- 622 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BU DÜNYANIN ÇOCUKLARI -II-
DİŞİLER VE ERKEKLER
Homo sapiens ağırlıklı bir yaşamın sürdüğü güneş sistemin küçük boy gezegenlerinden dünya’da, eşeyli üreyen canlılarda dişilerin biyolojik olarak daha fazla bir önemi söz konudur. Bu cümleyi kurduğum ya da dile getirdiğim zaman çevremdeki birçok kişi dişi erkek eşitsizliği üzerine kısır tartışmalara yönelmektedirler. Beyin ağırlığından, kan hücresi sayısına, vücut büyüklüğünden, güce ve dirençliliğe kadar çok geniş bir spektrumda bir eşeyin diğerine üstünlüğü tartışılmaktadır. Kimi bayan arkadaşlar erkekleri kaba, anlayışsız, beyinsel olarak fazla olsa bile bu organlarını yeterince kullanamadıklarını, zarafet yoksunu vb. olarak suçlarken, erkeklerden bazıları bayanları saçı uzun aklı kısa diyecek kadar bir gömlek aşağıda tanımlamaktadırlar. Bu kısır ve içeriksiz tartışmaların yaşandığı bir ortamda kadınların biyolojik üstünlüğünden söz etmek her iki eşeyin fanatiklerince komik bulunmaktadır.
Aslında sinir sisteminin en çok gelişme gösterdiği canlı olan insan dışında eşeysel olarak bir önem derecesi ya da hiyerarşisi bulunmamaktadır. Çünkü eşeyli üremeye dayanan bir yaşamda her iki eşeyinde belirli bir rolü bulunmaktadır. Ancak mutlaka hangisi daha önemlidir sorunun yanıtında ibre kadınlardan yanadır. Bunu maskulinal bir gururla kadına tapınmanın pozisyonluğu olarak tanımlayan hem cinslerim çıkabilir ama bunu bilimsel bir temele dayandığını baştan belirtmeliyim. Ya da eşeyli üremede eşitsizlik oluşturan bu olgu çok açık bir gerçeğe dayanmaktadır. Yumurtalar (ya da gebelikler), spermlerden daha çok pahalıya mal olmaktadırlar. Daha genel bir deyişle, dişiler genel olarak her bir yavru için erkeklerinkinden daha büyük bir ebeveyn yatırımına bulunmaktadırlar. Bu yatırım, bir yavrunun oluşumu ve bakımı için harcanan enerji ve zaman anlamında kullanılmaktadır. Kısaca ebeveyn yatırımı “uyum gücü (fitness)” ile ölçülür.
Orangutanlardan örnekleyerek başlayalım. Karşı eşeylerden yetişkin orangutanlar, ancak çiftleşme söz konusu olduğu zamanlarda birbirleriyle ortaklığa katlanmaktadırlar. Yaklaşık 15 dakika süren çiftleşmede dahil olmak üzere kısa bir birlikteliğin ardından erkek ve dilerin yolları yeniden ayrılmaktadır. Çiftleşmenin gebelikle sonuçlanması durumunda, yaklaşık 40kg ağırlığındaki diş orangutan, fetusu 8 ay boyunca karnında taşır. Doğduğunda bir kilo gelen yavruyu dünyaya getirir, yaklaşık 3 yıl ona annelik yapar ve 8 yaşına kadar yavruyu korumaya devam eder. Yaklaşık 70kg gelen bir babanın, işin başından sonuna kadar yaptığı ebeveyn yatırımı ise birkaç gün, hatta birkaç saat içerisinde yenilenebilecek birkaç gram spermden ibarettir. Bu durum diğer memelilere uygulanabilecek bir belirlemedir. Memeli türlerinin %90’ından fazlasında ebeveyn yatırımının büyük bölümünü dişiler sağlarlarken, erkelerin katkısı sperm transferinden öteye gitmemektedir.
Dişilerin böylesi yoğun bir ebeveyn yatırımı yapmaları dolayısıyla, memeliler bu bakımdan oldukça uç bir noktada eşitsizlik örneği oluştururlar. Yavru bakımının olmadığı türlerde de yatırım ağırlığının dişilerde olduğu kolayca gözlenebilir. Çünkü dişiler tarafından oluşturulan yumurtalar genel olarak iri yapılı olur ve içlerinde büyük miktarda enerji ve besin depolanmış yumurta sarısını taşımaktadır. Buna karşılık spermlerin çoğu neredeyse sadece DNA ve kamçıdan oluşur. Tek bir boşalma sırasında yüz milyonlarca sperm bırakılıyor olsa da, bütün bu miktar, bir yumurtlama sırasında oluşan yumurtalar ile yapılan yatırımın yalnızca bir bölümünden nadiren fazladır (Yani erkek bir boşalmada açığa çıkardığı sperm ile Batı Avrupa’daki kadınlarının en az yarısısını hamile bırakacak potansiyele sahiptir). Yumurtaların bir atmık içindeki spermlerden daha maliyetli olduğunun anlaşılmasıyla, üreme yeteneğinin ömrünü sınırlayan etmenler açısından dişilerle erkekler arasında derin farklılıkların bulunduğu söylenebilir. Bir dişinin potansiyel üreme yeteneği görece düşük olup, gerçekleştirdiği üreme başarısı, kendisi ile çiftleşmeye ikna edebileceği erkelerin sayısından çok, yapabileceği yumurta (ya da gebelik) sayısıyla sınırla görülmektedir. Buna karşılık bir erkeğin potansiyel üreme yeteneği daha fazladır ve gerçekleştirdiği üreme başarısı, yapabileceği boşalmaların sayısında çok, çiftleşmek için ikna edebileceği dişilerin sayısıyla orantılı olabilir. Başka bir deyişle, şu temel eşitsizlikten söz edilebilir: Dişilerin elde edilmesi erkekler için sınırlayıcı bir etmen olurken, dişiler için erkeklerin elde edilmesi söz konusu olduğunda aynı şeyler geçerli değildir.