Günbegün Notlarım 47/HAYALLERİM
........................................
Hayal kurmak, güzel bir duygu...
Hayal kurarak, yarınları görüyoruz...
Hayallere sığınarak, bir şeyler elde etme şansı buluyoruz...
Hayallerimize yüzme öğreterek, yaşama daha sımsıkı sarılıyoruz...
Benim hayallerim de daim. Öyle çok ki sayıları, öyle fazla ki sınırları...
Hepsini anlatmaya ne gücüm yeter, ne de ciltler dolusu kitaplar...
En iyisi birkaç tanesini, mihenk taşı diye tarif ettiğim hayallerimden bahsedeyim:
1. Mutlu olmak...
Bu mutluluk her anım için geçerli. Her şartta, her saatte mutlu olmayı çok seviyorum. Mutluluk içinde geçmesini diliyorum ömrümün...
2. Bir Gün Nobel Edebiyat Ödülünün Sahibi Olmak...
Bunu da kürtçe yazdığım şiirlerle sağlamak... Kürtçe lisanıyla bu ödülü elde etme başarısını göstermek... Şiir dalında düşlerimi süsleyen bu ödülü almak, benim yeniden doğuşuma, yeniden coşkuma neden olacak edebiyatta...
Edebiyatta ölümsüz anılmayı, en çok isteyenlerden...
3. Mimoza İle Yaşlanmak...
Mimoza ki benim güneşim, parladıkça parlayan. Mimoza ki benim neşem, huzur verdikçe huzur katan canıma. Mimoza ki eşim; aol yanımı eşsiz güzelliğiyle tamamlayan, bütünlüğümü kazanan...
Mimoza ki çiçek kokulu sevgim...
Mimoza ki gerçek aşk dokulu sevdam...
4. İleri Düzeyde İngilizce’ye Hakim Olmak...
Dünya dilini çakır çakır konuşmak, anlamak hayalim. Bu dille haşır neşir olmak, onunla dünya turuna çıkmak, onunla dans etmek istiyorum, ölmeden önce...
5. Galatasaray’ın Başkanı Olmak...
Sarı kırmızı renklerine tutulduğum camianın başına gelmek... Her branşta onu bir dünya markası haline getirmek istiyorum...
Cim bom bom demek, benim şarkım...
6. Bayıldığım Bir Eve Sahip Olmak...
Bu ev-im, ormanlar içinde olacak. Bir dağın yamacında yer alacak. Üç katlı olacak. Alt katı mutfak, havuz gibi aktivitelerle; orta kat, en az beş odalı olacak ve ailemin ikamet edeceği odalardan ibaret olacak. Üst katı ise; kafamı dinleyeceğim, içime temiz temiz oksijen çekeceğim, edebiyatımla sohbet edeceğim meskenim olacak...
YORUMLAR
Sevgili meselci kardeşim...
Önce yorumuma TÜM HAYALLERİNE KAVUŞMANI DİLERİM diye başlamak istiyorum.Sonra sana dünkü üç arkadaş gezimizi şöyle kısaca anlatmak istiyorum.Sanırım o zaman bulunduğun mekânı çok seveceksin.
Dün İstanbul da hava çok güzeldi,yaşadığımız yer İstanbul'un biraz dışında güzel bir sahilinde.Arabaya atladık müşteri gibi yalı almaya gittik.Yalıların her biri en az on adalı yedi veya sekiz banyolu,dört beş verandalı.Kimi tanınmış sanatçıların kimiside başka şekilde tanıdığımız kişilerin.Fakat mutlaka bir yerden,bir şekilde tanıyoruz bu isimleri.Gezmelerimiz saatlerimizi aldı,odaların her birine kulaklarımıza sessizce fısıldayarak isim taktık.Önce bu oda gazoz odasıydı daha sonra bu oda uladağ gazozu odası olmaya başladı.
Rolümüzü iyi oynuyorduk...
Arkadaşımın biri Avustralya'dan yalı almaya gelmişti ama fazla vakti yoktu.En iyi sizin demiştiler diye buraya geldik diyordu.
Fakat mutfak çok küçük ( küçük dediği mutfak 37m2 ) hiç içime sinmedi dedi.Ben gülmemek için bahçeye zor attım kendimi.
-Yıkar büyütürüz,verandadan alırız hanımefendi dedi evin sahibi.
-hayır diye bağırdı arkadaşım vargücüyle.Asla istemem,yıkılmış mutfak mı hem de ben taa Avustralyadan geldim bir yalı almak için.Türkiye de yalı mı yok beyefendi gider başka alırım
-ah çok özür dilerim inanın düşünemedim hanımefendi diye kapattı sözü bizim karşı takım.
Yalıların bahçelerini,asansörle denize inilen sahilinide bitirdikten sonra limana indik.
Hava bozmaya başlamıştı...
Küçük bir balıkçı teknesi yanaştı,elleri bütün gün suyun içinde kalmış bir adam ve iki oğlu vardı.Taze balıktan iyi anlayan diğer arkadaşım bekleyelim belki balık vardır,varsa alırız dedi.
Karides ağlarına karışmış çeşit çeşit balıkları ağlardan ayırırken,az önceki yalı bakan üç bayanda teknedeydi.Balıkçı ve oğullarıyla birlikte balıkları ayırdılar.Arkadaşım muziplik olsun diye
-abi beni de işe alsana dedi :)
-hadi be evladım ben karnımı zor doyuruyorum,seni nasıl işe alırım
-ya ben para falan istemem,akşam dönüşte balık verirsin ödeşiriz :)
tam hadi bir balıkçı olmamıştık diyordum ki...o sırada arkamda bir şey hissettim.
döndüğümde beni yaşlı bir kadın bastonla dürtüyordu.
-iş mi arıyorsunuz,şarap mı alıcaksınız yoksa...
-nee,ne şarabı yaa deli misin sen.Şaka yaptık balık aldık burdan.
Meğer kadın şarapçı dedikleri biriymiş.Zavallı biriydi gerçekten,hepimiz çok üzüldük.Kovaladılar oradan o daha da çok üzdü bizleri.
Ne de dönüşte o gezdiğimiz yalıları gördü gözlerimiz.
SEVGİLERİMLE meselci.
AYTEN UÇAR
Sevgili Meselci,
Hoştu!..
Hayallerimizi bıraktığımızda...
Duygularımızın öz-suyu olan umut iplerini, avuçlarımızdan kaçırdığımızda, en belirgin bir duyguya yer açmışızdır.
Bu duygu MUTSUZLUK-TUR.
Evrenin pozitif gücü siz istedikçe sizi destekleyecektir zaten...
Robotlarda hayal kuramazlar, çünkü onlarda yaşam yoktur...
Yaşayan her canlının hayali mutlak vardır.
Benim mi?
Tabi ki var...
Yurdumun içte ve dışta, barış içinde olmasını hayal ediyorum...
Kendim için bir şey istiyorsam namerdim...
Geleceğimize nasıl bir miras bırakacağımız endişesini yaşarken, kendim için hayal kuramıyorum, bu benim gerçeğim tabi...
Sizin de hayallerinize inşallah sahip olmanızı ve mutlu olmanızı dilerim...
Tebrikler emeğinize...
Sevgi ve ışıkla