- 1393 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
Fil, Ayı ve Maymun Avcılarına Dikkât!
Bu yazımı hikâyecikler ile süslemek istiyorum.
Önce ‘fil’in hikâyesi:
Filler çok geniş vâdilerde yaşasalar, her gün kullandıkları yoldan gelip giderlermiş.
Fil avcıları da bundan istifade ederek fillerin geçeceği yolu derince kazarlar, üzerini ince bir tabakayla örterler ve en önde yürüyen filin o kazılan çukura düşmesini sağlarlarmış.
Fil avcıları daha sonra siyah elbiseler içerisinde, yüzleri kapalı olarak gelir, çukurda çırpınan fili kırbaçla dövmeye başlarlarmış. Birkaç gün hiç yiyecek vermezler, fili aç bırakırlarmış.
Birkaç gün sonra aynı avcılar, beyaz elbise içerisinde, filin sevdiği yiyecekleri getirirler ve filin karnını doyururlar, hortumunu, yüzünü gözünü okşarlarmış.
Avcı, fili kendisine alıştırdıktan sonra çukurun önünü kazarak fili oradan çıkarır ve filin hortumundan tutarak, fil damlarına götürür ve ölünceye kadar her türlü işde kullanırlarmış.
Evet; sevgili okuyucular, batılılar ve onların içimizdeki yerli uzantıları, “Önce insanımızı cehâlet çukuruna düşürüyorlar. Bin türlü bahanelerle okumalarını engelliyorlar. Sonra cepteki parayı pula çeviriyorlar. Efendi iken köle, zengin iken fakir, aziz iken zelil, şerefli iken hâkir hâline getiriyorlar. Sonra yeni, yepyeni bir makyajla, karşılarına geçip “kurtarıcı” rolünü üslenerek kafeslemeye çalışıyorlar.”
İkinci hikâyemiz ‘Ayı’larla ilgili.
Kutuplarda ayı avcıları, ayı avlamak için buzlaşmış karların içine, balina kemiklerinden elde ettikleri, jilet gibi keskin baltayı yerleştirir, keskin tarafının üzerine kan sürerlermiş.
Ayı gelip kanı yalarken kendi dili de kesilirmiş. Ama kanın tadından dilinin acısını fark edemez, kendi kanını yalamaya başlarmış. Yaladıkça, damarlarındaki kan tükenir, olduğu yere yığılır kalırmış. Avcıda gelip derisini yüzermiş.
Kurşunla vurulsa ayının postu delineceğinden ve fazla para etmeyeceğinden bu yolu kullanırlarmış...
Gelelim ‘maymun’ hikâyesine.
Maymun avcıları özel olarak hazırladıkları “küp” şeklindeki tuzağı maymunun bulunduğu ağacın altına gömer, maymunun iştahını kabartmak içinde elindeki fındık, fıstık gibi yiyecekleri ağaçtaki maymuna gösterir, tuzak olarak hazırladığı küpün içine atarmış. Daha sonra da “efsin”ine saklanırmış. Avcının ağaçtan uzaklaştığını zanneden maymun daldan dala sıçrayarak inermiş. Küpün içindeki çerez türü yiyecekleri almak için ön ayağını küpün içine daldırır ve pençesiyle almak isterken, -hayvan bu ya o anda pençesindekileri bırakmayı düşünemez- avcıda gelir maymunu diri diri yakalarmış.
Değerli okuyucular,
İşte anlattığımız bu üç kıssadan alacağımız pek çok ders vardır. Nasıl ki bu avcılar avlarını ürkütmeden, sinsice yakalıyorlarsa; biz de tüm değer yargılarımızla beraber bir sosyal buhranın içine fark edilmeden sürükleniyoruz. Bunu yapan insan avcıları işlerinde öyle ustalaşmışlar ki, dün uğrunda canımızı seve seve verdiğimiz değerler bugün bizim için hiçbir şey ifade etmez hale gelmiştir.
Bu avcılar dün olduğu gibi, bugün de vardır, yarın da olacaktır. Bu zâlim avcılara karşı her zaman ve mekânda teyakkuz hâlinde olmalıyız. Atalar boşa söylememişler. “Su uyur, düşman uyumaz” diye. Siz onların hümanist ve sevecen gözükmelerine aldanmayınız. Onlar garbın “kara kalpli” insanlarıdırlar.
Bize düşen “Müslüman’ın, Müslüman’dan başka dostu yoktur” tarihî misyonuna göre hareket etmesini bilmektir. Türkiye yeniden kendi değerlerini merkeze koyan bir yapılanmaya muhtaçtır. Belki de bu, şimdilik devlet müesseselerinde pek mümkün görünmemekte ise de fert bazında böyle bir yapılanma zaruridir. Yeter ki bir olalım, birlikte olalım. Aramızdaki kırgınlıkları kaldıralım. Gerisi çorap söküğü gibi gelir. Diğer milletler kendi değerleri etrafından birleşerek güç birliği oluştururken bizlere ne oluyor da hâlâ tefrikadan ve dağınıklıktan yanayız.
Allah encamımızı hayır eyleye…
Hanifi KARA
YORUMLAR
Sayfaya dikilen bu fidanın yeşerip ,yürekleri sarmasını temenni ediyorum.3 Örnek vereceğim Anlam kuvvetlensin diye.
1.Nasıl yaşadığı değil. İnsana nasıl öldüğü sorulur.
2.Kabirde amelden başka zenginlik yoktur.
3.İslamın her şartı tek kişiliktir.kimsenin hesabı başkasından sorulmaz. El ve emeğinize sağlık.
yeğinadnan tarafından 5/6/2010 10:54:39 PM zamanında düzenlenmiştir.