- 1086 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
TANIDIĞIM KIZLAR VE KADINLAR
Durun bakalım.Peşin hüküm vermeyin.Yazı başlığının aşk ve meşkle ilgisi yok.Tanıdığım kadınların,günümüz genç kızlarının sosyokültürel durumlarını irdelemek istiyorum.
Kadınların bir kısmı köyümün kadınlarıdır.Bazıları komşularım,meslektaşlarımdır.
Bazılarını toplum yaşamında gözlemledim.
Kadının toplumun ve barışın temel direği olduğuna inanırım.Bir ulusun kadınları
ne kadar kültürlü olursa,o ulus istediği gönence ulaşır.Bağımsızlığı tehlikeye düşmez.Ka-
dının analık görevinin etkisi kültürüyle doğru orantıda artar. Ulusun kadınları kültür
erozyonuna uğrarsa tehlike çanları çalmaya başlar.Çocukların demokratik ve çağdaş bir
anlayışla güven duygusu içinde yetişmesinde ananın kültür düzeyi önemlidir.Kültürlü kadın eşinde,çocuklarında,çevresinde olumlu değişimleri sağlar.
Çok yakından tanıdığım köyümün kadınlarından öncelikle söz etmek isterim.Köyüm
Ekse’nin kadınları tarihsel kültürel yaşamlarında çağdaş çizgilerini hiç terk etmemişlerdir.
Erkeği ile hep yan yana olmuş,ev ve iş yaşamını birlikte sürdürmüş,tek eşliliği benimsemiş,
örf ve adetlerinden kopmamış,körü körüne erkeğine biat etmemiştir.Köyün erkek erkil aile
yapısı sayısına denk ana erkil aile yapısı görmekteyiz.Bir kısım kız ve erkek çocuk baba adıyla anılırken,bir o kadarı da ana adıyla anılmaktadır.Kurdukları evlilikler uzun ömürlü olmuştur.Eşi ölen kadınlarımızın büyük bir bölümü ikinci kez evlenmeyi aklından geçir-
memiştir.Erkeğinin ölümünden sonra da ona saygı ve sevgisini sürdürmüştür.Kadınımız
bu çağdaş bakışı gereği,Atatürk devrim ve ilkelerini hemen benimsemiştir. 1 Kasım.1928
tarihinde gündeme giren Türkçe alfabeyi hemen benimsemiş,okuma yazmayı öğrenme gi-
rişimini başlatmıştır.O tarihte Ekse kadın ve erkeklerinin % 1OO’e yakını okur yazar değildir.1934 doğumlulardan itibaren bütün kadınlarımız ilköğrenimini tamamlamıştır.
Hepsi okur yazardır.Ekse’de ilkokul 3O Ekim 1945’te açıldı.1945-2OO9 arasında Ekse
anaları 2OO’ün üzerinde çağdaş aydın yetiştirmiştir.Bunların büyük çoğunluğu üniver-
site ve yüksek okul mezunudur.Aydınlanmanın temelini Köy Enstitüsün’de okuyan köy
gençleri atmıştır.
Köy Enstitüleri,büyük önderimiz Atatürk’ün fikir önderliğinde kurulan eğitim ku-
rumlarıdır.Bu enstitülerin yurdumuzda açılış haritasına bakıldığında; bütün Anadolu ille-
rini kapsadığını görüyoruz.Köy Enstitüleri’nin kuruluş tarihi 17 Nisan 194O’da; nüfusun
%85’i köylerde yaşamakta idi.Osmanlı’nın gözden gönülden uzak tutuğu köylerin kadın ve erkeklerinin % 99’ a yakını okur yazar değildi.Atatürk kurduğu cumhuriyetin sonsuza
kadar varlığını sürdürmesi için yeni tip çağdaş Türk kadını ve erkeği yetiştirilmesini
hedeflemişti.Bu okullara alınan öğrencilerin %75’ni köy çocukları oluşturdu.%25 öğren-
ci de kasaba ve şehirlerden alındı.Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde yoksul köy çocukları bu okullarda önce çadırlarda eğitime başladı.Kendi binalarını kendileri yaptılar.İş içinde iş eğitimi
alarak marangozluk,demircilik,güzel sanatlar atölyelerinde el becerileri edindiler.Her öğrenci yılda en az 25 yerli ve yabancı yazarların kitaplarını okudu.Okuma alışkanlığı ka-
zandılar.Kız ve erkek öğrenciler karma eğitime hemen uyum sağladılar.Yönetici,öğretmen ve öğrencilerden oluşan bu büyük Köy Enstitüsü ailesinde en büyük değer ,birbirlerine say-
gı göstermek ,güvenmekti.Her geçen yıl aydınlanma birikimlerini artıran öğrenciler köyler-
de yaşayanların niçin yoksullaştırıldığını sorgulamaya başladılar.Bu sorgulayıcı bilinç,fe-
odal yapının sürmesini isteyen toprak ağalarını korkuttu.İlk akıllarına gelen şey,karma eği-
tim gören kız ve erkek öğrenciler arasında ahlâk dışı ilişkiler olduğu dedikodusunu çıkarmak oldu.Bu okullarda dini anlayışları zayıflayan,kominist rejimi benimseyen öğ-
retmen yetiştirildiği iddiasını ortaya attılar.Gerçek başkaydı.Benim bildiğim şudur:Tür-
kiye Cumhuriyeti’ni koruyup kollayacak yeni kuşak gençlerin, bilimsel çağdaş bir
kültürle yetiştirilmesi,hurafe bilgilerden arındırılması amaçlanmıştı.Gelecekte çağdaş
analık görevini üstlenecek olan, okuma alışkanlığı edinen,kültürlü,üretken,kişilikli,cesur,
sabırlı yeni tip Cumhuriyet kadını Köy Enstitülerinde yetiştiriliyordu.Tanıdığım ve ömrüm
süresinde unutamayacağım kızlar ve kadınlardır onlar.Onlar ;bugün toplumun her ke-
siminde ve ekranlarda gördüğümüz, Atatürk’ün hedeflediği ve eğitim görmüş Tür kadın-
larının ilk proto tipidirler.Onlar!Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin aydınlık yüzüdürler.
Ekse köyü örneğinde olduğu gibi,diğer tüm köy,kasaba ve şehirlerde yaşayan 5 bin yıllık
tarih kültürümüzün özünü taşıyan anaların doğurduğu kızlardır.
Nasıl yetiştiriliyorlardı:
-Çok kitap okudukları için kültürleri evrensel bir boyut kazanıyordu.
-Erkek arkadaşları ile paylaştıkları eğitim ortamında yobazların ve toprak ağalarının
söyledikleri gayri ahlâki ilişkilerden uzak durdular.Onlar bilinçli ve kültürlüydüler.
İlişkilerde nerede sınır koyacaklarını çok iyi bilirlerdi.
-Giyim tarzları sade ve temizdi.Köy Enstitüsü’nde okuyan kızların çekilen fotoğraf-
raflarına baktığınızda;açık saçık giyinmediklerini göreceksiniz.Yaptıkları tek şey
başları açık gezmeleriydi.Onlarda; saçının kılını erkeklerin görmesi sıkıntısı yoktu.
İçinden geldikleri köylerdeki anaları da,başlarına örttükleri baş örtüsünün yanların
dan bukle bukle zülüflerinin sarkmasından,hiçbir sıkıntı duymazlardı.
-Dikiş nakış,dokuma ,örgü becerileri kazanmışlardır.Gerekirse kız arkadaşının
saçını tıraş etmeyi bilirlerdi. Ahırda inek besleme,bakımını yapma,sütünü sağma,
kümeste tavuk besleme,arıcılık yapma,tarlada sebze meyve yetiştirerek üretmeyi
öğrendiler.
-Mandolin,keman,saz,piyano çalmayı öğrendiler.
-Hiçbir zaman aşırı makyaj yapmazlardı.Doğal güzelliklerini ve davranışlarını hep
korudular.
-Nerede nasıl oturup kalkacaklarını,nerede gülüp şakalaşacaklarını,espiri yapacak-
larını çok iyi bilirlerdi.
-Ulusal zeybekleri erkek arkadaşlarıyla birlikte oynamak onlarda bir çekince yarat-
mazdı.Kendilerinin yazdığı ya da yazılmış eserleri kurdukları sahnede bir tiyatro
sanatçısı gibi oynayıp izleyenlere kültür aktarımında bulundular.
-Köylere öğretmen olarak döndüklerinde köy kadınlarına güzel örnekler verdi-
ler ve rehber oldular.
-Kurdukları evliliklerinden doğan çocuklarına iyi bir ana oldular.Bilinçli kız ve
erkek öğrenciler yetiştirdiler.Bunların içinden her alanda değerli müzisyenler,
sanatkârlar,yazarlar,bilim insanları yetişti.
Köy Enstitüleri’nde uygulanan eğitim sisteminin dünyada başka bir örneği
yoktur.Bu okullarda okuyan büyük çoğunluğu köy kökenli kızlar,sayın Prof.Dr.Tür-
kân Saylan’ın tanımlamasıyla Atatürk’ün kızlarıydı.Türkiye Cumhuriyeti’ni koruyup
kollama görevini üstlenecek gençliği,Köy Enstitülerinde yetişen bu analar doğurup ye-
tiştirecekti.Ama olmadı.Köy Enstitüleri; 173OO kız ve erkek öğrenciyi mezun edip köye
öğretmen olarak gönderildiği aşamaya geldiğinde;kara kafalı yobazlar,feodal yapıyı sür-
dürmek isteyen büyük toprak ağalarınca Türkiye Büyük Millet Meçlisinde çıkarmayı
başardıkları yasa ile,kapatıldılar.
Ben ve benim gibi düşünen Türkiye Cumhuriyeti aydınları,Köy Enstitüleri’nde
uygulanan eğitim sistemiyle yetişen bilimsel ve çağdaş düşünceli kız ve anaları hiç
unutmayacak sevgi ve saygıyla anacaklardır.
Köy Enstitüleri’nin kapanmasını sağlayan gerici, çağdışı,çıkarcı insanların;
Türkiye Cumhuriyeti kız ve kadınlarının bazılarını içine düşürdükleri acı tablo şu-
dur:
1-Araştırmacı yazarların saptamasına göre;35 milyona yakın kadınımızın
%63’ü,( 22 milyonu)ev kadını.Bu kadınlarımızın büyük çoğunluğunda okuma
alışkanlığı yok. Ev işleri,eşlerinin ve çocuklarının bakımında sorumluluklarını
ellerinden geldiğince iyi yapıyorlar.Ancak;okuma alışkanlığı olmayanlar kültürel
birikim sağlayamıyor.Okuttukları çocuklarına gereği gibi yardımcı olamıyorlar.Ken-
di aralarında yaptıkları toplantılarında ev,örgü,yemek işleri dışında sohbet açılımı
yapamıyorlar.Parklarda,sahillerde,piknik yerlerinde,yolculuklarda kadınlarımızın
bir gazete ya da kitabı okuduğunu göremiyoruz.Öbek öbek çimenler üzerine oturan
kadınlarımız ya örgü örüyor,ya da bir şeyler yiyerek tıkınıyorlar.
2-Kitap okuma alışkanlıkları olmadığı için;belli bir eğitimden geçen ve bir işte
çalışan ya da emekli olan kadınlarımız ve ev kadınlarımız her geçen gün kültür fakir-
liğine düşüyor.
3-Okumadıkları için kültürel bilgi birikimi oluşturamayan kadınlar,dini bilgi-
lerini de sağlam temellere oturtamıyorlar.Anlamını bilmedikleri Arap harfleri ile ya-
zılmış Kuran’ın yazılarını parmakla izleyerek sevap kazandıklarını sanıyorlar.Türk
çe yazılmış Kur’an meallerini okuduklarında anlayabileceklerinin bilincinde değil-
ler.
4-Türk kadınının başörtüsü kültüründe olmayan türban denilen baş giysisini
dinsel siyasi simge haline getiren kızlar ve kadınların sayısının her geçen gün art-
tığını görüyoruz.Bir gün önce başı açık komşu kadın ertesi gün türbanla karşımıza
çıkıyor.
5-Kadınlarımız cehennem korkusu yaşıyorlar.Namaz kıldığı odada ,gölgemi
görürsem günaha girerim diye ışığı söndüren kadınlardan söz ediliyor
6-Gençliği yetiştirme görevini üstlenen bayan öğretmenlerden azınlıkta da ol-
sa başını türbanla örterek derse girmekte direnenler var.Devletin yasal düzenlemele-
rine uymuyorlar.
7-Bilimsel öğretim görevi yapan üniversitelerde,türbanı dinsel örtünme sim-
gesi haline getiren kızlar çoğalmaya başladı.
8-Öğretmenlerimizin de bir kısmının okuma alışkanlığı edinip kendilerini ye-
nilemediklerini üzülerek görüyoruz.
9-Kitap okumayı benimseyen öğretmenlerimiz,genç kız ve erkek öğrencilere
kitap okuma ödevi veriyor.Bilgi sayar teknolojisini çok iyi kullanabilen bu çocuk-
lar,bilgisayardan çıkarttıkları kitap özetini okumuş gibi öğretmene göstererek kan-
dırmaya çalışıyorlar.Aslında kendilerini kandırıyorlar.
1O-35 milyona yakın kadınımızın,5.7 sinin( 6 milyonunun) hiçbir dergi,gaze-
te ve kitap okumadığını araştırmacılar belirtiyorlar.
11-Okur yazar olan kadınların %39’nun akıcı okuyamadığı araştırmacılarca
belirtiliyor.
12- %22 lik çalışan kadın oranında her gelen yıl azalma olduğu görülüyor.
Kadınlar çalışma hayatından çekilip,yalnızca erkeğinin isteğine biat eden kadın
durumuna getirilmeye çalışılıyor.
Bu verileri ortaya koyarken kadınlarımızı küçümsemek gibi bir niyetim
yok.Okuma alışkanlığı olan kadınlara saygı duyuyor ve çok önem veriyorum.Köy
Enstitüleri’ni kapatmanın,Türk kadınını getirdiği nokta hakkında,öncelikle ka-
dınlarımızı bilgilendirip aydınlatmaya çalışıyorum.Türkiye Cumhuriyeti’nin çağ-
daş ana babaları ve bilim insanları: Kız ve kadınlarımızın bilimsel değerlerle be-
zenmiş olarak yetiştirilmesi için bugün uygulamakta olduğumuz eğitim sistemin-
deki yanlışları ve noksanlıkları irdelemelisiniz. Doğru kararları vermek için ;önce
Köy Enstitüleri’nde uygulanan eğitim sistemi ile ilgili bilgiler edinmelisiniz.İnter-
netten gerekli bilgilere ulaşabilirsiniz.Bunu yapmadığımız da; Cumhuriyetimizin
ulusumuza kazandırdığı yüce değerlerin her geçen gün erozyona uğratılmasının
kaçınılmaz olacağını düşünüyorum.
Yazımda kız ve kadınlarımızla ilgili durumları siz okuyucularımıza an-
latmaya öncelik verdim.Bir başka yazımda da,ilerde babalık görevi üstlenecek er-
keklerin yetiştirilmesinden de söz etmenin yararlı olacağı düşüncesindeyim.
Nazmi ÖREN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.