BİR SONBAHAR GÜNÜ
Sonbahar mevsiminin soğuk;ama açık bir günüydü.Ağaçlar yapraklarını yavaş yavaş dökmeye başlamıştı.Hergün yemyeşil görmeye alıştığımız bahçe,artık yerini sararmış otlara ,kurumuş çiçeklere bırakmıştı.Yıldırıcı esen rüzgardan korunabilmek için odunluğun az ilerisinde bulunan taşlığa oturdum.
Bahçede bulunan aile bireylerinin kış hazırlıkları için büyük bir kaygı ile etrafa koşuştuklarını izlemeye koyuldum.Bir yandan var gücüyle odunları kırmaya çalışan Ahmet Amca,bir yandan konserveler için son sebzeleri toplayan Fatma Teyze,bir yandan da bahçedeki çalı çırpıları toplayan Gülten Abla...Bütün hareketleri ile tam bir yardımlaşma örneği veriyorlardı.Bütün bunları izlerken gözüme ağacın altındaki yaşlı teyze ilişti.Birden bütün dikkatimi oraya topladım.Bir süre o yaşlı teyzenin ne yaptığını merak ettim ve yaşlı teyzeye sordum:
-Kolay gelsin teyze. -Sağol evladım,dedi. -Bir süredir sizi izliyorum ve sürekli bu ağacın altına bir şeyler bıraktığınızı görüyorum.Merak ettim,acaba ne bıraktığınızı öğrenebilir miyim? -Bahçede topladığım ekmek kırıntılarını bu ağacın altına bırakıyorum.dedi. -Neden diye sordum? -İnsanlar ihtiyaçlarını istedikleri zaman,istedikleri yerde bir şekilde karşılayabiliyorlar.Ama hayvanların böyle bir ayrıcalığının olmadığını fark ettim ve bir nebze olsun yardımcı olabilmek için bahçede topladığım ekmek kırıntılarını buraya bırakıyorum. Yaşlı teyzenin bu davranışından etkilenerek ona yardım etmeye başladım.Bir süre sonra karıncaların kırıntıları yuvalarına taşımaya başladıklarını gördüm ve onlara yardım etmenin mutluluğuyla oradan ayrıldım. O günden sonra asıl yardımlaşmanın sadece insanlara yönelik değil,ihtiyacı olan her canlıya yönelik olması gerktiğini anladım.
YORUMLAR
insan olabilmenin
önceliklerinden biride sadece kendini
düşünmemek olduğunu ne güzel anlatmış sınız.
güzel anlatım ve güzel bir konu.
kutladım efendim
her dem saygımla.
Ahmet ÖRNEK tarafından 3/26/2010 3:18:23 PM zamanında düzenlenmiştir.