- 2053 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
şair kazım demir şair ruhan mavruk
Röportaj:şair KAZIM DEMİR
Ruhan mavruk: okurlarınız için bize kendinizi tanıtır mısınız? Şiirle nasıl tanıştınız şiir nedir sizin için?
Kazım demir: feodalizmin kıskacında güneydoğunun ücra bir köyünde doğdum çocukluğumda içine kapanık biriydim gök cisimlerine ilgim vardı evin damında yıldızları izlerken evreni kurguluyordum kendimce bazen de yıldızlarla dertleştiğim olurdu. Ordan göç ettik mersine
çocukluğum Akdeniz bölgesinde geçti varoş bir semte yaşıyorum Kürtlerin yoğun olduğu bir yerdi kürt halkının acısına tanık oldum doksanlardaki hareketliliğin içindeydim o zor günlerin fotoğrafı halen bilincim de şekilleniyor kürt halkının mücadelesi benim hayatımın değişiminde önemli bir yeri vardı ilk okul üçüncü sınıfta çalışmaya başladım kundura boyacılığı ve simit sattım ilk şiiri öykümü de bu dönemde yazdım artık sorguluyordum yaşamı öğreniyordum farkına varmadan sınıfsal çelişkileri kavuruyordum sürekli değişmek istiyordum kendimce deneyler yapıyordum bilime müthiş bir ilgim vardı varoşlarda bilim adamı çıkmaz diyenlere inat olacaktım ama ilkokulu bitirdiğimde babam siyasi nedenlerle tutuklanır ben 12 yaşında ailemi geçindirmek zorundaydım bir kaynakçı atölyesinde çalışmaya başladım ama aldığım ücretle ev geçindirmek çok zordu sonra bir eksozcu atölyesinde çalıştım oradan da ayrıldım çünkü kardeşlerim henüz küçüktü ve bize destek olacak kimse yoktu bir uzak akrabanın yardımıyla bir torna atölyesinde işe başladım ilk aşk şiirimi işyerinde üzerinde yemek yediğim gazete parçasına yazdım artık düşüncelerimi içimde birikip taşanları şiirle ifade etme yolunu seçmiştim toplumsal olaylara duyarlıydım şiirlerime yansıdı artık hayatımı tornacı olarak devam ettiriyordum bilim adamı olmayacağım ama dünyayı değişmek için değişip değiştirmek için çabalıyordum ilk adımları ailemin feodal yapısından sıyrılmak oldu sürekli kitap okuyordum 1995 antebe taşındık 1996da ilk şiir kitabımı çıkarmak istedim peri masalları olarak adlandırdığım kitap dosyam bana yardımcı olacağını söyleyen arkadaş yardımıyla tanıştığım kişinin birikiminden faydalanmak için ve yayın aşamasında yardımcı olacağını söyleyen kişinin ortan kaybolmasıyla son buldu 96 çikolata fabrikasında bakımcı olarak çalışırken(bakımcı: makine tamircisi)eşimle tanıştım 8mart 1998 dünya emekçi kadınlar gününde kaçarak evlendik eşimle tanışmamızda şiirlerimin etkisi büyüktü buluştuğumuzda cebelerindekileri çıkar derdi masanın üstüne bir yığın kağıt tek, tek düzeltip okurdu özenle katlayıp tekrar bana verirdi artık şiir benim hayatımın bir parçasıydı sevincim üzüntüm aşkım dünya görüşüm iki çocuğum oldu kızım ceren berfin ve oğlum Birhan 2005 yıllında ayışığı sanat merkeziyle tanıştım bir çok yapıda sanatsal faaliyetlerde bulundum ama yapıtlarım ayışığı sanat merkezinde hayat buldu düşüncelerim özgürlüğüne kavuştu tornanın başında cıvata kutularına yazdığım şiirlerle sanat merkezine gittim ve ilk kitabım “kirpikleri ıslak gri” ile insanlarla yazdıklarımı paylaştım önsöz sanat edebiyat dergisinde bir işçinin günlüğü anı dizisini yayınlarken bire bir yaşanılmışlıkları anlattım ekin şiir atölyesinin faaliyetlerini sürdürürken ileriki bir zamanda edebiyat atölyesi olarak alt yapısını oluşturma çabalarımız devam ediyor şu anda beş kitap çalışmam var yıllarca sürecek bu çalışmalar tiyatro,film senaryosu Kürtçe,Türkçe şiir öykü,roman olarak çalışmalarım devam etmektedir yenilenme çabalarım sürerken ben şuan halen fabrikada tornacı olarak çalışıyorum hem işçi hem şair olmanın zorluklarını bire bir yaşarken insanlığın kurtuluşundaki umutla güç alıyorum şiir benim için kavgadır insanlığın kurtuluşundaki bilincin paylaşımıdır yaşamdır yaşadığım her andır yaşananlar gölge şiir kendisidir.
Ruhan mavruk: el izlerim adlı ikinci şiir yapıtınızda ince duyarlılıklar emekçi kitlelere karşı sarsılmaz bir inanç görüyoruz bu şiirlerde nelerden ilham aldınız?
Kazım demir: fabrikada çalışma koşuları kapitalizmin para hırsı insanları insani değerlerden yoksun bırakmış sınıfsal çelişkileri derinleştirmiştir işçi sınıfını yaşamdan koparıp birer makine parçası gibi kulanınmış artık orta sınıf ortadan kalkmış en alt ve en üst tabaka olarak yapılanmıştır açlığın sefaletin kirli ellerin cinayetleri sömürünün baskı aracı çaresiz kalırken bütün sektörlerde grevler gerçekleşiyor işçi sınıfının onurlu kavgasına bütün benliğimle inanıyorum zaferin yakın olduğunu biliyorum sınıfımın içinde aynı sömürüye mahruz kalan işçi şair olarak yaşamdan soyutlanmış ifade güçlüğü çeken sınıfımın sesi olmayı amaçlıyorum sesimi seslere katıp çığlığımızla kapitalizmi yıkıp o büyük güne doğru yürüyoruz şiirlerim yaşamın canlı tanığıdır ilham kaynağım sınıfımın onurlu mücadelesidir
Ruhan mavruk: sizce şiir yaşamın neresinde olmalıdır?
Bir çok devrimci şairin şiirlerini inceldiğimizde çağına tanıklık ettiği gibi geleceği de kurgulamıştır buna örnek olarak nazım hikmet. nazımın şiirindeki derin toplumsal bilincin aydınlık bir geleceğin inancı vardır şair yaşanılmışlığı yaşananı iyi algılayıp analiz eden yaşamın bütün renklerini imgelerinde işleyen yaşamın içinde yaşananlardan haberdar şair şiirini grev alanına tarladaki çiftçiye fabrikadaki işçiye sıcak bir ekmek gibi götürmeli
Ruhan mavruk: bir emekçi şair olarak bize bir gününüzü anlatır mısınız?
Ben bir şairim işçi şair sabah erken kalkıp fabrikaya giderim ne güneşin doğuşunu ne batışını görebilirim en güçlü dizelerimi yazarım karanlık çöktüğünde çocuklarım var onlar için kurguladığım gelecek bütün çocuklar için bilimle uğraşmalarını isterim ben bilim adamı olmadım ama şairim sıcak şöminenin önünde puro tütülüp ayak, ayak üstüne atıp bugün kimi kime gammazlamalı hangi para babasını poh pohlayıp yazmalı diyenlerden yazdıklarından ne kadar para kazanırım hesapları yapanlardan tiksinirim bazen tornanın başında gizliden yazarım kara ellerimle kirli kağıt parçalarına şiirlerimi okurum işçilere adım unutuldu sadece şair derler bana patron yakınları sevmez beni çıkarlarına ters düştüğü için terörist ilan ettiler dizelerimi 12saat kapalı kapılar ardında kocaman fabrikada antebin soğuğunda bütün işçi arkadaşlarımla beraber çalışıyoruz usta başına üşürüz dedim çalışan adam üşümez dedi patron arada sıra dolaşır fabrikada tiksinerek bakar yüzüyle adam döver işçi arkadaşlara dolaylı yollardan anlatırım sömürüyü açıkça anlatmaktan korkmuyorum ama insanlar kuşatılmış modelini sistem belirlemiş farkına varsalar çabalarımı boşa çıkarırlar yavaş emin adımlarla yolun sonundaki ışığı görüyorum akşam eve döndüğümde bir kum çuvalı gibi yıkılırım yemek yedikten sonra çayımı içer haberleri takip ederim saat 21’i bulduğunda ailece okuma saati 1saat kitap okuruz sonra biraz ailemle zaman geçirip bilgisayarımın başına geçiyorum yazmam gereken çok şey var yeni kitap çalışmalarım bir işçinin günlüğü araştırmalarım ekin şiir atölyesi çalışmaları yeni şiirlerimin düzenlenmesi saat ikiyi bulur dört saat uykudan sonra tekrar yorucu bir gün inanıyorum ki gelecek güzel günleri nasırlı ellerimizle şekillendireceğiz o büyük umudu bilinçlere taşıyacağız
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.