“Başka Enerji Mümkün, Başka Munzur Yok”
.............................................
Tunç eli hala değiyor Dersim üzerine...
Doğal özellikleri mahvediliyor ...
Şimdi de barajlar üstüne barajlar yapılmak isteniliyor Munzur Çayı üzerinde. Pülümür nehri için de baraj yapılmak istenilmekte. Doğa tahrip ediliyor, tabiat güzellikleri yok ediliyor, dersim yedi parçaya bölünmek isteniliyor...
Duyarlılık kalmamış. Bakmaya doyumsuz kareleriyle cennetten pınarları andıran Munzur suyuna setler çekiliyor bir bir. Ekim alanları elektrik üretimi için heba ediliyor. Vurdumduymaz sesler hala sakin, hala evlerinde izliyor gelişmeleri...
Her boş bulduğumuz yere baraj yapmak zorunda mıyız? Elektriğin elde edilmesi, sadece suya mı bağlı? Rüzgarlarla, güneş enerjisiyle bunu yapmak mümkünken, neden mezopotamya bölgesinde, dicle ve fırat nehirleri üzerinde yıkımlar gerçekleştiriyor devlet?
Devlet doğayı koruyacağına, ekolojik dengeyi bozuyor habire... Habire Kürt coğrafyasındaki yapıyı yerle bir ediyor...
Bozmakla kalmayıp, asırlardır ayakta duran köylere, tarihi eserlere, dağlara bir bir darbe indiriyor...
Munzur vadisi sit alan kabul edileceğine, yediden fazla barajın yapımından bahsediliyor...
Sinsi amaçlar güdüyor devlet. Devlet halkını kucaklayacağına, kaynaklarını kurutuyor...
Kültürsüz, baharsız, susuz yarınlarla karşı karşıya getirilmek isteniliyor Munzur Nehri...
Fayda değil, zarardır barajlar insanlar için ve diğer varlıklar için...
İyilik değil, kötülüğün daniskasıdır kazma vurmak doğaya...
Yeşil’i seven biri olarak buna karşıyım diyorum. Ve oksijen zenginliğimiz olan munzurlar daha güzel akması, daha gürül gürül coşması için her duyarlı yüreğe sorumluluk düşüyor...
.................................................
Mehmet Selim ÇİÇEK
26 Şubat 2010,,,13.19
Mardin
YORUMLAR
çok güzel ve bir okadar da herkesin duyarlı olacağı bir konuya değinmişsiniz
maalesef doğamız heryerde tahrip ediliyor başka yerlerde de mermer çıkarmak adına
yaylalarımız ve dağlarımız talan ediliyor üç beş kuruşa her şey satılık bu ülkede
sevgiyle kalın
gulasor zine tarafından 2/26/2010 8:21:52 PM zamanında düzenlenmiştir.
evet dogayı okadar mafediyorlar ki bunun farkında degiler yada farkındalar ama hırsları bunları bastırıyor...
bilmiyorlarki yeşilsiz biz hiçiz ama elektiriksiz yapa biliriz susuz elektirik yapıla bilir ama işlerine gelmiyor...
herşeyi mafediyorlar ama doga yakında öcünü almaya hazırlanıyor farkında degiler ...
elele vermeli ve yeşilliklerimize saip çıkmalı..
munzur herzamanki gibi kan ağlıyor can dostum...
Hükümetin 'enerji amaçlı' dediği Dersim'deki 11 barajın yapımının, 1875 yılında Osmanlı döneminde devreye konulan 'Bölge'yi insansızlaştırma' planına dayanmaktadır.Bu planın hemen ardından 1938'de yaşanan katliamda yüzbine yakın insan ölüyor, onbinlerce insan sürgün ediliyor. Bugün ise 11 baraj sonucu, 84 köy ve yüzlerce mezra boşaltılacak, bin 518 bitki türü yok olacak. ..
Soruyorum(z): Hangi kentin merkezinde baraj var? Dersim’in bağrına saplanmış hançer misali konumlanmış Uzunçayır Barajı var. Üstelik doğduğumuz evler, salıncakta sallandığımız parklar ve akşamüstü Munzur’un serinliğiyle tatlanan çay bahçelerimiz suların ta dibine gömüldü bile…
DERSİM ADI GERİ VERİLSE BİLE...
Anılarımız sulara gömülürken yaklaşık 2 ay önce Meclis’te Tunceli’ye Dersim adının geri verilip verilmemesine dair bir tartışma başlatıldı. Olumlu bir gelişme olarak bu tartışma öncesinde Dersimspor adıyla bir futbol takımımız da kuruldu. Ancak Dersim adı sadece bir coğrafyaya karşılık gelmiyor, aynı zamanda bunca acıya rağmen kendini hâlâ var kılmaya devam eden bir kadim kültürü ifade ediyor.
Devlet, Barajlar Projesi’nden vazgeçmelidir. Barajlar gelir geçer, 50 yıllık ömürlerinden geriye bir bataklık kalır. Oysa insanıyla, bölgesiyle, kültürüyle, doğasıyla ve geçmişiyle Dersim etrafına yapılması planlanan o barajlarla değil, coğrafyasını değiştirmeye çalışanlara inat ‘Dersim dört dağ içinde’ türküsü ile hep var olacaktır.