- 778 Okunma
- 10 Yorum
- 0 Beğeni
IHLAMUR YAPRAĞI (14)
Neşe’nin Onur diyen yumuşak ve ilaç gibi gelen sesi Onur’u heyecanlandırmaya yetmişti bile... Hemen kafasını çevirip uzun sarı saçlarını ve masmavi derin bakan gözlerini görmek istedi. Bir anda Neşe’nin elleri avuçlarının arasındaydı. Basit bir tokalaşmaydı ama neden avuçlarının içi hemen terleyivermişti. "Merhaba" diye cevap verdi ve başladılar konuşmaya;
- Onur başın sağolsun keşke daha önce haberim olsaydı. Ben de yanında olmak isterdim. O gün senden cep telefonu numaranı almadığım için çok pişman oldum. İdareden ev telefonunu almak istedim. Neymiş efendim! Özel bilgiler öğrencilere verilemezmiş! Yani alamadım. Hep seni düşündüm biliyor musun?
- Çok sağol. İnan çok zor günler geçiriyorum. Bazı şeylerin yürümesi için benim adım atmam gerekiyordu. Eğer bunu yapmasaydım düşecektim bunu hissettim. O yüzden de buradayım.. Belki ders çalışmak iyi gelecek bana...
- Sonra alırım demeyeceğim bak hemen istiyorum cep telefonu numaranı.
- Belki inanmayacaksın ama benim cep telefonum yok ama ev numaramı vereyim istersen onu kaydet. -
- Nasıl yani! Sen dışarıdayken ailen sana nasıl ulaşabiliyor? Bizimkiler benden dakika başı haber almasalar herhalde çıldırırlar.. Seninkiler nasıl duruyor, malum ebeveynler hafiye gibi iz sürmeye bayılırlar.
- Yine inanmayacaksın belki ama aile denilen topluluktan bana kalan bir annem vardı o da sizlere ömür.. Anlayacağın beni merak eden hiç olmuyor, benim merak ettiğim de yani rahmetli annem bırak cep telefonunu normal telefonu çeviremezdi.
- Bir söylenti çıktı dershanede, güya sen üniversite sınavına girmeyecekmişsin diye.. Öyle korktum ki.. Seninle uzun uzun bu konuyu konuşmak istedim. Ama tahminlerim boşa çıkmadı. Hep içimden "Onur güçlü bir genç, toparlar kendini" diyordum. Nitekim de bak yanılmamışım... Şu an karşımdasın ve seninle konuşuyoruz.
- Biliyor musun Neşe! Aslında kafam tıklım tıklım dolu, ben sınav için yoğunlaşarak daha da dolduracağım belki duygularım en altta ezilecek, mantığım üstte kalacak ve böylece başaracağım kimbilir....
- Yalnız bir şey söyleyeyim mi seni rahatsız eden ve üzen duygular altta kalsın ve ezilsin. Her hissettiğini oraya koyma olur mu? derken Onur almıştı mesajı.. Çok ama çok mutluydu evet Neşe de ona karşı boş değildi.. O da yarı kapalı ama anlaşılır bir mesaj vermek istedi ve;
- Duygudan duyguya; yoğunluk, renk ve biçim değişikliği var tabii. Özel duygularım her zaman benim ulaşabileceğim yerde.. derken öğretmen girdi derse ve konuşmaları yarım kaldı. Onur bir an kendinden utandı. Bu kadar üzüntünün arasında kalbinin Neşe’yi görünce yine çarpması garip bir şeymiş gibi geldi. Ama mani olamıyordu ki evet çok üzgün ama hem ders çalışacak hem de Neşe’yi düşünecekti... Acaba günah mı işliyorum? diye düşündü. Sonra "Allahım kafam çok karışık bana yardım et"dedi.
İlk ders toparlayamadığı kafasını ilerleyen saatlerde yavaş yavaş düzeltmiş, hatta notlar bile almaya başlamıştı. Dersler bitmiş herkes birbiriyle vedalaşıyordu. Neşe sırasından kalkar kalmaz Onur’un yanına geldi ve;
- Senin şimdi üç günlük bir boşluğun var.. Bugün beraber gidelim ve benim evdeki ders notlarımı sana vereyim. Fotokopilerini çektirir ertesi günü bana getirirsin olur mu?
- Ne kadar iyisin Neşe.. iyi ki varsın. Sonra birlikte otobüs durağına doğru konuşa konuşa yürüdüler ve Neşe’nin durağında inerek eve doğru yolaldılar. Apartmanın önünde Neşe;
- Bekle beni, hemen geliyorum. Onur apartmanın duvarına yavaşça oturmuş , dirseklerini de dizlerinin üzerine koymuş; bir annesini, bir dersleri bir de Neşe’yi düşünüp duruyordu. O sırada sokakta oynayan çocuklara baktı ve "keşke çocuk olsaydım diyeceğim ama çocukluğumu da yaşayamadım ki" diye sitem etti. Apartmana doğru kafasını çevirdiğinde Neşe’nin geliyor olduğunu görünce hemen ayağa kalktı ve Neşe’nin elindeki notları alarak;
- O kadar iyisin ki, nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Ben bunların fotokopileri hemen çektirir, yarın getiririm. Birden apartmanın üst katından annesi "Neşe hadi kızım çabuk" diye seslendi. Neşe ve Onur kafalarını yukarı kaldırdılar. Neşe "Tamam anne hemen geliyorum* derken Onur kötü bir şey yapıyormuş gibi birden kıpkırmızı oldu. Neşe elini Onur’a doğru uzatarak "gitmem gerekiyor haydi görüşürüz" dedi ve birbirlerinden ayrılmak zor gelse de ellerini birbirlerinden çektiler ve "yarın görüşürüz" diyerek vedalaştılar.
Neşe yukarı çıktığında neler olacağının farkında bile değildi...
DEVAM EDECEK
Aysel AKSÜMER
30.05.2010
YORUMLAR
merak merak yazar bunu başarabiliyorsa olmuş demektir değil mi... neler oluyor yukarıda?
sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Şimdi de Neşe'yi düşüneceğiz.Bakalım yukarıya çıkınca neler bekliyor Neşe'yi...
Sevgili arkadaşım öyle bir yerinde kesiyorsun ki, yarını bekletiyorsun...
Sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Aysel hanım 14 bölüm olmuş.Çok zor bir iş bu.Tebrik ediyorum gerçekten...ERen
Aysel AKSÜMER
aysel hanım öyküyü takip ediyorum biliyorsunuz. yazıdaki hakimiyetinizi özellikle kutluyorum.su gibi akıyor öykü. neşeyle karşılaştı sonunda onur. ben bu bölüm için onur'un sorunlarından uzaklaşıp biraz daha aralarıdaki henüz birirlerine ifade edemedikleri aşka yoğunlaşmalarını beklerdim. söyleyip söylememe sınırlarında gidip gelmelerini, küçük bakışların ve dokunuşların verdiği gerilimi, tutkuyu...
bir de onur'u biraz özgür bırakmanızı önerirdim. bu kadar mükemmel olmasın çocuk. gerilsin, ağlasın, sızlasın, dersini aksatsın... ne bileyim işte, yani böyle kitabi ve köşeli konuşmasın.insanlık örneği verme, mesaj verme gibi bir kaygısı olmasın. sadece bize travmaların üstünde bıraktığı etkiyi hissettirsin o kadar...
belki ileriki bölümler için tasarladınız bunları. bakalım..
aysel hanım hızınıza yetişmek mümkün değil. taşlar ergeç yerine oturur nasılsa. böyle seri bir kalemi olan ve dile hakim olan biri elbetteki çok güzel öyküler yazacaktır...
sizi kutluyorum.
sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Amacım herkese bir şekilde öykümü sevdirmek ama ben zevk alarak yazıyorum inşallah sizlere yansıyordur.
Çok teşekkür ederim. Sevgilerimle..
lidya
böylesine önemli ve kapsamlı bir çalışmada ben algıladıklarımı size sunmaya çalışıyorum. yazıdan bana geçen hisleri paylaşıyorum. yazmak zor iş. okumak ve söz söylemek kolay. hele "harika" demek çocuk oyuncağı.
aktif okuma her zaman yön vermiştir bana. bazen bir sözcük bile işe yarar. benim yazıp attıklarımı, aldığım eleştirileri bir bilseniz. haddi hesabı yok.
ıhlamur yaprağı uzayıp gidiyor, keyifli de ilerliyor. bakalım ne olacak? takipteyim.
son söz, nietzsche derki,
"en iyi de bile aşılması gereken birşey vardır."
sevgilerimle...
Aysel AKSÜMER
açık söyleyim bir kaç gündür okuyamadım öykünüzü Aysel hanım...(:
ama zaman buldukça telafi edeceğim inş...
Rabbim bu emeğinizi hoş eylesin ve başarılı kılsın inş....
saygı ve sevgilerimi bıraktım....
Aysel AKSÜMER
Aysel 'ciğim takipteyim, akşam okudum,tam yatacağım sıra yorum yazamadım, gelişmeleri bekliyorum, kolay gelsin arkadaşım, sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Aysel AKSÜMER
Geceden okumuştum,yorgun olduğum için yorum yazamadan yatmıştım.
Öykü artık,kendini buldu diyebilirim.Kahramanımız,istediği şekilde rahat hareket edebiliyor.Psikolojik olrak toparlandı da.Zaten içinde yaşadığı ortam sıkıntılara alışık olduğu bir ortamdı.Bunalıma girecek bir neden olmadan sıyrılıp çıktı.
Neşe ile aşklarına kaldığı yerden devam edecek sanırım. Bakalım, göreceğiz.
Heyacanlı bir yerinde bırakmışsınız.Bir sonraki bölümü merak ettim doğrusu...
Başarılar... Selamlar...