- 1374 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
AKIL VE DÜŞÜNCE
Akıl ve düşünce; diğer canlılar içerisinde sadece bizlere verilmiş bir özelliktir ve Tanrının aslında bize bir lütfudur.
Düşünceler doğru, iyi ve yerinde kullanılırsa, sahibi olduğu insanları; rotası hep güzellikler olan yolculuklara yelken açtırır.
Düşünceler de; iyi düşünceler ve kötü düşünceler olarak ikiye ayrılır. Bir de dilimize, ilişki halinde bulunduğumuz kişiler için kullandığımız “pozitif” veya “negatif elektrik” aldım gibi tabirler yerleşmiştir. Onu da çoğunlukla uzlaşabildiğimiz veya uzlaşamadığımız insanlar için kullanırız. Bu da karşımızdaki insanlar hakkındaki düşüncelerimizin farklı bir şekildeki aktarımıdır.
Düşünceler; iyi olduğu sürece hayatı yaşanabilir hale dönüştürür, ilişkileri kolaylaştırır, açılmaz bütün kapıları açar, hayırlara vesile olur, ilim-bilim-fen olarak geri döner insanlığa, yüreklere su serper, ruhu dinlendirir ve sonuç olarak sevap hanemizin artı puanlarına yazılır.
Yapılan iyilikler de ne kadar menfaate dayalı olmadan yapılmışsa bir o kadar hayırlıdır. Zaten iyilik yapmanın amacı da “yarın bir gün karşımdaki de bana bir iyilik yapsın” diye değildir. Olması gerektiği içindir.
Bir de kötü düşünce vardır ki; insanı kendi kendine düşman eder, dünyayı hem kendine hem başkasına dar ettirir, içini kin ve nefret bürür, iyi olan ne var ne yoksa siler süpürür, deli, divane hatta hasta eder, mutsuzluğun kara duvarlarını örer, hayalleri ve umutları çökertir en kötüsü de vebal atında bırakır. Vebal; taşınması en güç manevi yüktür insana.
Bir insanın vebalini almak kadar kötü ne olabilir ki? Neden gönül almak, dost kazanmak, sevgi çiçeklerinden tomurcuk almak varken vebal alınır ki?
İnsan yaptıklarının hesabını bu dünyada bir çırpıda verir. Çünkü; kanıtı, belgesi ve şahidi vardır. Ya yapmadığı ve söylemediklerinin hesabını nasıl verir? İşte o zaman bir başına kalır.
Bu kişiler; er veya geç haklı olduğunu ispatlar ve adalet yerini bulur. Ne kadar bu süreç; yaksa da, hırpalasa da, acı da verse sonuçta adaletin tecelli etmesi kadar güzel ne vardır ki hayatta.
Dilerim Tanrı hiçbirimizi “vebal altında koyacak” bir olayla karşılaştırmasın”.
Bazen kötü düşünce, para hırsı gibi nedenlerle kutsal olan mesleklerin de adı lekelenmektedir. Birkaç çürük yüzünden. Mesela; insan sağlığını iyileştirmek için yemin eden doktorları, bazen organ mafyası içinde görev yaparken de görebiliyoruz. Keşke hiç rastlanmasa böyle olaylara ama çıkıyor işte.
Yazdıklarımı Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım “ sözü ile tamamlamak istiyorum ve diyorum ki “İyi ki aklımız yerinde, düşünebiliyoruz, kimseye muhtaç değiliz ve de bu hayatı başımız dik bir şekilde yaşayabiliyoruz” bundan daha güzel ne olabilir ki?
Aysel AKSÜMER
YORUMLAR
Ne iyi, ne kötü düşünce.İnsanoğlu bu, her an iyi mi kötü mü ? düşünceceği hiç belli olmaz.Emeğinize sağlık Aysel hanım.
Aysel AKSÜMER
Güzel düşündüren bir yazı,tebrikler arkadaşım,biraz kısa oldu,kusura bakma,int teki sorundan bunu da yollayabileceğimden emin değilim.Yeni bir tarifeye bağlandık,üç gündür bütün yorumları iki üç kere yazmak zorunda kalıyorum.İnşallah bu artık girer sayfaya,saygılarımla.
Aysel AKSÜMER
Yazdıklarımı Descartes’in “Düşünüyorum, öyleyse varım “ sözü ile tamamlamak istiyorum ve diyorum ki “İyi ki aklımız yerinde, düşünebiliyoruz, kimseye muhtaç değiliz ve de bu hayatı başımız dik bir şekilde yaşayabiliyoruz” bundan daha güzel ne olabilir ki?
HER ZAMAN POZİTİF DÜŞÜNCELER İÇERİSİNDE OLMAK LAZIM...
GÜZEL BİR KONUYA DEĞİNMİŞSİNİZ...
KUTLARIM ARKADAŞIM.
SELAMLAR...
Aysel AKSÜMER
Kötü düşünce kişiye aittir...
Zor olan iyi olmaktır. İyi düşünmektir. Her ne olursa olsun. Ve insanın görevi zor'u başarmaktır...
Kutluyorum Aysel Hanım... Düşündüren bir yazıydı...Sevgilerimle