HAYIR, HASENAT = BAĞIŞLARIMIZ
Hasat Zamanı,
Yaşam evresinde yaşantımızın büyük bir bölümünü oluşturan çalışma günlerinden en önemlisi ekin ekip hasat etme zamanlarıdır. Bir mutluluk ergisinin beklentisinde ektiğini biçmek ne güzel bir şey değil mi? Ekinlerimiz ve gelecekte bizlerin göz bebeği olarak gördüğümüz çocuklarımız ve dikilen ağaçların meyveleriyle, o içiminde doyumu olmayan dış tırnakla yüzlerce metre toprakların kazınarak bin bir güçlükle akıtılan berrak sularımız, her şey bir gelecek vaat etmekte olmaları nedeniyle göz ucuyla baktığımızda şöyle bir hayıflanmaktayız ki keyfimize diyecek olmaz o hayıflanmada neden hayıflanmayalım ki ektiğimiz ekinlerimizin başakları sararmakta harman zamanını beklerken diktiğimiz ağaçların meyvecikleri dallarında sallanmakta akıtılan sular lezzetinin esintileri ile birer masmavi denizin görüntüsünü oluşturmakta, emeklemekten çıkıp yetişen çocuklarımız ise halk, devlet ve hayır severlerin işbirliği ile meydana getirilmiş okul, camii ve hayır kurumlarında rahatça eğitim öğretim görmekte ve çağdaş bir nesil yetişmektedir. Bundan iyisi Şam da kayısı demekten başka ne diyebiliriz ki
Hayatın idamesinde çalışmak en güzel olgudur,
2006 yılı kış bahar ve yaz derken sonbahar kapımızı çalmakta ve hasat vakti çoktan başlamış bitmek üzeredir. Az veren candan çok veren maldan iktisabında hayır yapanların elleri şu hasat döneminde gönülleri elverdiğince açılmaktadır. Şehir yaşantısında her zaman gördüğümüz sokak başlarında cami diplerindeki devletin koruması himayesi olduğu halde ve muhtaç olmadıkları halde bir sadaka diye el açanlar artık köylerde zuhur etmeye başladılar bile, dedik ya çok veren maldan az veren candan herkes elden geldiğince bir şeyler vermektedir el açana çünkü yakışmaz bizim hayır sever insanlarımıza onları kapı dışarı etmek,
Bu memlekette kazanıp ve harcamak ne güzel bir manzara, memleketinde yetişip memleketine hizmet etmekte ayrı bir olgu ve oluşumla bir başka haz vermektedir insana,
Beklentilerimiz,
Esen rüzgâr nice bulutları önüne katarak sürükledi gitti kimi yağmur oldu bu topraklara kimi şiddetli fırtına oldu korku saldı insanlara dolu dolu yağdı ormanlara seller oldu aktı ırmaklara bereketle beklentileri yaşam kaynağı oldu bu yağmurlar bu bulutlar. İnsanların kazançları da işte böyledir. Şükredilen o yüce yaratımız dualarımıza böyle şükrünü göstermekte ve bize bolluk ihsan etmektedir. İnsanların şükretmeleri de işte el açanlara bir nebze bir şeyler uzatabilmelerindedir gerçekten ihtiyacı olanlara tabi ki ancak bu verimkârlık çoğu zaman su istimal edilmekte olmadık taşın altında nice istenmeyen manzaralar karşımıza çıkmaktadır. Dilenci kılığında dolaşan o mahlûklar belki de kat kat dairelere deste deste paralara sahiptiler. İnsanların dini duygularını acıma hislerini kullanarak ceplerini şişirmekte ve yer dibinde rahatça hayatlarını sürdürmektedirler.
Yön veren hayırlarımız,
Paylaşmak çok güzel bir duygu aç olana yardım etmek tenceresinde taş kaynatana pişirmesi için bir dirhem et vermek ise bir başka duygudur. Bütün bunların yanında zengin olanların muhtaç kurumlara yardımları ise taşıtların hâkimiyetini sağlayan direksiyonuna benzer ki o kurumların çevirip çevrilmesinde en büyük etken bu kaynaklardır. Bunca kazanıp sonrasında çok büyük hayırlara geleceğin yatırımlarına konu olmak o hayır kurumlarının isim babası olmaksa "Allah" indinde bir başka yer tutmaktadır.
Dualar hep kabul görsün,
Dünya hayatı gelip geçici rüzgâr esintisidir. Eserler ise kalıcı bir estantedir bu evrende, yüz yıllar sonra isminin anılması okunulan okulda, ibadet edilen camii de hayrına dua edilmesi, içilen su da suyu akıtıp çeşmeyi yaptırana hayranlıkla hayrat okunması, hayırlara sebep olanların ebediyete erenlerin ve eserlerine gıpta ile bakanların beklediği kapanmayan sayfalarıdır
Hayrın seyir defteri,
Hayır, yapmak her kese ve her keseye nasip olmaz. 48 yaşlarındayım. Bu yaşantımın estantelerinin bölümlerindeki bir yılda geçimimizi sağladığımız tarım ürününden ve çalıştırdığımız işletmeden elle tutulur gözle görülür bir kar hâsılatı olmuş ve rahmetli babam bu meblağı kardeşler arasında dağıtma kararı almıştı ancak ben istememiş benden daha çok ihtiyaçları olan ağabeylerime kardeşlerime benim payımı vermesini söylemiştim. Ertesi yılın Nisan ayında çalıştığım kamu kurumunda idari mali işler ve personelle ilgili müdür yardımcısı olarak görev yapmaktaydım. Bir iki dönem sonunda maliyeden gelen bir yazı beni ve diğer idarecileri şok etmişti. Kurumda imza yetkisi olanlara bir cezai tebliğ yazısı idi. Haliyle ödemek zorundayız. Bu sefer para derdine düşmüş para aramaya koyuldum. Babamın vermeyi planladığı meblağ aklıma gelmişti. Ancak işten geçmiş rahmetli babam paranın olmadığını harcadığı yeri de sormamamı istemişti. Zaman akıp gitmekte hayır işlerinde kullanılanlar hayrını yâd etmekte ve bizler de bu hayırlardan yeterince istifade etmekteyiz ki bir cenaze namazının saflarına doğru yürürken iştirak ettiğimiz caminin dış bölümü için iki yaşlı adamın konuşmalarına kulak misafiri olmuştum.
-Ne güzel değil mi? İnsanların rahatça namaza durabileceği bir yer.
-Bu bölümü rahmetli Hacı İ. Ç. Yaptırmış dedi ötekisi.
Ben gayri ihtiyari biraz şoke olmuştum. Demek ki rahmetli babam parayı harcadığı yerin neresi olduğu sormamamı istemesinin sebebi buydu.
Güzide amel defterleri,
Hayırlar insanların ebediyetteki güzide amel defterleridir. Ancak bunu bazıları getirim bazıları ise bir çıkar felsefesi bazıları isminin rantı olarak görmektedirler ki bunlara zaman zaman rastlamaktayız. Kendi yaşantımızdan ve yapılan hayırların kişisel çıkar duygularından rastladığımız birkaç örnek mevcuttur. Nice hayır yapanlar "Allah" indinde gözükememekten korkarken bazıları yaptırdıkları okullara yeğenini torununu tayin ettiremediğinden yapacağı hayır yatırımlarından vaz geçeceklerini, bazıları ise yaptırdığı kurumlardan birinde bir kurum neden başka yere yapıldı sanki beş kuruşu karışıyormuş gibi yaptırmış olduğu kurumların ana merkezine neden aynı bölümün eklenmediğini, verilen devlet nişanını istemediğini bu konuyu mahkemeye taşıyacak kadar bir his içinde olduğunu açıkça telafüz etmekte iken;
Hayra hayrata düşüncelerimiz,
Biz insan olarak yaptığımız yaptıracağımız hayırların peşinde koşmamalıyız yapacağımız hayırlarda kurumlardan, hayrın yapıldığı çevreden salt bir ayrımcılıkla gelecekte çıkar, getirim, makam mevki ast üst gözetmemeliyiz. Yüce Allah indinde yapılan hayırların yad edilecek isimlerin gizli kalmasının makbul olduğu ayetlerde de belirtilmiştir.
İnsan olarak amel defterlerinin yapılan hayırlarla hiç kapanmayacağı bildirdiği yüce kitabımızın ışığında bu mübarek üç ayların eşiğinde ebediyet aleminde birer nur ışığı olarak karşımıza çıkması dileklerimle nice hayırlara vesile olmanızı temenni etmekteyim. Düzce 25.08.2006
Zekeriya ÇAVUŞ
Şair - Araştırmacı yazar
[email protected]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.