- 1518 Okunma
- 14 Yorum
- 0 Beğeni
ÖLMEK İSTİYORUM !
( ’’Müebbetlik Hayatım’’ dan)
İlk aşkımın ben daha hapishanedeyken beni unutup başkasını bulması, peşinden yanında amelelik yaptığım Muharrem Usta’nın kızı Hatice’nin, babasından hamile kalmak gibi unutamayacağım bir rezalete kurban gitmesi, şok üzerine şok kabilinden olaylar olmuştu hayatımda ve beni derinden etkilemişti. Henüz yaşım on dokuz olduğunda hayata küsecek hatta hayattan kaçmaya kalkışacak hale gelmiştim.
Bir dayanağım vardı böyle günlerimde. Abdestinde namazında bir gençtim ben. Bu sayede düştüğüm duruma karşı mücadele edip ayakta kalabiliyordum. Değişik biriydim ben ; camiiden çıkıp sinema oynatıyordum. İşin ilginç ve talihsiz olan yanı ise o günlerde televizyonla rekabete giren film sektöründe açık- saçığa dayalı kalitesiz filmlerin çoğunlukta olmasıydı. İşte bu durum beni utandırıyor ve aslında bana pek de yakışmıyordu. Fakat, geçimim buydu benim.
Bir yatsı namazı dönüşü cemaatle birlikte, tam da sinema oynattığım kahvemizin önüne geldiğimizde, cemaatten Hasan Amca yanıma yaklaştı. Uzun boylu, sakallı, altmışlı yaşlarda, Kurtköy’ün gelmelerindendi o. Elini omzuma atarak bir şey söylemek istediğini belirtti bana. Merakla dinledim ben.
- Bak oğlum ; bu ikisi bir arada yürümez. Sen bunlardan birini terk etmelisin !
Sözünü ettiği iki şey ; camii ve sinemacılıktı. Özellikle o dönemin rezalet filmleri yüzünden -daha da doğrusu o zamanlar bu tür insanlar tarafından sinemacılığın zaten günah olarak kabul edildiğinden - hem namaz kılmak hem de sinemacılık yapmak uygun bulunmuyordu işte.
Ömrümün üçüncü tokadı da bu oldu benim için. İlk aşkım, Hatice derken bir de camiiden olmuştum şimdi. Sığınacak daha neyim kaldı ki ?
Sinema bittikten sonra Mustafa Ağabey ile uzunca dertleştik kahvenin önünde. O şarap içti, ben çokça demli çay. Fakat o benim kadar kaybetmedi kendini. Çünkü alışıktı. Üstelik kendini buluyordu içince. Orta Asya’dan, Altaylar’dan dem vuruyordu. Tarihimizi anlatıp, övünüyor, millî şiirler okuyordu.
Geç saatte ayrıldık. Ben eve gitmek üzere yola çıktığımda, yaşamak istemiyordum sanki. Eve gitmek bile içimden gelmiyordu. Kahvemiz ile evimiz arasında, Kurtköy’ün meydanında yalaklı bir çeşme vardı. Su dolu yalağından köylüler hayvanlarını sulardı.
Kendimi su dolu yalağın içine bıraktım. Boğulmak, ölmek istiyordum. Su yutmadığımı hatırlıyorum ama yine de ölebileceğimi sanıyordum işte. Sabah ezanını duyduğumda, kendimi bildiğimden beri belki de ilk defa kalkmadım yattığım yerden ! Camiiden bile istenmiyordum çünkü. Bu benim için çok ağır bir şeydi. Yattım, kımıldamadan yattım öylece.
Hava hafiften ışımaya başlamış, cemaat camiiden dönüyordu. Çeşmenin yanından geçerken içlerinden biri fark etti beni. Adını çok iyi hatırladığım, şu anda rahmetli olduğu için burada vermekten utandığım, bir gün öncesine kadar müezzinliğini yaptığım cemaatten biri , beni çok iyi tanıdığı halde ;
- Sarhoş p...k ! B.. içesice ! ve benzeri sözler edip, diğerlerine de müdahale için engel oldu. Çok şükür ki İmam kahveyi çoktan açmış olan babama durumu anlatmış da gelip babam oradan aldı beni.
- Ne yaptın oğlum sen ? Ne diye içtin ? diye sordu babam. Üzerimden sular akıyordu, titriyordum . Dudaklarım titriyordu.
- Baba, vallahi içki falan içmedim. Çay içtim baba, sadece çay içtim ben ! İnandı babam. Islak halime aldırmadan sarıldı bana.
- İnandım oğlum, ben sana inandım. Hadi bakalım git üzerini değiştir de biraz uyu şimdi.
Üzerimi değiştirdim, uyudum , dinlendim ve uyandım daha sonra. Fakat başka biri olarak uyandım o gün. Feleğin vurduklarının oldukça ağır geldiği, onları taşıyabilmem için , sığınacak abdesti-namazı bile kalmayan ve sonunda içkiye sarılan, yenilen, savrulan, pişmanlıklarla dolu geçecek fakat şükür ki kısa sürecek bir hayata başladım.
(Devamı ; 51 Model Opel’im oldu )
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Fikret TEZEL
Evet öykünün basinda dile getirdikleriniz kimi olsa etkisi altina alirdi.
Güvenin sarsilmasi insanlara bakis acisini etkilemistir.Gecici bir süre icin olsada.
Sarhoş p...k ! B.. içesice ! ve benzeri sözler edip, diğerlerine de müdahale için engel oldu. Çok şükür ki İmam kahveyi çoktan açmış olan babama durumu anlatmış da gelip babam oradan aldı beni.
Bu davranis hele cehaletten de beter yani bunlarin mi namazi kabul oluyormus bir canin kurtulmasi icin
yardim edecegine engel olmak hangi kitaba sigiyor.
Müslüman bir insan an gelir düsmanin yarasini bile sarar.
Ama babanizin size inanmis olmasi da size bir teselli olmustur o an icmedim dediginizde.
Bunlar tabi yillar önce yasanmisliklar ama simdide
Düsüncelerinde pekde degisen bir sey yok bazi kesimlerin yani ayni yerdeyiz diyebiliriz.
Allah ile kulun arasindadir inanci ve yaptigi ibadeti.Dinden insani sogutanlarda var dünyada iste böyle.
yüreginize saglik yine cok güzeldi.
sonsuz saygimla
hicbitmez tarafından 4/27/2010 2:07:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Fikret TEZEL
FİKRET BEY , AĞZINDAN ÇIKANI KULAĞI DUYMAYAN İNSANLAR, HEP DUYDUKLARI ÜZERİNE KONUŞTUKLARI İÇİN GERÇEKLERDEN UZAKTA KALMIŞLARDIR. ANCAK CAHİLLİKLERİNİ OKUYARAK BERTARAF EDEBİLSELER DAHA SAĞLIKLI DÜŞÜNEBİLİRLER VE DAHA MAKUL BİR ANLATIMLA KONUYU AÇIKLAYABİLİRLER KANISINDAYIM.
CAHİLİN SÖZÜNE DEĞER VEREREK, KÜFRE BULAŞMAK DA BAŞKA BİR YANLIŞLIK OLSA GEREK. NIHAYETİNDE AKLI SELİM ÜSTÜN GELİP SALİH KUL OLMA YOLUNDA DOĞRU YOLU BULMUŞSUNUZ. SAYGILARIMLA
Fikret TEZEL
Bazı şeyle göründüğü gibi olmayabilir. Maalesef ki, toplumumuzda, görülmek istendiği gibi görülür. Sizin anklattıklarınız da buna birer örnek. Hiç bir zaman anlamaya çalışmayız karşımızdaki insanları. Onları yargılarız. En acımasız şekilde. Neden namaz ile sinemacılık bir arada olmasın ? İbadet, kişinin yükümlü olduğu bir farz. Sinemacılık yapan bir kişi neden namaz kılamaz. Yine güzeldi, yine içtendi. Tebrikler üstadım.
Fikret TEZEL
Yolunda gitmeyince birşeyler,insan en kısa ve kendince çözüm olabilecek yolu seçiyor kendine.Ama bir zaman sonra anlıyor ki o da çözüm değil.Tabi iş işten geçmemişse...Saygılarımla...
Fikret TEZEL
İçmeden içmiş .... diye kötü niyetle bakanlar, nasıl bir vebal aldıklarını bilmeyecek kadar cahiller.Neden camiye gelen genç bir insan camiden soğutulur.Hayatının o dönemlerini kabus içinde yaşamaya itilir. İnsanlarımız zaman zaman cahilce yaklaşımlarla büyük zararlar verirler, yanlış öğütlerle.Saygılarımla...
Fikret TEZEL
Bazen insanları anlamakta zorluk çekiyorum. Sinemanın yeri başka, namazın niyazın yeri. İnsanlar neden ikisini birden apmasın ki? Buna engel olan nedir? Sinema oynatan neden namaz kılıp, camiye gidip, oruç tutamasın. Belki de bu gün bu duruma gelmemizin en büyük nedeni budur kim bilir?
Sizi kısa bir süre de olsa istemediğiniz bir yaşama iten o düşünceler yargılanmalı aslında. Çünkü esas suçlu birinden birini seçmenizi söylene kişiler değil midir ne dersiniz Fikret bey?
Çok güzel ve düşündüren bir yazı idi. Günün yazısı olacak kadar da değerli bana göre.
Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Fikret TEZEL
Sevgili kalem dostu,
Ölüm kelimesi size hiç mi hiç yakışmıyor. Sürükleyici ve bir o kadar da hüzün doluydu.
Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Saygı ve selamlarımla
Fikret TEZEL
FİKRET BEY YAZINIZI HÜZÜNLE OKUDUM ÇOK ÜZÜLDÜM BEN BU TÜR YAZILARA YÜREĞİM DAYANMIYOR ÇOK ETKİLEYİCİ DÜŞÜNDÜRÜCÜ VE ANLAMLI BİR YAZINIZI YÜREKTEN KUTLARIM RABBİM BİZLERİ BİLDİĞİ YOLDAN ŞAŞIRTMASIN BİR ÇAY İÇTİNİZ NE HALE GELDİNİZ SARHOŞ SANMIŞLAR SİZİ ANLIYAMAMAMIŞ LAR BİRTEK KIYMET VERDİĞİNİZ BABANIZ İNANMIŞ VE ANLAMIŞ KONU İÇERİ ÇOK ANLAMLI VE YAZINIZ SÜRÜKLEYİCİ YÜREĞİNİZE SAĞLIK
SEVGİ VE SAYGILARIMI SELAMLARIMI SUNARIM
ESENLİKLER DİLERİM
ALLAH KORUSUN ÖLÜM KELİMESİ BİLE HİÇ YAKIŞMIYOR BU YÜREĞİNİZE SAYFANIZA RABBİM SİZİ KORUSUN