- 829 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
EŞEKTEN SÜTANNE !
Geçimli bir adam olduğumu itiraf etmem gerekiyor önce. Özellikle evde tabii. Yaşım gereği en çok haber ve tartışma programlarına meraklı olsam da, yalnız olmadığımda aşırıya kaçmam . Evde genç çocuklarım varsa, kumandayı onlara verip, zevklerine saygı duyarım. Reklâm aralarında yine güzellikle haber kanallarından birini açtırırım.
Hanımla birlikte olduğumuzda, mümkün olduğunca birlikte seyredebileceğimiz bir şeyler açarım. O kendi isteğiyle kumandayı bana bırakır. Bir nebze haber dinlememi de anlayışla karşılar ve o da benimle birlikte dinler. Klâsik Türk ailesiyiz biz. Çoğu kez akşamda bir yerli dizi izleriz. Bazen de müzik, spor ve kültür içerikli yarışmalar.
İş yerim eve yakın olduğundan, gündüzleri eve yemeğe gelirim. O saatlerde televizyonlarda en çok kadın programları ve evlendirme programları oluyor. Ben yine bir süre haber dinledikten sonra, eşime saygı olarak onlardan birini açarım. Eşimin en çok seyrettiğini yani.
Evlendirme programları, bayağı bir eleştiri alıyor. Yaşlı insanların oraya çıkıp da evlenmek istemeleri, eş aramaları yadırganıyor çok kişi tarafından. Gülünç duruma düştükleri iddia ediliyor. Oysa, olayın bir başka yönü de var. Altmış yetmiş yaşlarında yalnız kalan erkek ya da kadınların halinden anlamak için, onlardan biri olmak gerekiyor aslında. En azından onların yaşında olmak. Bu yaşlardaki insanlara ne kadar samimiyetle bakılıyor, çocukları tarafından ? Çoğu ya evlerinde yalnız bırakılıyor, ya horlanıyor ya da huzur evlerine terkedilmiyor mu ?
Yalnızlık en çok yaşlılıkta zor. Kendi başına o yaşta eş bulmak da pek kolay değil. Bence bu işi ciddi yapan televizyon kanalları, toplumdaki bu eksikliği gidererek, sosyal bir işlev görüyorlar.
Bu programlardan birinde, bir Emine hanım var. Çalan her havada, oturduğu yerde bile, hemen oynamaya başlıyor. Bazen de sahneye fırlayıp, adeta dansözlere taş çıkartırcasına oynuyor. Üstelik yaşı altmışı geçip yetmişe dayanmış. İstanbul’un Avrupa yakasında yoksul bir semtte oturduğunu, burada ve bir de Adana’da torunları olduğunu söylüyor. Mutlaka torunlarına yakın bir yerde oturacak eş arıyor kendine. Diğer şartı da eşinin dişlerini yaptırması. Neyse ki dişlerinin yapımını kanal üstlenmiş bile.
Dün bir talibi geldi Emine hanımın. ’ Bu kadın beni gençleştirir. Durduğu yerde bile oynuyor. ’ dedi. Emekliymiş, kendi evinden başka bir de kira geliri varmış.
’ Emekli maaşın bize yeter. Fazla evlerini falan ver çocuklarına ’ diyor Emine hanım.’ Bu yaştan sonra bize fazlası lâzım olmaz. Bir çorba, bir bulamaç yapar yeriz !’
Gülüyor seyirciler. ’ Bulamaç ’ da neymiş ? Adam da anlamıyor bulamaçtan !
Unla, soğanla yapılan bir yoksul yemeği olduğunu anlatıyor Emine hanım. Zamanında çok yoksulluk çektiklerini, annesi onu çamurun içinde dünyaya getirirken öldüğünü anlatıyor.
Gülüyor hep seyirciler. Kimsenin suçu yok. Emine hanım onları hep gülmeye alıştırmış çünkü.
’ Bir gün babam kucağına almış, ben ağlıyorum, kimse susturamıyorken, kapıda eşek sesi duyuluyor. Öyle ki ne beni ne eşeği kimse susturamıyor. Babamın aklına bir şey gelmiş. Eşeği içeriye aldırıyor. Eşek bana memelerini dönünce, babam da ağzımı yanaştırmış eşeğin memelerine. Tam altı ay emzirmiş beni bu eşek. Süt annem olmuş yani. Büyüyünce süt annem bildim de bir türlü binmeye kıyamadım ben ona ! ’
Salondakiler kopuyor gülmekten. Hem de uzun süre gülüyorlar. Artık anlaşılmıyor bile Emine hanımın diğer anlattıkları.
Ve sonunda Emine hanım da kopuyor ; öyle bir ağlıyor ki , kimseler susturamıyor uzun süre. Ben halâ çalan her havada, yerinde bile olsa oynayan, gülen güldüren Emine hanım olarak getiriyorum onu gözlerimin önüne. Ağladığı dakikaları hatırlamak istemiyorum aslında. Fakat çok ilginç gelen bu olayı sizlere de anlatmadan edemedim.
Fikret TEZAL
YORUMLAR
Ben de evde olduğum zaman, özellikle de yemek yaparken izliyorum bu proğramları ve o yaşlı insnaların evlenmek istemelerini çok normal görüyorum.
Babaannem, dedemden önce ölmüştü. Dedem yalnız kaldı. Beş evlat yanına sığdıramadı dedemi. "Bana gel dede" dedim. Dedem "Bana bakmak sana düşmek kızım, beştane evladım varken" diyordu. Sonar baktık dedim evlenmeye kalkıyoır çocuklar karşı çıkıyor. Onlara ilk sözü ben söylemiştim " Hem bakmıyorsunuz, hem de evlenmesine karşı çıkıyorsunuz. Bırakın evlensin ve evinde eşi ile rahat otursun " diye.
Bunları yaşamayan gerçekten anlamıyor o insnaların yalnızlığını. Hiç bir yaşlı bekar kelmasın. Yanlarında onlara nefes olacak eşleri olsun.
Güzel bir konu idi. Kutluyorum kaleminizi ve saygılar yüreğinize
Ne garip bir düzen değil mi? Bir ana / baba, hiç şikayet etmeden, yerinmeden 2-3-4...çocuğuna bakar da o çocuklar 1 tane anne / baba ya bakamazlar....
Gören göze, yürek eşlik ettiği zaman...farkındalıkları varsa insanın...herkesin burun kıvırdığı bir tv programından böyle çeker çıkartır; Hayatın özünü....ve nice alınacak dersleri...
Yüreğinize sağlık Fikret bey...Saygılar
Yazıyı okuyunca hiç beklemek istemedim, direk yoruma geçtim.
Çok etkilendim. Yılarca evlat diyor bakıyorsun, besliyorsun ve bakıma ihtiyaç duyduğunda yük olarak hissediliyorsun. Bunu yapanlar da "Tahta Kaşıklar" misali aynı yaşa geldiklerinde aynı akıbeti yaşıyorlar. Bir kısır döngüdür gidiyor.
Yazılarınız güzel hep. Ama bugünkü bir başka güzel...
Selamlar...
Öncelikle, televizyondaki bu tür programları küçümseyenlere nispet, siz olayı daha objektif daha bir empati kurarak değerlendirmişsiniz. Bu hareketiniz övgüye layıtır. İkincisi Emine Hanım'ın durumu; toplumumuzda bu yaşlı teyzemizin tasvirine uyan o kadar çok insanımız var ki... Ve üçüncüsü, Emine Hanım'ın yaptığı ve söylediği her şeye sadece gülerek tepki veren seyircinin bazı hassas konuları birbirinden ayıramaması..
Düşündüren bir yazıydı. Tebrik ederim.
O kadınların sosyal yönden güvenceleri olsa ne dişini yaptırmak için adeta yalvarırdı nede evlenmek için sanırım o ve benzerleri.
.Yalnızlık bakmamak dünyaya getirdikleri tarafından istenmemezlikte yıkan.
.Evde yapayalnız bırakan yada huzur evine bırakılanlar...
Tıpkı bekleyin işimize yaramazsınız burda ecelinizi der gibi..
Yalnız beklemektense geceleri gündüzleri kendilerine ses olacakları arıyorlar medya ilk defa güzel bir şey yapıyor.
.Ama yine diyorum ...Her türlü sosyla haklar verilse ne dayaklara sabr edilirnede babası yaşındakilerle karın doyurmak pahasına kimse evlenmezdi sanırım..
Yazınızın konusu güzeldi .
.Ağlanacak hallerine gülmek kişide ağlamayı saklamaktır gğlerken gözyaşlarını içeri kalplerine akıtırlar
.ETRAFA NEŞE SAÇAR GİBİ GÖRÜNÜRLER İÇLERİ KAN AĞLARKEN .
.Allah yar ve yardımcıları oolsun tüm yardıma muhtaçların.
.Allaha emanet olun selam ve dua ile..