra Devlet Planlama Teşkilatının kurulmasında öncülük etti.1967–1971 yılları arasında Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini sürdürdü.1971–1973 yılları arasında Dünya Bankası’nda danışman olarak çalıştı. Ekonomik bilgilerinden dolayı her zaman üst kademelerde görev aldı. 1979 yılı sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı görevini vekâleten sürdürdü. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kurulan hükümette ekonomik işlerden sorumlu Başbakan yardımcısı olarak atandı. 1982 yılında bu görevden istifa etti, 30 Mayıs 1983 yılında Anavatan partisini kurarak siyasete atıldı ve aynı yıl 6 Kasım 1983’de yapılan seçimlerde büyük bir oy çoğunluğu ile seçimleri kazanarak Türkiye’nin 19.Başbakan oldu. 17 Nisan 1988’de başbakan olduğu günlerde kendisine bir suikast girişimi yapıldı. Elinden hafifçe yaralandı “ Allah’ın verdiği canı ancak Allah alır “dedi… Ölümden hiç korkmuyordu. Kim ne derse desin cesaretli bir devlet adamı idi.
Hiç unutmuyorum yanılmıyorsam 1988’lerde Aydın, Söke’ye gelmişlerdi. Kuşadası’ndan özel bir taksiyle Söke’ye geliyordu. Arkasında büyük bir konvoy vardı. Yenikent’te arabadan idi. Üzerinde açık yakalı bembeyaz bir gömlek ve ona uygun bir pantolon vardı, bizleri tek kucakladı, sevimli ve güleç bir yüzle bizleri karşılamıştı. Bu duruşuyla sade bir vatandaş görünümünde idi. Halkıyla kucaklaşan, merhaba diyen gösterişsiz, alçak gönüllü, hoşgörülü bir devlet adamı idi. Ben o günü hiç unutmuyorum…
Aradan beş yıl geçtikten sonra 1987 yılında yapılan seçimlerde tekrar büyük bir oy çoğunluğu ile kazanarak ikinci Özal Hükümetini kurdu. Başbakan olarak yine görev aldı. 31 Ekim 1989 yılında TBMM tarafından Türkiye Cumhuriyetinin 8.Cumhurbaşkanı oldu. Daha sonra yurtiçi ve yurtdışında yaptığı yoğun gezilerden dolayı rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldı ve 17 Nisan 1993 yılında aramızdan ayrıldı. Binlerce insanın katıldığı bir cenaze töreninden sonra İstanbul’da toprağa verildi.
Türk siyaset tarihinde önemli bir yer tutan Turgut Özal,1980 yılından itibaren ölümüne kadar ( değin ), Türkiye’nin siyaset sahnesinde en tepe noktalarda kalmayı başardı. Eski başbakan ve 8.Cumhurbaşkanı olarak merhum Turgut Özal, hem yaşamı esnasında, hem de vefatından sonra birçok tartışmalı konular arasında yer aldı. Kimilerine göre hiçbir yere sığdıramadığı, kimilerin ise inanılmaz bir nefretle anıldığı Özal tarihimizde son otuz yıl içinde hakkında en çok kitaplar yazılan ve tartışılan, konuşulan bir şahsiyet oldu.
Turgut Özal, A.B.D’ de bulunmuş birçok siyasal ve ekonomik deneyimlerinden sonra Türkiye ‘ye geldiği zaman Türkiye’nin önde gelen siyasilerle örneğin Demirel ile görüşerek birçok deneyimler kazanmıştı. Siyaset ve ekonomi bağlamında artık Türkiye’nin durumunu çok iyi anlamıştı.1983‘de Anavatan Partisini kurduğu zaman partinin amblemini Türkiye haritası üzerinde bir petek ve bir bal arısı resmini koymayı uygun görmüştü. Bal arısı bütün Türkiye’yi dolaşıp bal topluyordu, bin bir çiçekten, her renkten bal topluyordu. Rahmetli Özal da bu bal arısı gibi çalışkan, bütün yurdu kucaklayan her kesime merhaba diye bilen bir siyasetçi olarak Türkiye’ye hitap ediyordu. Herkese büyük bir hoşgörü içinde kucaklıyordu… Türkiye haritasında devasa büyük bir mozaik taşı oluşturuyordu.
Onun siyaset sahnesinde Türkiye’den her kesim vardı. O günlerde Türkiye var olan her dört kesime de partisinde yer veriyordu. Sağcısı, solcusu, Alevisi ve sunisi ile aynı bayrak altında toplamayı başardı. Her iki elini başının üzerine alıp birleştirmesi bu hareket birlik ve beraberliğin sembolü olmuştu. Bu görüş ve düşüncelerle girdiği iki büyük seçimde de büyük bir oy potansiyeline sahip oldu. Hani bir söz vardır “ yiğidi vur ama hakkını yeme” diye.. Turgut Özal dönemi Türkiye büyük bir değişimin ifadesi oldu.
Eski Başbakan ve 8.Cumhurbaşkanımız olan Turgut Özal, 1983 – 1993 yılları arasında geçen on yıllık zaman dilimi içinde Türkiye, dünyanın hem ekonomi ve hem de siyasi açıdan yeni elden şekillendiği bir zamana denk geldi. Önce Başbakan ve sonradan da Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’yi dünya ülkelerinin arasında önemli ölçüde tanıtmaya çalıştı. Turgut Özal halkın teveccühünü, sevgisini kazanmış bir siyaset ve devlet adamı olarak gönüllerde taht kurdu, bu yönüyle sevildi ve sayıldı. Karizmatik bir devlet adamı olarak ünlendi. Halkın içinde “ Özallı Yıllar” değimi gerçekleşmiş oldu.
Turgut Özal’ın ekonomi konusunda da bazı önemli görüşleri vardır. Bunlardan da birkaç örnek vermekte yarar görüyorum: Turgut Özal bir değişim adamı idi. Girişimci ve cesaretli idi. Bir sözünde şöyle diyordu: Türkiye’nin hedefi, muasır medeniyet seviyesine yaklaşmaktır. Değişimin hedefi daha vardır, bu hedef nasıl olmalı? O hedef benim kanaatime göre, bizden ileride olan, sayıları 15 kadar olan ülke. Bu ülkeler arasına katılmak, bu ülkelerin meydana getirdiği grup içerisine girebilmektir.
Turgut Özal, 1981 yılında İzmir İktisat Kongresi’nde yaptığı konuşmasında Türkiye’nin ekonomi konusunda ve değişimi alanında şunları söylüyordu: “Hedefimiz muasır medeniyet seviyesine yaklaşmaktır. Önümüzde bir yeni dönem vardır. Bu yeni dönemin on yılsonunda ana hedefimiz muasır medeniyet seviyesine yaklaşmaktır. Doğru ve gerçekçi politika uygulandığı ve milletimizin teşebbüs gücü tam manası ile ortaya çıkartıldığı zekâ, kabiliyet ve çalışkanlığı seferber edildiği takdirde bu hedefe varılması zor olmayacaktır. “ diyordu.
Turgut Özal’ın temel hedefi değişimdi. Bu değişimde Cumhuriyetimizin ilk kuruluş tarihlerinde Atatürk’ün de belertildiği gibi muasır medeniyette ulaşmaktır. Turgut Özal’da bunu benimsemişti. Bu değişimle çaba gösteriyordu. Onun için bu değişime ulaşmak için çeşitli stratejiler ve aksiyon palanlarının oluşmasının önemi üzerinde duruyordu. Turgut Özal bu değişimin bağlamında üçtemel hürriyet kavramı üzerinde ciddiyetle duruyordu: Bu hürriyetle ilgili bu üç temel kavramlar şunlardır:
a) Fikir hürriyeti
b) Düşünce hürriyeti
c) Teşebbüs hürriyeti
Bunlardan başka ekonomi kalkınmada devletin esas rolü tanzim, edici ve gelişmeyi teşvik edici olması, fertlerin ve kuruluşların ekonomik münasebetlerini düzenleyici, ihtilafların halli, ekonominin rahat çalışması için sık sık değişmeyen kaideler koyması ve engelleri kaldırılarak randımanın yükseltilmesidir. Devleti küçültmek, devletin bir şey yapmaması değil, tam tersine devlet küçük amma güçlü olmalıdır. Turgut Özal Ekonomi konusunda görüşlerini ortala koyarken güçlü devlet konusunda da şunları vurguluyordu:
* Güçlü devlet, memurları çok olan devlet değildir
* Devlet bir mabut,” baba veya “ devlet baba” değildir.
* Devlet bir istihdam kapısı değildir.
* Güçlü devlet memurları az olan, fakat kabiliyetli ve seçkin kimselerden müteşekkildir.
Turgut Özal bunları sergilerken Açık ve Serbest Pazar konusunda da şunları söylüyordu:
Serbest ekonomide ferdi öne çıkaran bir sistemdir. Devletin değil de işin özü de ferdi esas alan teşebbüstür. Teşebbüsü ele alan bir sistemdir. Bir Pazar sisteminin bir ekonomik sistemin malını, paranın, emtianın yani mal varlığını her şeyin fiyatlarının serbestçe meydana gelebileceği bir siyasi sistemdir. Devlet bu sistem içinde büyür ve ilerleme yoluna tökezlemeden gider.
Devlet adamı Özal, daha Başbakan olmadan önce D.P.T. ( Devlet Planlama Teşkilatı) Başbakanlık Müsteşarı ve D.P.T.’ da görevli olduğu günlerde dönemin Başbakanı Süleyman Demirel ile sık sık görüşüyor, bir yanda da ekonomik istikrar programı hazırlıyordu. Bir yanda da İMF ve OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlarla yoğun temaslar halinde kredi bulmaya çalışıyor ve görüş alışverişinde bulunuyordu. Turgut Özal’a göre ekonominin düzenli olması bakımında aşağıdaki koşullarda hareket edilmesini istiyordu:
* Enflasyonun azaltılması
* Döviz gelirlerinin artırılması
* Mevcut tesislerin tam kapasite ile çalıştırılması veya çalışır hale getirilmesi
* Yatırımların, istihdamın artacak tarzda yeniden hızlandırılması
* Gelir dağılımının düzelterek kaybolmakta olan orta gelir gruplarının genişlettirilmesi ve desteklenmesi.
Sonuç olarak söylemek gerekirse: Turgut Özel önemli devlet adamlarımızdan biridir. Onun siyasi görüşünü ve yapılan çalışmalarını beğenirsiniz, beğenmezsiniz o ayrı bir konudur. Ancak “yiğidi vur, ama hakkını yeme” derler… Zaten onun sağlığında da Özal konusunda birçok eleştiriye yönelik yazılar yazıldı, hatta kitaplar da yayımlandı. Bu elbette bu tartışılır. 1970’lı yıllarda Türk ekonomisi her geçen gün biraz daha çöküntüyle uğramıştı. 1970–1980 arası T.C. ekonomik ve siyasal alanda en ağır günlerini yaşıyordu.1983’ten sonra Turgut Özal Dönemi başladı. Bu dönem bilinen 1983–1993 yılları arasında geçen on yıllık bir zaman dilimi içinde Türkiye devleti önemli aşamalar yaptı. Bunları bir bir saysak sayfalar yetmez. “ Özallı Yıllar” olarak tarihe geçti. Gerek siyasi ve gerekse ekonomik bakımından, Türkiye Cumhuriyeti büyük gelişmelere sahne oldu, önemli mesafeler aldı, bir devlet büyümüz olarak 8.Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın vefatının 17. yılında rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Kaynaklar:
1-Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
Hazırlayan: İhsan IŞIK, Ankara 2006- 7.cilt: s.2807.
2- İnternet’in çeşitli sitelerinden.
YORUMLAR
abdülkadir Güler
abdülkadir Güler
Makamı durağı cennet olsun inşallah ben Turgut Öza'lı çok seviyordum onun siyasi görüşlerini ve yüreğinin güzeliğini teşekkür ederim dost duyarlı yüreğini yürekten kutlarım sonsuz saygılarımla