- 672 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
DİLİMİZDE YAŞADIĞIMIZ SORUNLAR VE SONUÇLARI
Dil, bir konuşma ve düşünme aracı olmanın yanında, geçmişteki zenginlikleri günümüze,bugünkü birikimlerimizi de geleceğe ulaştırmada önemli bir köprüdür.Bir ulus, atalarından devraldığı ve yeni şekillere sokarak değerlendirdiği zihinsel,düşünsel ve bilimsel zenginliklerini,ancak güçlü bir dille gerçekleştirebilir.Çünkü bir ulus, ne ölçüde zengin ve renkli bir dille konuşabiliyorsa,o ölçüde düşünüyor;ne seviyede düşünüyorsa,o çerçevede de konuşabiliyor demektir.her toplum,bugün konuşup düşündükleriniyarınki nesillere ulaştırır.dil ve düşünce ile ilgili bu durum , her millet için söz konusudur.Dil,kültürün temel dinamiklerindendir.Ulusların gücü, dil ve düşüncelerinin gücüyle doğru orantılıdır.Bir toplum,dilde,düşüncede ne kadar zengin ise,o kadar güçlü sayılır.Bir birey , kendi dilini ne kadar iyi kullanıyor ve başkalarıyla ne kadar rahat diyalog kurabiliyorsa,o ölçüde kendi olarak kalmasını başarmış demektir.Eğer bir dil, her şeyi ifade edebilmesi açısından bütün zamanların gereklerini seslendirmeye yetmiyorsa o dil,düşüncenin desteğinden yoksun;onu kullananlar da , yollarda kalmaya mahkumdurlar.Eğer bugün kendimizi anlatmada sadece çevremizden duyup öğrendiklerimizle ya da var olan sözcüklerle yetinecek olursak,modern hayatın zorunlu gördüğü pek çok alanda sessiz sessiz oturup etrafımızı dinleme zorunda kalırızki, bu da, içinde bulunduğumuz çağın temel esasları kabul edilen bir kısım dinamiklere karşı ilgisiz kalmak ve çağdaş uluslar karşısında elenip gitmek demektir.Diliyle, düşüncesiyle kendi çağını yaşayamayanların sonu bugüne kadar hep hüsran olagelmiştir.Düşünmeyen ve konuşmayan toplumlar adına hep başkaları konuşur ve düşünür.Düşünmeden konuşan yığınlar arasında mantık,dilin tutsağı sayılır.Düşündüklerini ifade edemeyen bahtsızlar ise ,kendi beceriksizlerinin eserleridirler.Öylelerinin başkalarınada yararlı olmaları da asla düşünülemez.