- 2431 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
BEDROS'TAN YAŞANMIŞLAR (simitci)
]Aylar günleri kovaladı. Ayları da yıllar. yıllar yılları kattı önüne... Anam babam ihtiyarladı. Ben büyüdüm. Serpildim. Çocukluktan gençliğe giden köprünün başındaydım. O yıllarda kalbimin de görevleri artmıştı. Sevgi, aşk odaları oluşmuştu yüreğimde...
Yıldızların üstümü örttüğü yazlık sinemalarda Ayhan Işık-Belgin Doruk flimleriye aşık olmuş, Cüneyt Arkın flimleriye kaleler kurtarmış, Yılmaz Güney flimleriyle haksızlıklara karşı gelmiştim. Öztürk Serengil le gülmüş, Sadri Alışıkla bazen gülmüş bazen ağlamıştım. Hulusi Kentmen’le fabrikalarım olmuştu. Flim kopunca "Makinistttt" diye ıslıklar çalmıştım.
Erken kalkıp okul arkadaşlarıma sabah simidi satmış, yinede onlarla aynı sınıfta okumuştum. Çok zoruma gitmişti
" Simitci ... Simit alan... Simitciii" diye bağırmak.
Bağırmadan da satılmıyordu ki...Açılan kapılardan, pencerelerden uzanan başlara umutla koşardım. Bazen pencereler hırsla açılır;
"Bağırma lan sabah sabah hayvan" denilirdi. Bir şey diyemezdim . Denilemezdi.
Kış günleri soğuktan ellerim morarırdı. Nefesimin sıcaklığı parmaklarımın uyuşukluğunu gidermeye yetmezdi.
Hayat bu nelere alıştık
Gama kaygıya, kedere
Yalın ayak, beş parasız gezmeye
İşin en kötüsü de sevip te sevilmemeye
İlk şiirimdi bu benim. Bunu yazdığımda orta ikiye gidiyordum. Aşıktım. Şimdide orta ikiye giden çocuklar aşık oluyorlar mı acaba ? Bilmem!! Ben kör kütük aşıktım işte...
Adımı ? Siz deyin Ayşe. Ben diyeyim Fatma . Ne fark eder ki? Sınıfımızın en güzel kızıydı. Hemde en çalışkanı. Bütün sınıf vurgun ona. Ben de sınıfın belalısıyım.!!!
Kimse ona kur yapmaya cesaret edemiyor. Korkuyorlar benden...
O zamanlarda da kalem tıraş vardı. Ama ben kalemi mi hep çakıyla açardım. Cebimde bıçak taşımak bana başka bir güven veriyordu. Bir gün arkadaş istedi . Verdim. Geri istediğimde
"Gel al" dedi. Çakının ucu açıktı. Vermek istemedi. Almak için tuttum açık ucundan. Fark etmedi.Çekince elim yarıldı. Yara derindi.
Zil çaldı Edebiyat öğretmeni içeri girdi. Ben hocamı, o hocada beni çok severdi. Çok defa sorduğu sorulara kalkan tek parmak benimdi. Göz göze geldik. Yüzümdeki acıyı okudu. Üstüm yerler hep kan...
" Aç elini" dedi.
Dersi kaçırmak istemiyordum.
" Bir şey yok hocam"
Zorla açtırdı elimi. Yarayı gördü. Beni hademeyle zaten yakın olan hastaneye gönderdi.
Elimi diktiler sardılar. Tekrar sınıfa geldim.
Sizin Ayşenizin, benim Fatmamın sırası kapıya yakındı. İşitilir işitilmez bin sesle;
"GEÇMİŞ OLSUN" dedi,
Sesi ipekti. Gözleri yıldızdı. Ne iyi olmuştu elimin kesilmesi. Sağ olsundu, var olsundu elimi kesen arkadaş.
Keşke elim bileğimden hepten kopsaydı. Bana sarılıp ağlasaydı.
"Önemli değil. Sen üzülme " deseydim.
Saçlarını okşasaydım. Sağlam kolumla onu sarsaydım. İzin verirse de anlından öpseydim......
NOT: Simit satan bir çocuk görürseniz ondan simit alın.Yemeseniz dahi, martılara kuşlara atın...
1 NİSAN 2010 ISPARTA
YORUMLAR
yoksulluğumuz güzeldir bizim.başkalarının verdiği eskilerle okula gitmek.
yoksulların sevdasıda güzeldir,gerçektir.
sonrasında insanın yaşamda herşeyi olsada içinde bi ukte kalıyo.belki ondan artık dolaplar dolusu ,ayakkabılar elbiseler.
ilkokulda sıra numarasına göre sınıfa alınan Yeniasır Gazetesi,hep benim 26,numaraya gelince atlardı sıra.
ondandır belki hergün alınıp hiç okunmayan gazete.
selam ve sevgiyle.
Bedri Tokul
Okudum . İki diplama var elimde.
Emekliyim.
Şimdi yani adamlıktan mı emekli oldum ben?
Okumak ...Hepsi hikaye adam olmak işin gerçeği...
Selam ve Sevgiyle...
Bedri Tokul
Selamlarımla.
Saygıdeğer Komutanım.
Dün ancak kendi yazımı kopyalayabilmiştim. Hiç bir yazıyı da okuyamadım. Tabii "simitçi" yi de..
"Simitçi" yazınız beni de aldı götürdü... Anılarımı depreştirdi. Muhtemeldir ki ilk fırsatta yazacağım.
Bizim kuşaktan çalışmayan kaç kişi var acaba? Ya da var mı çalışmayan?
Yaz tatillerinde hep çalıştık. İhtiyacımız yokken dahi.
Emine Hanım'ın "Boyacı"sı da çok güzeldi.
Teşekkürler bizimle paylaştığınız için.
Saygıyla selamlar Mersin'den Isparta'ya...
Bedri Tokul
Yazı çok güzeldi. Kalem akıcı bir üslup kullanıyor. okuanı içene çekmekte çok usta. bir de yaşanmışlıkları okumak insana ayrı bir haz veriyor. Ben de nerede bir boyacı çocuk görsem içim acır. Bir simitçi görsem içim acır
geçenlerde eskiden tanıdığım küçük bir boyacı çocuğa hitaben bir şiir yazmıştım. Belki çok saçma bulacak bazıları ama, ben yine de o şiiri burada paylaşmak istiyorum. Henüz düzenlemedim ama olsun...
BOYACI
Boya sandığını sırtından indirdi.
Duvarın dibine oturdu.
Bir umut parladı kara gözlerinde,
Elleri de karaydı; gözleri gibi…
Yanından geçen adama takıldı gözleri.
‘Boyayalım abi!’
Adam itirazsız; az önce boyattığı
Ayakkabıları, koydu sandığın üzerine.
Pırıl pırıl parlıyordu ayakkabılar
Çocuğun gözleri gibi…
Maharetli eller, ustaca kullanıyordu fırçayı.
Parlattığı ayakkabılara gururla baktı çocuk.
‘Aferin! Çok güzel oldu.’ dedi adam.
Elini cebine soktu, iki katı parasını verdi,
Her zamanki gibi çocuğa…
Çocuk umutlu, adam mutlu…
Her gün yolunu gözler olmuştu çocuk, adamın.
Adam, aksatmadan boyattı ayakkabılarını,
Boyalı bile olsa, her gün…
Günler hızla geçiyordu.
Bir gün, koşarak geldi çocuk,
Adamın yanına.
‘Bak abi karnem; hepsi beş!’
Çocuğun başını okşadı ‘aferin!’ dedi adam.
‘Alın terini severim.’
11/03/2010/ Emine / Manisa
Bedri Bey orta okul yıllarında belliymiş iyi bir edebiyatçı olacağınız
Bundan sonra simitçi gördğüm zaman sözünüzü hatırlayacağım dost kalem
Güzel bir konu, akıcı bir anlatım
Kutlarım yürekten
Saygılarımla
Bedri Tokul
Yazma hevesiniz, bu alandaki uğraşınız, duygusallığınız saygıya değer Bedri Bey. Duygusallığı olmayan, bir şeyleri sevmeyen, küçük olaylarla mutlu olmayan insan ne ki?
Saygılar, selamlar.
Bedri Tokul
NOT: Simit satan bir çocuk görürseniz ondan simit alın.Yemeseniz dahi, martılara kuşlara atın...
Acılı kuşak.......yaşadıkça bir bir siyah beyaz kareler halinde tüm hüzünleriyle... gün ışığına çıkacak.....gençliğe adımın ilk atıldığı yıllar.....yoksul.....hercai....ama şimdi olmayan ....mertliği var......delikanlılık ruhunda......sevgiyi almasada karşılıksız sever...... konuşmaya utanır.... onun için öldüğünü.... hep gözleriyle söyler....sınıfındaki kızlardan biri silgimizi istese yazdığımızı okusa bir dergimizi ödünç alsa....dünyalar bizim olmazmıydı... edep haya saygı sevgi.....üstümüzde takım elbise gibiydi......ya duygular.....gözesinden yeni çıkan bir kaynak suyu gibi şırıl şırıl...akarken.... ne kadar saf ve beraktı....beni sabah sabah ağlattın bedros ........ama sen hep gül.....emi....
Bedri Tokul
Her zaman olduğu gibi saygılarımla...
Duygusal anlatılan bir çocukluk,okul yıllarımız hep çok güzeldi,tebrikler,
saygılar.
Bedri Tokul
Sevgili Bedri kardeş ; ben de okula gitmeden önce köyümde dolaşıp simit satanlardanım. Önceleri sinemalarda kos helva, kuru yemiş sattım.Sonra da sinemacı oldum köylerde, kahve ve bahçelerde.
'' Yıldızların üstümü örttüğü yazlık sinemalarda Ayhan Işık-Belgin Doruk flimleriyle aşık olmuş, Cüneyt Arkın flimleriye kaleler kurtarmış, Yılmaz Güney flimleriyle haksızlıklara karşı gelmiştim. Öztürk Serengille gülmüş, Sadri Alışıkla bazen gülmüş bazen ağlamıştım. Hulusi Kentmenle fabrikalarım olmuştu.''
Bu paragraftaki kadar güzel anlatamadım sinemacılığımı.
''Hayat bu nelere alıştık
Gama kayguya, kedere
Yalın ayak, beş parasız gezmeye
İşin en kötüsü de sevip te sevilmemeğe ''
Bu şiirdeki gibi anlatamadım, karşılıksız sevdalarımı..
Fikret TEZAL tarafından 4/3/2010 8:52:58 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bedri Tokul
selamlarımla...