- 634 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Küçük kızın anılarından...2.bölüm
Akşam saatleriydi kapı çalındı ve evin hanımı sevinçle kapıyı açtı ve karşısında bir kaç kişiyi görünce şaşırdı
’’ne oluyor ’dedi gelen kişiler çok üzgündü halleri perişandı ne diyeceklerini bilemiyorlardı ama arkalarında diğer iki adam daha vardı ellerinde eski bir batteniye içerisinde bir şey yada birini taşıyorlar evin hanım
’’söyleyin ne oldu siz kimsiniz ne işiniz var burada’?içlerinden biri konuşmak istiyorlardı ancak sözler düğüm düğüm oluyordun nasıl söyleye bilirlerdiki çok sevdikleri arkadaşlarının ölümünü bir iş kazası geçirdiğini ama birileri söylemeliydi ve biri söze başladı zor olsada yutkuna yutkuna
’’yenge hanım metin olun ne olur bir iş kazası oldu..evin hanımı birden feryat edercesine bağırdı oradakilerin tüyleri diken diken olmuştu bu çığlık feryat kaşısında ürpermişlerdi
’’ne oldu söyleyin yoksa ...yoksa kocama bişeymi oldu ne olur susmayın! ! ne olur! ! söyleyin’! ! diye bağırıyordu...
O anki bir refleksle bataniye ye yönelidi açtı baktı ve kanlar içerisinde yatan çok sevdiği kocası ,sarıldı ağladı ağladı hıçkırıkları mahalleye yayıldı bir anda
’’ALLAH’ım ben ne yaptım neydi günahım şimdi ben gerçekten öksüz kaldım çocuklarım yetim ne olacak şimdi ne olur! ! söyleyin bu şaka olsun ölmemiş olsun uyan sevdiğim uyan biz sensiz ne yaparız şimdi’diyordu tüm mahalleli başına toplanmışlardı kimi teselli veriyordu kimi
’’Mukaderat ALLAH’tan gelene ne denir bacım...diyorlardı
’’komşum üzülme diyenler’ vardı ama hepsi boşunaydı çocukları şaşkındı küçücüklerdi en büyüğü henüz 11yaşlarında idi ve o kacasına cansız bedenine sıkı sıkı sarılmıştı kimseler ayıramıyordu çok geçmeden kadın dayanamadı kocasının acısına baygınlık geçirdi...
O gün o gece cenazesi evinde kaldı geleneklere göre bir gece evde durmalıydı cenaze ...zaten hayli geç bir saati gece olması itibariyle defin edimezdi ve sabaha kadar çocukları ,karısı genç adamın cenazesi yanı başında ağlıyordu komşular akrabalar kısa sürede evine doluşmuşlardı teselli veren ve taziyeye gelenler oluyordu,gelen insanlar karşılayanlar vardı ama evin hanımının dünyası yıkılmıştı kolu kanadı kırılmıştı yalan yere yeminler edip söylediği içinmi yoksa bir rastlantımıydı kocasının ölümü bilinmez di lakin kendi kendine düşündü adeta sorguluyordu kendini için için yiyordu
’’benmi benmi yaptım benmi yıktım evimi ocağımı benmi erimi evimin direğini öldürdüm ALLAH’ım ’diye mırldanıyor ve ağlıyordu..kim bilir belkide yalan yeminler etmesi belkide rastlantı bilinmez ama evin hanımı daha o evde duramazdı ki yaşayamazdı o evde, artık zindan olmuştu....
Küçük bir evdi ancak bahçesi kocamandı meyve ağaçları vardı çocukları ve kocasıyla akşam yemeklerini yiyorlar ve çayını kahvesini bahçede tahtadan yapılmıs bir masada içiyorlardı çocuklarıyla o masada hep beraber mutlu geçirdikleri saatleri dakikaları olmuştu...akşamları çok hoş olurdu çünki bahçe caddeye bakıyordu tam meydana karşı her şey karşılarında idi gelen geçen insanları görüyorlardı akşamları renklenirdi sanki sokak lambalarıyla yıldız yıldız olurdu o cadde ,onlarda hayran kalırlardı çaylarını kahvelerini içerlerdi karı koca caddeye gelip geçenlere nispet gibi...çok mutlu günleri geceleri olmuştu ama bitti çok sıka sürdü bu mutluluk şimdi artık boynu büküktü çocuklarıyla beraber artık çok yanlızdı çaresizdi ve yanlızlığına öksüzlüğüne ağlıyordu evin genç hanımı......
Anılar ah o anılar hatıralar yaşadıkları son ana kadar çok güzel hayalleri vardı çocukları için çalışıyordu evin beyi hanımı mutlu etmek için çalışıyordu çocuklar büyüyecek okuyacaklardı büyük adam olacaklardı hep kurguydu ikisininde hayalleri hepsi yarım kalmıştı sanki .bu düşüncelerle sabah olmuştu artık gün doğmuştu ayrılık zaman ı gelmişti selası okundu camiden seladan sonra
’’cevat sarı kaya ALLAH’ın rahmetine kavuşmuştur cenazesi öğle namazında nsonra defin edilecektir ’’diye anons yaptı müezin.ve cenazeyi yıkanması için camiye götürdüler musala taşına yatırdılae kimseler inanamadığı gibi eşi şoktaydı öylece bakıyordu olanlara çok anlamsızdı sanki olanlar rüyamıydı gerçekmi ayırt edilemiyordu ki bu düşünceler arsında kaybolmuştu yazık kimbilir neler düşünüyordu evin hanımı ve kefenlenme işleri bitti tabuta konuldu genç adam tabut omuzlara alında eşi ve çocukları hemen arkasında idi ağlıyordu ’
’’götürmeyin cevat gitme terk etme ne olur gitme! ! ’diyordu bağırıyordu ama gidiyordu gözyaşlarını geride bırakarak...
Mezarlığa kadar yürüdüler ve artık cenaze toprağa veriliyordu kadın ağlıyordu güçsüz kalmıştı halsizdi nefesi kitleniyordu son göreviydi eşine karşı definden sonra bir fatiha okumak dualar etmek artık eşinde ebedi ayrılmış ve onu için yeni bir yaşam başlayacaktı başlayabilirse..kocasının defin işlerinde sonra evine döndü şöyle bir bakti kulubeden bozma evine
’’lanetlendi bu ev yaşayamam artık burada,çocuklarım yaşayamaz burada artık duramam bitti tüm hayallerim söndü kocamla beraber taprağa gömüldü’’ diyordu komşuları dostları akrabaları teselli versede boştu onun için ve o gece hiç uyumadı düşündü düşündü karar verdi kendi kendine bir yön verecekti çocukları için ve kendisi için....yine sabaha kadar ağladı sonunda net bir karar almıştı çünki cevatı yoktu onsuz çok zor bir yola başlamıştı kararı çok zordu ama herşeye rağmen o kararda durmalıydı evin hanımı kendisi için olmasada çocukları içindi herşey onları düşünmeliydi... kocasıyla kurdukları hayallerin bir kısmı yarım kalmış olasa bile çocukları için yarım kalmamalıydı hayaller onun kocasıyla düşündükleri gibi etini dişine takıp çalışıp çabalayıp çocuklarını okutacaktı ne olursa olsun sonuna kadar mücadele verecek çocukları için eşine vermiş olduğu söz için yaşayacaktı herşeye rağmen yaşayacaktı....
18 Eylül 2009
Cuma13:39:13
filiz aktaş