- 910 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
ALOOO ! BİZİ ÇİĞNİYORSUNUZ !
Evimizi su basmış. Biz alt kattakiler boğulma tehlikesi ile karşı karşıya kalmışız. Çığlık çığlığa sesleniyoruz yukarı kattakilere. Duyuyorlar aslında, fakat duymazlıktan geliyorlar. Arada bir avutucu sözler, bazen de suları boşaltmamız için kovalar, kurunmamız için havlular atıyorlar bize. ( Şükür ki, o kadarını bari yapıyorlar !)
Bir kavgaya tutuşmuşlar. Fena halde tepiniyorlar üstümüzde. Onların tepinmesinden, evimizin başıımıza yıkılmasından mı korkalım, yoksa sel sularının boyumuzu aşıp, bizi boğmasından mı ?
Alooooooo! Biz boğuluyoruz !
’Şu aramızdaki meseleyi halledelim ; sizinle de ilgileniriz !’ diyorlar !
Alt katında yangın çıkan bir yerin, direk çatısına mı su sıkılmalı ? Her iki yere birden, diyebilirsiniz belki ama, sadece çatıya su sıkılırsa, alt kattakiler yanmaz mı ? Üst kattakiler daha mı önemli, ondan mı yapılmakta olan bu torpil ?
Alooooo ! Biz yanıyoruz !
Global bir krize maruz kalmış ülke. İhracat, büyüme, millî gelir , hepsi eksiye düşmüş, azalmış. İş yerleri birer birer kapanıyor. İşsizlik tarihî rekor kırmış. İnsanlar borçlarını ödeyemez, geçimlerini sağlayamaz, karınlarını doyuramaz olmuş. Bunalımlar, intiharlar, kötü yola düşenler çoğalmış. Hapishanelerde tutuklu ve mahkûmlar, üst üste yatmaya başlamış.
Ermenistan parlamentosu ve Anayasa mahkemesi ; Türkiye’nin on iki ilini de kapsayan bir haritayı onaylamış !
Kürtler ; en azından federatif özerklik verilmedikçe, savaşı bırakmayacaklarını ilân ediyorlar.
’Olaysız ’ denilen Newruz kutlamalarında ’ İŞGALCİ T.C. KÜRDİSTAN’DAN DEFOL !’ diye pankart açılıyor ! İmralı mahkûmunun , orada ölebileceğini ima ederek ; ’ ÖCALAN’SIZ DÜNYAYI BAŞINIZA YIKARIZ !’ deyip, ileride başımıza açılması muhtemel belâyı, şimdiden ilân ediyorlar !
Aloooooo ! Bölünmek isteniyoruz !
Maaşallah ! Sizler de pek umursamış görünüyorsunuz tüm bunları !
Tüm saydığımız sorunlara, vatandaş olarak sizlerden çözüm beklerken ; sizler birbirinize düşmüş, tepişip duruyorsunuz.
Aloooooo ! Bizi çiğniyorsunuz !
Darbe Anayasası’nın kalkmasını hepimiz isteriz. Yeni darbelerin yapılmasının önlenmesini isteriz. Darbecilerin yargılanmasını isteriz. Ülke yararına reformların yapılmasını, elbette isteriz.
Fakat, halkın geçimine çare bulunmadan, hiç biri hiç bir işe yaramaz bunların.
Halk önce sizden uzlaşı bekliyor. Sonra işsizliğe, geçim derdine çare bekliyor. Sonra ülkede barış ve güvenliğin sağlanması gerekiyor. Sonra da elbette ki yeni yasalar, reformlar, referandumlar, seçimler..Bunların hepsi ülkemizin ihtiyaçları .
Hiç bir inşaatın yapımı da tadilatı da en tepeden başlatılamaz.
Sonuçta ne mi olur ? En kötü senaryo hangisi mi ?
Irak örneği gözümüzün önünde değil mi ? Belki bizde bir iki değişiklik yapmaları gerekebilir. Irak’ın kuzeyinde olan, bizim Güneydoğu’muzda yapılır. Irak’taki mezhep çatışmalarının yerine bizde Lâik - Antilâik çatışmaları falan çıkabilir. Tabii bunlar en kötü senaryo. Gerçekleşmesi hiç de kolay değil. Fakat ABD, son yıllarda bu tür senaryoları birer birer sahneliyor Dünya’da.
Siz , Bizans’ın son günlerinde, üst kattakilerin, meleklerin cinsiyetini tartışmakta olduklarını duymuşmuydunuz ?
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Hiç bir inşaatın yapımı da tadilatı da en tepeden başlatılamaz.
evet herseyin temeli saglam olucakti.
maalesef bu olamadi.
onun icinde bügünler böyle.ve daha da belki kötü günler gelecek gibi.sosyal yapi sifir.
düskün olan insanina garanti saglayamiyor devlet.onun icin suca egilim fazlaca.
ve is hayatinda ise bilen bilmeyen büyük ise atiliyor kuruyor ama basarisizlikla sonuclaniyor alt yapi yok
emaneten kurulan hersey cöker zaten.
’ ÖCALAN’SIZ DÜNYAYI BAŞINIZA YIKARIZ !’ deyip, ileride başımıza açılması muhtemel belâyı, şimdiden ilân ediyorlar !
böyle bir ilan edis yok olmayi göze almaktir bastan itibaren bence.
öfkelerle nefretlerle insanlar genelde en büyük zarari kendine verirmis.
yüreginize saglik güzel bir yaziydi.
saygilarimla
Sayın DALLI ; '' Bu ülkede geçim derdi yok !'' diyebiliyorsunuz ya ; bravo size. Sizden özür dilemem gerekiyor ; çünkü ben sizi Türkiye'de yaşıyor sanmıştım, yanılmışım!
Fikret TEZAL tarafından 3/23/2010 5:00:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
HÜLYALVER
lakin;
Mısırı kurutanların (Babası Maliyenin başındaydı bu zatın),pırlanta dükkanlarına, bilmem kaç milyon dolarlık evlere ve gemiciklere sahip olanların gırla gezdiği memlekette, eee pazarlar tıklım tıklım dolsun, fileler patlasın bari ki benim bildiğim mahallelerin pazarlarında yok böyle bir manzara ya neyse!.
Şimdi işsizlik sayısını rakamlarla versen,asgari ücreti ve alım gücünü rakamlarla versen ne anlayacaklar, sermişler güneşe kurutmuşlar tuzlarını.
Saygımla.
Mehtap Yıldız
ama yok emin olun dünyalıyım ben ve Türkiyede yaşıyorum sizler gibi....
beni farkettiğinize göre,yanılmıyorsunuz emin olun....
Türkiyedeyiz...
yorumlarda hemen hemen aynı düşünceye yakın fikirler pay edilmiş zaten o yüzden, ben bir kaç farklı cümle ile eşlik edeyim...
ya gerçekten çok ilginç....ben dünyalıyım ve insanlar arasında yaşıyorum...tevafukya bu gün semt pazarı ve pazarda tam bizim penceremizin önüne kuruluyor...
inanın pazar tıklım tıklım dolu....fileler patlaya patlaya pazardan çıkıyor insanlar....bu nasıl bir yokluktur anlayamıyorum bir türlü...
ve ayrıca ne hikmetse intihar edenleri benim gözlerim görmez olmuş...
valla 2002 den beri köprüden kimsenin atladığını hatırlamıyorum...ülkede geçim sıkıntısıda yok benim bildiğim...
aslında haklısınız var belki...ama aynı zamanda ,12 yaşında ki çocukların ellerinde gsm ler de var....
kaba bir hesapla 100 kontörün 30 ytl ye yakın bir miktar yaptığını düşünürsek ve bunu anne baba diye fertelere ayırırsak meblanın hesabını daha net yapmış oluruz....
aslında geçim derdi falan yok ülkemizde,geçimsizlik derdi var bizim Mİlletimizin....
hepsi bu....
Başlangıcından bugüne halkına bir türlü huzuru sağlayamayan Cumhuriyet rejimi ülkede oluşturduğu elit tabakanın mahkumu olmuş,Osmanlıda yıkılan saltanat kemalizm surları ardında tekrar inşa edilmiştir.Her türlü gayrımeşru tutumu Atatürk kalkanıyla savuşturmaya çalışanlar "egemenlik kayıtsız şartsız milletindir"ilkesini ne çabuk unutmuş,halkı ne kadar basit bir şekilde gözardı etmiş tahammül edilebilir değil.Şu an ülkede işleyen siyaset asla ve asla halk eksenli bir siyaset değildir.Muhalefetin ülkeye verdiği zarar karşısında PKK nın verdiği zarar nerdeyse daha azdır.Kanın durması için yapılan her çalışmanın yolu tıkanmakta her türlü barış ve açılım süreçleri sekteye uğratılmakta,kanunsuzluğa karşı verilen her mücadele bilinçli bir şekilde sulandırılmaya çalışılmakta.Ülkemiz ciddi bir koridordan geçiyor ve bu süreçte dışarıda ne kadar düşman varsa onun iki misli kadarı da içeride cirit atmakta malesef.Halkın hür iradesiyle seçilmiş bir iktidar karşısında kurumlar tarafından müthiş bir direniş,akıl almayacak büyüklükte bir savaş yaşanmakta ve gariptir halkın maaşını ödediği bu kurum yetkilileri kendisini bu ülkenin sahibi sanmaktadır.Bu ülkede halledilemeyecek bir kürt sorunu yoktur ama asla hallolmayacak elitist muhalefet sorunu vardır.Halkın hür iradesi şimdilerde gücü elinde bulunduran iktidar partisine sadece hükümetin yolunu açmamış ıstırap dolu bir sürecin kapılarını da aralamıştır.Devletin yargı kanadı asker kanadı ve muhalifler aslında AKP ile değil ülkenin gerçekleriyle savaşıyor,bu milletin faşist bir çizgide ilerlemiyor olmasına tahammülsüzlüğünden zıvanadan çıkıyor.Bu ülkede kürdü de türkü de birbirine kırdıran içerdeki elitist tabandır.Bu savaş malesef Atatürk döneminde başlamış ve hala da sürdürülmektedir.Şeyh Sait ayaklanmasının hala tarih kitaplarında ırkçı bir ayaklanma olduğunu yazan satılmış kalemler ülkeye PKK dan daha mı az zarar verdiler.Kardeş kavgasına çanak tutan bu zihniyet var oldukça,kandan beslenenlerin iştahları her şehit cenazesinde tekrar tekrar azıyorsa,barış için atılan her adımın takdiri vatan hainliği oluyorsa ortada ciddi bir kavram kargaşası yaşanıyor demektir.Zihinleri bulandırmak için kavram üretmeyi meslek edinenler,türkçemize inanılmaz kavramlar kazandıran bu zihniyete Türk Dil Kurumunun plaket vermesi gerekirken,hakkaniyet erdemini yitirmemiş gerçek mahkemelerin de bunlara hakettikleri ilgiyi göstermeleri gerekmektedir.Bu yangın topyekün söndürülmek istenmedikçe sönmez.Bu sadece iktidarla olacak iş değildir.Bu muhalefetiyle iktidarıyla,kurumlarıyla halkıyla topyekün bir katılımla muvaffakiyete ulaşabilecek ülkenin gerçek işidir.Bunun için önce kendi aramızdaki sorunları düzeltmeliyiz.Önce kardeşlik bilincini kendi aramızda sağlamlaştırmalıyız.Sevginin başaramayacağı hiç bir zor yoktur.(sürç-i lisan ettim ise affola)
Engin Tatlıtürk
Ben size hak veriyorum kardeşim.
En azından İman çimontosu olanlar ahrette de kardeş kalacaktır.
Selamlar.
Mehtap Yıldız
saygı ve duamla....
Engin Tatlıtürk
Dilerim Devletimle beraber Milletim kazanır.
Her hükumetin olduğu gibi ,bu hükumetin de eksikler,daha çok yapması gerekenler var.Engin beyin yazdığı gibi,onlara icraat için biraz zaman tanıyıp,görmek gerekmez mi?alternatif hükumet görmüyoruz, gören varsa haber versin,muhalafeti bile ,her şeye karşı çıkmak olarak algılayan silik bir muhalafetten,icraat için buyur deseniz,onu da beceremezler.
Biraz sabır ve seyir!!!
Yıllarca üzerlerindeki ölü toprağını silkelemeyen yurdum insanı sorgulamaya başladıysa ,bence iyiye işaret.Saygılarımla...
Fikret TEZEL
Engin Tatlıtürk
...... :)
babam bana ben oğluma oğlum oğluna söylüyor DÜZELECEK.......Ne zaman.......kuzu gibi yetiştirildik.... koyun gibi güdülüyoruz.....böyle giderse dün gibi yarında güdüleceğiz.....güzel yazı tebrikler
Fikret TEZEL
Alooooooo! Biz boğuluyoruz !
Alooooo ! Biz yanıyoruz !
Aloooooo ! Bölünmek isteniyoruz !
Aloooooo ! Bizi çiğniyorsunuz !
Fikret bey bizler yılalrdır bu feryatları avazımız çıktığı kadar haykırmıyor muyuz?. Yıllardır "çatışmaları bırakın yangını söndürün demiyor kmuyuz? Dış ülkeler ülkemizi işgal ediyor, bizi kendi içimizden vuracaklar, bizi bize düşürecekler uyanın ve önlemini alın demiyor muyuz?
Bu kadar bağırmamaıza rağemn hiç ama hiç sesimizi duyuramadık, duyuramayacağız. Bakın, yabancı ülkeler birer birer Sözde ermeni soykırımını tanıyor ve bizim ülkemizde hükümet yalnız kendini yüca divandan kurtarmak, yargıyı kendine bağımlı hale getirmek için sözde Anayasa Paketi hazırlayıp, açlığı ve sefaleti unutturma çabası gelmedi mi gündeme. Nevruzda açılan pankarta bile ses çıkartamadı ne hükümet ne mühalefet.
Nereye gidiyor, neyin içine sürükleniyoruz?. Neden bu kadar uykudayız ve uyanmıyoruz? Neden düşünmüyor ve neden düşüncelerimizi yüksek sesle seslendirmiyoruz? Ne oldu bize? Ölü toprağımı serpldi üstümüze?
Yine çok konuştum . Teşekkür ediyorum bu güzel paylaşımınız için.ç Saygılar yüreğinize
Fikret TEZEL
Bu yazı güzeldi kardeşim.
İki aşaya ayırdım.
İlk bölşümde çok haklı bulduğum ve kangren haline gelmiş, ta diğer iktidarlardan beri katlanarak gelen sorunlar. Hepsi de güzel tesbitler. Ve ustaca manevralarla bu hükümete hepsini yamama. Canım onların görevi de çözmektir, çözsünler. Sağlığı, enflasyonu, nemaları ve konut açıklarını çözdükleri gibi. Yani başkalarının günahları olan geri kalmışlığı, işsizliği, fakirliği ve terörü de çözsünler. Eğer hükümette iseler elbette hakkınız var. Çözmeleri gerek. Lakin biraz zamana ihtiyaçları yok mu? Herkes biriktirip ötelerken bunlar samimiyetle bir şeyler yapmaya çabalıyorsa ayak bağı olmamak gerekmez mi?
Elin Run'u; Ermeni'si ve Yahudisi ülkemizde yaşayıp Türk olmaktadır ya da vatandaşımız olmaktadır. Mürlüman kürt kardeşim ise Osmanlıdan bu yana 26 defa isyana kışkırtılmaktadır.
"’Olaysız ’ denilen Newruz kutlamalarında ’ İŞGALCİ T.C. KÜRDİSTAN’DAN DEFOL !’ diye pankart açılıyor ! İmralı mahkûmunun , orada ölebileceğini ima ederek ; ’ ÖCALAN’SIZ DÜNYAYI BAŞINIZA YIKARIZ !’ deyip, ileride başımıza açılması muhtemel belâyı, şimdiden ilân ediyorlar !"
Şimdilik otonom sonrasında bağımsız devlet istenecek diye ben çok önceden yazdım. Evet bizleri lokma yapmak istiyorlar. Fakat her zaman istemişlerdir bunu. Sonuçta olan onlara inanıp isyan bayrağı açan Kürt kardeşlerime olmuştur.
Apo'yu da astırırlar bu kafa ile kan da döktürürler önceki isyanlarda olanlar gibi.
İşte bu hükümet bunlar olsun istemiyor ve ilk defa değişik bir yol deniyor. Biraz tahammül edip barışa şans tanımamız gerekmez mi? Kürt kardeşlerim sakın bana gücenmesin görünen köye kılavuz istemez. Gördüğüm köyü işaret ettim. En kötü senaryo kanla bastırılmış bir isyan teşebbüsü sahnesidir. En kötüyü kim ister diye düşünmek daha mantıklıdır.
Yazınızın ikinci bölümü bütün vekillere hitap ediyor.
Bir paragraf da olsa yazıya değer katmış.
Nihayetinde her şeyin çözüm yeri TBMM'dir. Bunun dışında her girişim ile mücadele edilir. Demokrasilerde işler totaliter rejimlerdeki gibi hızlı işlemez ama daha doğru kararlar geç de olsa alınır.
Yorumlaması zor olmayan ama hassas olunması gereken bir yazı.
Aloooooo! vallahi ben de bölünmeye karşıyım. Bölünmek lokma olmaktır. Kuş bile kapıp parçalar.
Sevgi ve selamlar. 8 Puan
Engin Tatlıtürk tarafından 3/23/2010 8:45:47 AM zamanında düzenlenmiştir.
Engin Tatlıtürk tarafından 3/23/2010 9:43:42 AM zamanında düzenlenmiştir.
Fikret TEZEL
Engin Tatlıtürk
Sorunları ortaya serma ile icraatı karalama aynı şey değil ki.
Bu nokta da dikkat etmiyorsunuz demek ki ya da kantarın topozunu kaçırıyorsunuz.... :)
Saygılar.
Aslında dediğiniz gibi: Karanlıkta göz kırpışıyoruz.
Herhangi bir vesile ile kalbinizi kırdımsa affedin. Özür dilerim.
Hakkınızı helal edin.
Selamlar.