- 553 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAİR MUSTAFA ÖZÇELİK BEY'E GÖRE EDEBİYAT
“Yazılanlara bakıldığında insan hayrete hatta dehşete düşmekten kendini alamıyor. Niteliksizliği sözde edebi tartışmalarla örmek istiyorlar. Şiirde, ölçü, kafiye, hikayede olay, kurgu, tipleme vs. gibi sadece yazarların özel meseleleri alanına giren konularla dolduruyorlar dergi sayfalarını…Tabi, bunlar sonuç alınamayacak tartışmalar olduğu için işin içine çok geçmeden nefsaniyetler giriyor, dayatmalar başlıyor, hakaret ve küçümseme gibi bırakın bir yazara bir insana asla yakışmayan tavırlarla kılıçlar çekiliyor. Kalem savaşları yapılıyor.
Mehmet Akif de ilgilendi bir şair olarak edebiyatın kendine özgü sorunlarıyla. Vezin üzerinde, kafiye üzerinde o da yazdı, tartıştı ama bunlardan daha önce edebiyatın misyonu üzerinde durdu. Onun “Şiir için, edebiyat için “süs, “çerez” diyenler var. Karnı tok, sırtı pek milletlere göre bu söz belki doğrudur. Lakin bizim gibi aç, çıplak milletlere süsten, çerezden evvel giyecek, giyecek lazım. Onun için ne kadar süslü, ne kadar tatlı olursa olsun, libas hizmetini, gıda vazifesini görmeyen edebiyat bize hiç söylemez.” Demesi bu tavrın en veciz ifadesi olsa gerektir.
Yaptığımızı işi iyi yapalım. Şairsek şiiri, hikayeci ise hikayeyi iyi bilelim. Sanatsal anlamda yetkin kalemler olalım. Bu doğru bir fikir. Buna kimsenin itirazı olamaz ve olmamalıdır. Ama nasıl bir ülkede, dünyada ve çağda yaşıyoruz? Bu bilinci kuşanmadan yazacağımız şeyler en başta bizi tarih önünde, vicdanımızda zelil duruma düşürecek, okura da şifa yerine zehir sunulmuş olacaktır. Unutulmamalıdır ki kalem de yaralar, felç eder, hasta eder hatta öldürür. Kelime dediğimiz şey, bir manada kaptır. Onun içine neyi doldurmuşsak okur, onu gönül ve zihin dünyasına taşıyacaktır. Ziyanda olan insanlar olmadan edebiyatın bu yönü üzerinde de düşünmek ve yazmayı bir “Salih amel” olarak idrak etmek gerekiyor.”