- 526 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
14..KARANLIK VE PUSLU BİR ZAMAN..AYVAZTÜRK...1
Yıl 1980 12 EYLÜL ASKERİ DARBESİNDEN,DAĞA ÖNCEKİ ZAMANLAR.
O zamanlar oldukça karanlık,odukça acımasız,oldukça ürküten günlerdi.Güneş küskündü,o günlerde ülkemin talihi kara suretine.çiçekler,güller,isyana gark olmuşlardı,solup gitmekte idi,ücra köşelerde bir bir.Sizler pek alışkın değilsinizdir,çocuk ölümlerine;o, zamanlarda,ölüm çocukların yalnızca bedenlerinde değil,ruhlarındada yaşardı.demştim ya,karanlık ve puslu bir zamandı.Ben küçücük bir çocuktum o günlerde.mavi gözlü,küçük elli,minik burunlu,sevimlimi sevimli,tatlımı tatlı,minik bir kelebektim,umutla, özlemle,kısacık ömrünü,tamamlamaya çalışan.O,günlerde,her çocuk gibi,misket,körebe,uzun eşşek,saklambaç,çelik çomak,kibrit,gazoz kapağı,oynardım.fakat hiç bir vakit,bugün ki çocukların,yaptığı gibi sokaklarda kedi,köpek,kovalamazdım.kovalamazdım çünkü korkardım,o hayvancağız kaçarken,bir arabanın altında kalır,ezilir diye.Demiştim ya, ben sadace küçücük bir çocuktum, o, zamanlarda,hiç bugünki kadar günahkar değildim.Ben çocuktum, fakat ne ülkemin şehirleri nede sokakları çocuktu,o günlerde büyümekteydi ülkem, içindeki kinle, intikam duyguları ile beraber.yani sizin anlayabileceğiniz,bir melek, şeytana dönüşmekteydi an ve an.
Demiştim ya; karanlık ve puslu bir zamandı.ben çocuktum o yıllarda,o zamanlar çok farklı zamanlardı.bir yanda çalışıp, alın terinin,hakkını almak için çaba içindeki babalar,grevden greve koşmaktaydı.
o günlerde aldıkları maaşlar azdı demekki,çocuk haklımla anladığım kadarı ile.fakat bugünlerden o günlere göz atıp,şöyle bir karşılaştırma yapmaya çalışıyorumda;O günlerde dağada demokratmış ülkeyi yönetenler.bugünkiler gibi,ananıda al git!demiyorlarmış mesala.çocuklarına,gemicikler almak için,
türk telekomu bile peşkeş çekmiyorlarmış.belki kredi kartı olmadığından,belkide vatandaşlarına olan sevgilerinden,borcu olanlara,hırsızda diyen yokmuş, vakti zamanında.bırakınız,tererüste sayın diye hitap etmeyi;o tererüstün adını bile,ağızlarına almaktan,utanç duyarmış o günlerde ülkeyi yönetenler.o günlerde ne tererüst ile,canı kanıyla mücadele etmiş askere,nede vatan sever,birokratlara,ülkeyi herşeyin üstünde tutan aydınlara vede yazarlara,bir anda baskın yapıp, evlerinden alıp,karakollarda ve de hapısanelerde,onca işkenceye mahruz bırakılmak şöyle dursun,onlara madalya üstüne madalya veriyorlarmış icabında.O günlerin siyaset arenasının,baş haktörlerine gelince,sağın padişahı,süleyman demirel.solun kralı ise rahmetli,bülent ecevitti her ikiside, birbirinden dağa demokrat, halkını sevip sayan,dağada hümanisti.bugünki siyaset canavarlarının,mağdurları bunu benden çok dağa iyi anlar ve bilirler.sayın uhur dündar çok yakın bir tarihte,canlı bir haber programda,süleyman demirelle ilgili konnuşmasında, bunu açıkça itiraf etmiştir zaten.o uhur dündarki,halkının rahatı ve huzuru, uğruna,kelle koltuk altında mücadele eden, o,üstün şahsiyet,o elleri öpülesi insan,onun o haber programındaki,göz yaşlarının akmasına engel olmaya,çalışma hali ,hiç silinmeyecek gözlerimden.onu o hale sokanı sizde bilirsiniz,yanıbaşında üç beş savcısıyla,ahkem keser ankarada.neyse biz konumuza dönelim.halkını sevip sayan o iki mümtaz şahsiyet,birbirlerinide hiç sevmez,yada sevmiyor gözükürlerdi,hep birbirinle tartışır,hep bir birlerinin açıklarını,birbirlerinin,suratlarına çarparlardı.bunun nedenide ortadaydı zaten,oy avculuğunun dayanılmaz hafifliği.
Demiştim ya,babalar,ekmeklerinin peşinde koşup,evlatları için,dağa iyi bir gelecek,çabası içinde iken;Anneler bir yandan,ev temizliği,bir yandan bulaşık,çamaşır,yemek yapma,evlatlarının,durumları ile alakadar olma gibi,ağır ve yorucu bir yükün altında,hayat mücadelelerini sürdürüyorlardı.o devirlerde,anler ve babalar,dağa iyi anne,dağa iyi baba olma yarışı içindeydiler.bugünkü gibi,cami avlularına bırakılmıyordu çocuklar. O zamnlar çok farklı günlerdi;babalarımıza sigara,annelerimizin,yemeklerine yağ,katıklarımıza ekmek,çayımıza şeker,lambalarımıza gaz,alabilmek için,saatlerce kuyruk beklerdik.Evet beklerdik beklemesine ama,sonunda mutlaka alırdık.Alırdık çünkü cebimizde paramız,paramızın,haysiyeti şerefi vardı;Bugünkü gibi aşağılık değildi,o zamanlarda paramız.Yanlış anlamayın,ogünlerin,siyasi aktörleri olarak,ecevit ve demirelden bahis etmemi;sayın necmetin erbakan,sayın,alparslan türkeşte vardı,siyaset harenasında.belkide ecevit ve demirelin,sürekli kavga etmesindendi kimbilir,hafızamın,özlem dolu ve puslu, sayfalarının arasında,mıh gibi çakılıp kalmış olması.annler babalar o kutsal vazifelerini,yerine getirebilme,çabası içinde iken;Birileri vahşi bir seneryo yazıp,bitirmeye çalışıyorlardı.birileri dedim,o günlerde bir takım karanlık yüzlü adamlar,emparyalist,faşist,ideolojik,emelleri uğruna,kahpe bir seneryo yazıyorlar,bir yandanda,fanatizimin kıskaçında,insanlığını yitirmeye başlamış,örümcek beyinli figuranlar,bir, bir,rollerine hazırlanıyorlardı.herkez ve herşey,garip bir keşmekeş içindeydi.ben yalçın ayvaz.küçücük bir çocukken,oyuncak silah yerine,gerçek silahlarla oynayan,o küçücük çocuk,koyu bir koministin oğlu,yalçın ayvaz.o günlerde aklım ermeyerek şahit oluyordum kimi cinayetlere.
Demiştim ya, o,günlerde küçük bir çocuktum,ürkek bedeni,nice korkulara,yelken açmış.hiç unutamadığım acı olaylardan sadece biridir.benim gibi küçük olan arkadaşlarla,saklambaç oynuyorduk.hani şu bütün çocukların oynadığından;biri duvara dayanıp,gözlerini yumar,diğerleri bir yerlere saklanır ya,ebe olanda onları arayıp bulmaya çalışır işte ondan.ben saklanmıştım,ıssız bir inşahatın kuytu bir köşesine.Kara bıyıklı,o gün,şivesinden doğulu olduğunu düşündüğüm,bir adamdı,o,günlerden onun hakkında hatırlayabilldiğim yalnızca buydu.yaşı, başı, neydi bilmem,iri kapkara gözleri,kocaman elleri vardı birde.boyuda kısa denmeyecek kadar uzundu.bir anda dışarıdan,patlama ve silah sesleri gelmeye başladı,bağırışlar,çığlıklar,hepsi, bir,birbirine,karışmıştı.o, an,öyle çok korkuya kapılmıştımki,bütün hayatımda ondan dağa büyük,bir korku tanımadım ve tanıyacağımıda sanmam.Adam nasıl oldu ise,yanımda belirdi işte,küçük çocukların,oyuncaklarını çalan,masal canavarları gibi.adam kocaman elleri ile itti beni,hızla ve hışımla,duvarın köşesine.kafam duvara çarrpmış ve kanamaktaydı,o yara 40 yaşına gelmeme rağmen kaybolmamıştır hala kafamdan,o günlerin canlı şahidi gibi durur oracıkta.Sesini çıkarma,orada öylece dur,tamammı ulan velet dedi.Adam bir yandan göz ucuyla bana bakıyor,bir yandanda,elindeki silahla ateş edip duruyordu sağa ve sola.ondan dağa kısa boylu olan,bir kadınla,ondan dağa uzun boylu olan bir adam,beliri verdi,birden oracıkta.onlarında ellerinde,silahlar vardı.Bir süre sonra,dağa sonradan gelen,o,uzun boylu adamın,acıyla bağırarak,yere yığıldığını gördüm.tam o an,dudaklarımda tuzlu bir sıvının,tadını hissetmiştim,adamın kafasına gelen mermiden,sıçrayankan yüzüme ve ordanda dudaklarıma inmişti,bu o kanın tadıydı.O,günde kan tadını sevmemiştim,bugünde sevmemem o yüzden..Söylemiştim ya o küçücük tomurcuk halimdi,kanın tadı ile dudaklarımın tanışması.İşte hemen o sıralarda,o iblis suratlı,Türkçeyi konuşmaktan aciz,o lanet olası kadının,o zamanlarda,pek anlam veremediğim,şimdilerde monotolf kokteyli olarak bildiğim,bir şişenin ucunu yakarak,aşağı attığını gördüm, o dakikalarda bir patlama sesi,ve bağırış çahırış,o an korku iliklerime kadar işlemişti,o an ölmüş olsaydım öyle bir durumu yaşamaktan iyiydi.İçimi çeke,çeke,ağlıyordum,gözyaşlarım sağnak ,sağnak,yağan yağmura benziyordu,içimde şimşekler çakıyor,ruhuma yıldırımlar düşüyordu,ama bu kimin umrundaydı,çocuk yüreğimden başka.o an kaçıp saklanmak istiyordum,oraları hemen terk etmek, ama ne bacaklarım,nede aklım buna izin vermiyordu,korkunun ve şiddetin prangaları kitlemişti her bir yanımı.o sıralarda kadının, koşarak bana doğru geldiğini gördüm,kısa boylu ama iri yapılı,esmer cadı suratlı bir kadındı,onunda şivesinin doğu kökenli,Kürtlerden olduğunu anlamıştım.Yanıma geldi,o iri ve kocaman elleriyle,çocuk bedenimi tutup ve sürükleyerek,camı ve çerçevesi olmayan,pencerenin önüne getirdi.Ben küçücük bir çocuktum kaştı çıkamazdım ki,kaçıp kurtulamazdım onun elinden,o kadın,ben erkekte olsam.belki bugün,kadınlara karşı lan,korkum ve güvençsizliğim o yüzdendir belki.Sonra kadın,aşağıdakilere bağırarak ve silağı kafama dayayarak;yanımda küçük bir çocuk var,ateş etmeye devam ederseniz,onu öldürürüm diye tehtidler savurmaya başladı.kadın doğru söylediğini ıspatlamak için,beni kucağına alıp aşağıdakilere gösteriyordu ki o an; kulağımın dibinden,bir merminin vızıldayarak geçtiğini hissettim,işte o dakikalarda,korku imparatorluğunu kurmuştu,çocuk bedenimin tahtına.kadın,aşağıdaki adamlara itaben;lanet olsı kahpe dölleri,size söylemedimmi,yanımda çocuk var diye,bak az dağa siz öldürecektiniz,bu eşşek oğlu eşşehi benim yerime.ve sonra silah sesleri kesildi,ortalığı bir sessizlik kapladı.fakat benim içimdeki,fırtına dinmemişti,aksine çoğaldıkça çoğalıyordu,ecel volta atmaktaydı,çocuk bedenimin hapısahanesinde.işte o, olay benden ölüm korkusunu çekip almıştı,bugün 39 yaşına ulaşmış derbeder bedenimden.bu gün ölüme karşı korkusuzluğum,işte o, yüzden.sizler anlayamazsınız belki,benim o an neler çekip neler yaşadığımı.nerden bileceksiniz,kaçınızın kulağının dibinden,bir mermi şahlanarak geçti.kaçınızın yüzüne kan sıçradı,o, kanın tadı,damaklarınıza,işledi,kaçınızın beyninde yıllar, yılı, karabasanlar boyu,bombalar patladı.siz ölümün dayanılmaz ağırlığını,bir çocuk bedeninin,nasıl taşıyabileceğini,bilemezsinizki,nerden bileceksiniz,siz benim yaşadıklarımı,yaşamadınızki.kimbilir,çocuk ölümlerine karşı,bu büyük nefretimde o, yüzdendir belki…….DEVAM EDECEK.AYVAZTÜRK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.