- 349 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
YÜZÜN ESKİ BİR TAŞRA
Yaz’ın o aşka susayan heyecanı üstümden çekiliyor ve yine bir sevgiliye haksızlığın gizli kalıntılarında yakamoza bakıyorum.Önümde oturan çiftler beni nasılda üzüyor.İnsan bu yaşta nasıl bir yalnızlık çeker ki.Gözükmeyen karanlık yerlere oturursun utanırsın sessizliğinden ,kimseyede ayak uyduramazsın.Bir türkü bar’ın ağlayışlarında tanıştık seninle lavinya sözleri gibi.Çekinmeden önceden tanışmış gibi eskilerden konuştuk.Biraz ağlamış,karanlığın tek sarı ışığı...Büyük bir kış hayallerine kavuşamayan birini tanıdın.Yüzün eski bir taşra,hevesli gözlerinle senin umutsuzluk söyleşilerini hatırlıyorum az ve öz.İçimdeki kahırları özgürlüğe salarken bana akıllıca sözler ettin.Mutluluk mutsuzluğunu anlamaktır.Ve şimdi yersiz bir beden gibi kelimeler,özgün müzik sesleri.Artık anlıyorum en ince ayrıntısına kadar hayal edeceğim seni (yüz hatlarını,giyinişini,kahve içişini,sevgi sözcüklerini,sarılmanı) ancak bunlarla ulaşacağım bu yalnız yakamoz akşamında.Öyle bir sesizlik ve durgunluk var ki içimde ben etrafta sana bakınıyorum,hangisi bizim anımızdı diye.Kimse bize benzemiyor ’du ki,elin yüzüme değdiğinde tebessümümü onlarda göremiyorum ya da sarılmamızdaki özlemi kime dayattıysam görüntümüzü başka bedenlerde yabancılar birbirlerine.Bak yanıma bir garson geldi beni başka bir yere otururmusun diye rica etti çünkü bir çift ddaha geldi...