- 527 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ANARŞİST (24)
Dursun, işçinin tavır ve konuşmalarını kendince ölçüp biçiyordu:
- Artık onların da el kapılarında köleler gibi çalıştıktan sonra böyle davranmaları kendilerine göre haklı olabilir.Belki şu anda bizlere ters geliyor ama.El kapılarına gitmeden önceleri maddi sıkıntılar içerisinde kıvranıp duruyorlardı.Şu anda benim çektiğim sıkıntılar gibiydiler.Şimdi ise milyarlara varan rakamlardan bahsetmeleri güzel bir olgu.Öyleyse bırakalım bilinç altındaki ezilmişliklerini dışarı yansıtsınlar…
Dursun’un hayreti yavaş yavaş dağılmış, beyninde kıyaslama yapacak düşünceler de uçup gitmişti.
Nihayetinde müşterilerle emlakçı akrabası arasında iş anlaşmaları nihayetlendi. Müşteriler,bürodan ayrılırken kapıdan dışarıya kadar uğurlandılar.Emlakçı akrabası,müşterileri dışarıya kadar uğurladıktan sonra geriye dönüp sevinç belirtileriyle ellerini birbirine vurup ovalıyordu.Oldukça güvenli görünüyordu.Yüzü tebessüm ediyordu.Vurgununu vurmuş;avını,tilki kurnazlığıyla acımasız duygularla kaplı pençelerinin aralarında kıskıvrak yakalamışa benziyordu.Şimdi gönül rahatlığıyla Dursun’la ilgilenebilirdi…
- Eee,çoktandır görünmüyorsun nerelerdesin bakalım.
Konuşmasındaki küçümseyici ifadeleri hemen hissetti.
- Ekmek parası için çalışıyordum ağbey..
- İyi,ne güzel işte.Çalışmak erdemliktir.
- Evet,öyle…
Kısa kelimelerle konuşmasına karşılık vermiş olsa da beyni ise asıl düşüncelerle meşguldü.Kafasını kemiren deri işini bir açıklasa gerisi çorap söküğü gibi gelecekti.Sonunda akrabasının bir anlık duraksamasından yararlanarak konuyu bütün çıplaklığıyla anlattı.Akrabasının yüzündeki biraz önceki gülümseme dalgacıkları,ivedilikle uçup gittiler.Şimdi böyle bir soğuk şaka yapılmasının sırası mıydı?..Masanın üzerinde duran sigara paketinden bir tane çıkarıp yakarken bir tane de Dursun’a uzattı.Sigarasının dumanını ciğerlerine doğru gönderirken diğer taraftan da bu küçük beladan kurtulması gerektiğinin ince hesabını yapmaya başlamıştı bile.Karşısında oturan uzaktan akrabasıydı ama iş ticarete dönüşünce durum değişiyordu.Ticaretin vaz geçilmez yasalarından olmasa olmazı uygulayacaktı.Acımasızlık…Gelir düzeyi sıfır derecede düşük olan sıradan bir insanın alacağı borç paranın geriye iadesi nasıl olacaktı?..Senet protesto olup evindeki eşyalara haciz mi gelsindi.Eşyanın ne kıymeti vardı ki paralar gelmedikten sonra…Bunlara da tevessül etmeyeceğine göre işin başka kurnazlık yönünü düşünmeli ve uygulamalıydı.
- Dursun’cuğum son zamanlardaki yükselen ekonomik kriz,inşaat sektörüne çok büyük darbe vurdu.Dolayısıyla beni de etkilemiş durumda.Vatandaş da malum alım gücü kalmadı.Haliyle biz emlakçılarda daire olsun arsa olsun satamaz olduk.Sana tabiî ki yardım etmek isterdim.Dostluklar bugünlerde belli olur.Ama gel gör ki durumum malum.Nakit sıkıntısı çekmekteyim.
Dursun verilmek istenen mesajı anlamıştı. Yapacak bir şey kalmadığını hissetti.
Emlakçı akrabasının yanından ayrıldığında beyni alabora olmuş kayık gibiydi.Gerçek yaşamın gerçekleriyle karşı karşıya bulunduğunun idrakinde olmasına rağmen büyük bir eziklik hissetti,vücudunun bütün hücrelerinde.Beyni,puslu düşüncelerle meşgül bir şekilde;ayakları,onu şehirdeki birahanelerinden birine sürükledi.Bu zamana dek alkol aldığını anımsamıyordu.Hatta kişinin alkole sığınmasını,ondan medet ummasını zayıflık olarak görüyordu.Ama şimdi bu zayıflığın içerisinde kendini bulmaya başlamıştı.Son zamanlarda şehirde açılan birahaneler,fantezi özlemi mi yoksa toplumsal bir gereklilik mi oluyordu onu da bilemiyordu doğrusu…
Birahanenin içerisinde loş bir köşeye çekildi. Masasına gelen birayı yudumlamaya çalışırken düşünceleriyle cebelleşmeye başladı. Yenilgiden kaçmak,pısırık olmak olmazdı.Bu işi başarmak zorundaydı.Kafasına koymuştu bir kez.Derilerin toplanılması için gerekli parayı bulmak zorundaydı.
Diğer tüccar akrabasının yanına da gidecek gerekirse ona da yalvaracak ihtiyacı olan parayı almaya çalışacaktı. Ne de olsa borç para isteyecekti. Birbiri ardına beş altı kadehi devirdi.Çok geçmeden görüntüler çatallaşmaya başladılar.İçerde bütün maslar üzerine sinmiş olan hüzünlü atmosfer,yoğunluğunu gittikçe artırıyordu.Küçük bir sevinç belirtisi olan kahkaha nidası bile duyulmuyordu.Masalardaki insanlar,birbirlerine o denli sokulmuşlardı ki paylaştıkları sorunların gizemliliğini kimseler duymasın dercesineydi ortadaki manzara…
Dursun, kendisini bitkin hissediyordu. Dinginliği uçup gitmişti sanki. Sadece bütün olgular kendiliğinden gelişiyor, hiçbir şey istenildiği gibi olmuyor, her şey nicelde kalmaktan ileriye gitmiyor düşünceleri filim şeridi gibi kayıp gidiyordu belleğinin derinliklerinde…
Birahaneden ayrıldığında gecenin geç saatleriydi. Dışarda yağmur çiseliyordu. Soğuk esen rügar,yağmura sessizce eşlik ediyordu.
Yalpalayarak caddelerde yürüdü. Gittikçe hızlanan yağmurun şiddetine aldırmıyordu. Eve gelene dek iyice ıslanmış,sırılsıklam olmuştu.Kendisine kapıyı açan Ahmet oldu.Anası,oğlunun vaziyetini anlamıştı.Sıkıntı içerisinde olduğunu hemen sezinledi.Böyle zamanlarda üzerine gitmez onu yalnız bırakmayı yeğlerdi.Susmayı yeğledi.Ahmet,susukunluk ve çaresizlik içerisindeydi.Dursun ağabeysini bu geceki kadar şaşkınlık içerisinde olduğunu hiç görmemişti.Yüzüne baktı,onu tepeden tırnağa süzdü.Ağabeysinin gözleri kızarmış adeta alev püskürüyordu.Moreli sıfır ve konuşmak istemiyordu.Düşünceleri bulanıktı.
- İyi geceler anacığım, Ahmet’ciğim dedi ve odasına çekildi.Sırılsıklam olmuş elbiselerini çıkarıp pijamalarını giydi.Yatağına uzanıp kıvrıldı.Yorganı bütünüyle vücudunun üzerine çekti,dizlerini çenesine dek dayayıp büzüldü.Hafızasını toparlamaya,düşüncelerini bir nokta üzerinde odaklaştırmaya çalışsa da başaramadı.
- Şu sansar,kurt,tilki derileri toplama işine nereden kafayı soktum.Beni içten içe kemirip delirtecek valla …diye mırıldandı.
Dışarıda yağmur,aynı hızla yağmasına devam ediyordu.Yağmur damlaları pencerenin yakınındaki bir yerde rüzgarın savurup bıraktığı boş bir yağ tenekesinin üzerine sürekli olarak birbiri ardı sıra düşüyorlar, böylece karanlığın ölümcül sessizliğini yırtan tik taklar oluşturuyorlardı.Bu tik taklar,Dursun’un belleğinin derinliklerindeki kaygıların üzerinde korkunç izler bıraktılar…Tik takları duymamak için kafasını yorganın içerisine iyice sokup uykunun koruyucu kollarında kaybolmayı yeğledi…Birazdan kendinden geçip uyudu…
(DEVAM EDECEK)