- 1110 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
"YÜKLEMLERDE ANLATIM YOLLARI” ÜZERİNE
Çağdaş Türk Dili dergisinin Ocak 2006 sayısında Celâl Taşkıran imzasıyla “Yüklemlerde Anlatım Yolları” adlı yazısı yayımlandı. Yazının baş bölümünde “Türkçe zengin bir dildir. Anlatım zenginliği yüklemlerde de görülür. Öteki dillerde sözlerle, söz dizileriyle anlatılmak istenen, Türkçede küçük bir takıyla gerçekleştiriliverir.” denmektedir. Bu bilinen ve sıkça yinelenen bilginin dayandırıldığı örneklerse gerçekten düşündürücüdür.
Yazıda, Muharrem Ergin’in Türkçe Dil Bilgisi adlı yapıtında aynı konudaki bilgi sınırı da aşılarak örnekler sıralanmıştır. Ne Muharrem Ergin’in ne Celâl Taşkıran’ın verdiği örneklerin günümüz Türkçesinde yeri vardır. Rahmetli Ergin’in zamanında İstanbul Türkçesinde bu kullanımlar var mıydı bilemiyoruz; fakat Sayın Taşkıran’ın yazısındaki durum kuşkudan öte bir duruma işaret etmektedir. Türkçenin “bilim” sınırları zorlanarak incelenmesi ne kadar yararlıdır bilemiyoruz.
Bugün Anadolu’nun kimi ağızlarında örneklerini tek tük gördüğümüz bu kullanımların Türkiye Türkçesine mal edilmesi doğru mudur? Bu da ayrıca tartışma konusu elbette.
Muharrem Ergin, kitabında “katmerli birleşik çekim” için: ”Katmerli çekimin hikaye ve rivayet şekli yok, yalnız şart şekli vardır. Şu halde katmerli birleşik çekim hikâyenin şartı ile rivayetin şartından ibarettir:gelecektiysen, geliyormuşsa...” demektedir. (Muharrem Ergin- Türk Dil Bilgisi, Boğaziçi Yayınları,16 Baskı, Sayfa 328)
Sayın Celâl Taşkıran bu tip örneklerle yetinmeyerek Muharrem Ergin’i yalanlarcasına biraz da Türkçenin anlam ve kullanım sınırlarını zorlayarak “biliyorsaydım,bilecekseydim, bildiyseydim, bilirseydim, biliyormuştum, bilecekmiştim, bilirmiştim, biliyorsaymışım, bilecekseymişim, bilirseymişim” (Çağdaş Türk Dili Ocak 2006 Sayısı, sayfa 572) örneklerini sıralamaktadır. Doğrusunu söylemek gerekirse bu, bilim sınırlarının zorlanmasından başka bir şey değildir. Sayın yazarımız, kullanmamızı önerdiği örnekleri bir cümlede denesin bakalım anlatım bozukluğu olmayacak mı? Böyle bir Türkçe kullanım mantığı, günümüzde var mıdır? Bakalım kurduğu cümleleri kaç kişi anlayacak?
Son yıllarda Türkçeye hizmet adı altında yazılan bu tür yazıların biraz da Türkçeyi yaraladığını, kaş yapalım derken göz çıkarttığımızı belirtmeye gerek var mı?
Sayın Taşkıran’ın aynı yazıda: “Görümlü olan yorumlu anlatımın takısı ‘idir’, uyumlu olan yorumlu anlatımın takısı ise ‘miştir’dir” demektedir. Böylece yazarımız, Türkçede “pekiştirme” ve “olasılık” anlatımında kullanılan –dir ekinin de “imek” ekeyleminin değişik bir çekim biçimi olduğunu vurgulamıştır. Umalım ki bu. bir baskı hatası olsun. Çünkü –dir ekinin “imek”le hiçbir ilgisi yoktur. Bu ek, dilcilere göre “turur, durur”dan gelen bir ektir ve bu eylemin zamanla kısaltılarak –dir biçimini almasıyla oluşmuştur. Muharrem Ergin’e göre bu ek, eskiden şimdiki zaman anlamı içeren bir ektir. (bak. Muharrem Ergin- Türkçe Dil Bilgisi, Boğaziçi Yayınları, 16. Baskı, Sayfa 330)
Son yıllarda dile ilişkin yazılan yazıların, bilimsel bilgiyi zedeleyici yönü öne çıkmış; dille ilgili araştırma yapmak isteyenlerin kafasını karıştıracak ve birbiriyle çelişkili pek çok yazı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, dile ilişkin yazılar oluşturulurken, kesinlik taşımayan hiçbir bilginin bu yazılarda kullanılmamasına özen göstermek, Türkçeye yapılabilecek en büyük hizmettir.
Nuri SAĞALTICI
Yazar Eposta : nurisagaltici@
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.