- 1056 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ağabey Balcı / ardahan öyküleri/ 88 (kitap)
)
" Balcı de! Balcılık ayrıdır; arıcılık ayrıdır. "
- Tamam İmdat, dedim.
Ağabey Dayı’nın hikayesini çok yazmak istiyordum.
Otelde zaman boldur... İmdat söyler... Kamber ve Gökhan anlatır; bende toplar, yazarım.
Nasip meselesi derler. Ne zaman nasip çıkarsa o zaman yazarmışsın. Çırpınmayla, ütelenmeğle iş beri gelmiyormuş. Vakit dakikasını beklermiş. Olacağa ferman kar etmez. Her şeyin hayırlısı.
"Hayırlıysa olsun!"
Derlediğim notlar yazmağa yetmiyor. Meğer duygu... anlatmanın ilacıymış.
Hissetmenin peşine yazmak gelirmiş.
"Odak noktası ne?"
Anlatımın..!
Vel köyündeki ev ve arı kovanlarını koydukları peteklik mi?
Balcılık ustası Ağabey Dayı bilgisini nasıl kavramıştı?
Arıya böcek demeye bin tane şahit ister.
Bu ilginç hayvanın sırları bulunurmuş.
Ağabey Balcı becermişte; bunla dost ve arkadaşlık kurmuş.
Merağımı isteten şeyler; bu yüzden.
Kamber de sağ olsun! Ey! Kafamızı açan şeyler söyledi.
Arılar, canicun, kanteper, kılıç otu, sarıbaş, Kafkas zambağı, üçdal, çakır dikeni, sinüs dikeni gibi Ardahan’a mahsus sadece Ardahan’a vergi çiçeklerden şerbet alıp kovana getirdiklerinden, orijinal bal oluyormuş bizim bal.
Arılamızın Kafkas ırkı olması caba.
Gökhan; arıların sırlarını iyi çözmüş. İnsan özenç duyuyor. Doğanın kaliteli böceğini İmdat, Kamber, Gökhan kavramışlar. Neticesi; bu bir sistem analizi. Diğer yaşam olgularına bile bilgilerini transfer edebiliyordular. O zaman ikna oldum. Arının hikayesini çözdüklerine inanç getirdim.
Ağabey Dayı kişisel başarısını ve sürekli çalışma ilkelerini arıların dünyasındaki sistem analizinden almıştır. Bunu farketmemek söz konusu bile sayılamaz. Çok bariz ve açıkça anlar biri; Ağabey Dayı’nın yaşamını sadece bir gün gözlese yetermiş.
Kamber devam ediyor:
- Amcamın tevellütü: 1340 yani seksen yedi yaş eder.
Annesi Kelkitlidir. Kendisi Vel’de Dünya’ya gelmiştir.
Taştan Ağa; amcamın babasıdır. Ahıska’dan Vel’e gelmişler. Okkam köyün adı. Balcılığı orda öğrenmişler. Kütük kovanlarda balcılık yaparmışlar. Ağacı keser, küzelerin içini oyarmışlar. Karakovan tipinde, arı balını mumsuz kayırırmış. İlerleyen zamanda fenni kovanlar icat oluncaysa ramkaya geçmişler.
" Vel çiçekli araziyadır. Ona sebep Vel’de arıcılık yaparız. Randuman alırız Vel’den."
Gezginci arıcılık Kafkas arısının ırkına yarar getirmez. Kafkas arısı araziyayı bilir. Kendi kovanını da bilir.
Gökhan:
- Çerçeveli fenni mumu arıcı kor. İşlemesini arı yapar.
Kütükte ve kovanda petek dediğimiz gözeneği nasıl yaptığı görülmemiştir. Mum dümdüz bir satıhtır plastik gibi. Arı, altı köşeli yapıyor. Bal dolduruyor. Dolum doğaya bağlı iklim yağışlı giderse bal az olur.
Altlıkta on tane list vardır. Giriş kapısının yerine altlık deriz.
Kendi balını kendi yer. Kışın yediği gibi ilkbahara doğru kovandaki baldan yemeye geçer. Kış uykusu iklimine göre on aydan başlar. Soğuk yüzünden uyur.
" Kış Uykusu" soğuğa sebeptir.
Bal döneminde gözeneklere bal koydukları zaman bal da su vardır. Su almak için kanat çırparlar. Saf balı koyduktan biani ağzını sırlar. Sırı ilkbahara doğru açar... yer. Bal yetmeyen yerde kek verilir.
İmdat:
- Arı, yiyeceği yoksa ölür. Yazın tabiat onu besler. Kışın kovandan yer.
Yazın su içer ama nektarı çiçekten alır.
Erkek arılar hazırcıdır. Tamamen hazır yerler. Adları: Sakadır. İşçi arıların getirdiklerini yer. Nektar kesildiğinde sakalar işçi arılarca öldürülür. Leşleri kovandan atılır.
Kovanda kraliçe bir tanedir. İlkbahar da yani altıncı ayda yavru verir. Ana kraliçe günde üç bin tane yumurta atar. Yumurtalardan üç, iki, bir, ama mutlaka bir tane yavru çıkar. Kovanın dışından kimseyi kabul etmezler.
Ana kraliçeyle bir saka en yükseğe kim çıkarsa o sakayla çiftleşir ve saka ölür. Bir defa ya mahsus ölüm en yüksekte doğuştur.
Ana kraliçe yumurtlamaya sakanın ölümünden sonra muvaffak olur. İşçiler cinsiyetsiz arılardır. Bal yaparlar.
Vel’i karane bir yer gibi bilirdik. Vel antika bir yermiş Kamber öve öve bitiremedi.
Ağabey Balcı her sene baharın Vel’e petekliğine gider. Evi de petekliğin başındadır. Hanımı Sona Teyzeyle son güz döner gelir. Arılar ve tabiatla bir sezon halvet yaşar. Taşla böcekle; hava ile su ile konuşur dinler.
Peteklik kovanların bıraktığı boşluklar yeşillik, çiçeklik ile çevrilmiştir. Ağabey Balcı en ortaya oturur. Sabah kahvaltısından tak akşam gün batımına kadar. Ne tabiat sırrından kaydettiğini... Ne Ağabey Dayı ötelerin ötesine sırren erdiğini saklamaz... Bu senelerdir böyle devam eder... gene gene gene...
Ağabey Dayı yeğenlerine de fayda vermiş bir kişidir. Tek hayata karşı bildiği reçete: Herkesin bildiği gibi; çalışmak. Israrcı ve sabırlıdır. Hapahapdan hiç bir şeyin olmayacağını bilir. Birikim ve tasarrufla dağların damlaların önünde akıp gideceğine inanır.
Ardahan’a gelmeden yoklukta görmüştür. Tembelliğe düşmandır. Bütün melanetin ondan geldiğini iyi kavramıştır. Sanatına bel bağlar. Dünyanın dibine atsalar beni arıcılık ve balcılık sanatımla gene dirilirim, der.
Ardahan’ın bir simasıdır. Diğer simalar gibi.
Ahlakıyla ve çalışkanlığı ve hayat felsefesiyle dikkatimizi çektiği gibi numune olmuştur: Bizler ve Ardahanlılara.
Balcılıkla ve arıcıkla ilgili, bilgi ve tecrübesiyle gelecek nesle istedik ki aktaralım.
Aşırı prensipli bir adam. Sabah uyanma saati sekmez aynı vakitte uyanır. Kahvaltıda balını yer sağlığını ona borçlu olduğunu söyler. Dükkanı açış saati hep aynı...dır. Müşterileriyle ilgisi saygı çerçevesindedir. Kuralları akla uygun ve akılcı insandır.
Aşırıya kaçan istekleri yoktur. Azla yetinmeyi sever.
İnsanlara, öğrencilere, askerlere yardımcı olmayı... haz eder.
Evreni ve hayatı çalışmakla aşabileceğine kanaat getirmiş bir filozof gibi sakin ve arı gibi çalışkan bir insandır. Allah rahmet etsin. Nur içinde uyusunlar eşi: Sona Teyzeyle beraber!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.