kısa bir şeyler
İnsan kendini anlatmayı dener. Yorumlar, ama doğruyu yakalayamaz, hatta yaklaşamaz. Abes değildir bu. Kabul edilebilir bir şeydir. Hatta gereklidir. İnsanın kendini bilmesi, buna bağlı olarak geleceğini tahmin edebilmesi güzel bir şey midir ? Hiç sanmıyorum. İnsanlar 25 yaşında olgunlaşır derler. İnsan olgunlaşmadan önce, uzun bir süre, gelecekte gerçekleşebilecek şeyler için genelde mutlu yönde düşünür. Gelecekte gerçekleşmesi muhtemel, hayal ettiği somut bir olay, bir buluşma, bir sürpriz hep ilkbaharda vuku bulur bir kere insanın aklında. Gelecek, hep huzur ve aydınlık içindedir. Elemler, mutsuzluklar, biçareler, olumsuzluklar, acılar, kederler… Bunlardan ve türevlerinden birini ihtiva edebilme ihtimalini aklına getirmek istemez.
Kendini tanımamak kendi geleceğini bilmemek kadar güzel değildir aslında. Okuduğumuz her satırda, her şiirde, sayfalarda, kitaplarda, yazılarda biraz daha kendi iç dünyamızı keşfederiz. Kendimizi arar, bulmaya çalışır sevdiklerimizi, mutlu edenlerimizi korkularımızı, yanlışlarımızı fark ederiz. İşte okumak bunun için DE gereklidir.
Yalan yanlış kehanetleri içeren kitapları değil, özgürlüğünü kazanması adına, düşünme yeteneğini kullanabileceği, bilgisine bilgi katabileceği kitapları okumalıdır insan. Şunu her zaman aklımızda tutmalıyız ki; düşünce ve duygularını konuşarak ifade etme firsatını elde edemeyen milyonlarca insan var dünyada. Onlardan biri olmamanın yolu okumaktan geçer. Kitap okumadan gecen bir yaşam düşünülemez. Çok ya da az sık ya da seyrek… Yılda bir adet kitap okusan bile arkadaşımsın. Kitap okuyanlarin arkadaşısın. Ne mutlu sana ki çevren okumuş insanlarla doludur.