YAĞMURSU DOKUNUŞLAR
-Çarşıya çıkalım, dedim Güneş’e.
İri, koyu, parlak gözleriyle güldü;
-Yağmur yağacak, baksana; ama harika olur aslında, gevşerim, dedi.
Yağmurlu havayı melankolikler severmiş. İyileşiriz hem…Doğanın her hali ilaç gibidir.
Güneş ; yeğenim ve arkadaşım. Sohbete daldık mı, kimse susturamaz bizi.
O gün, ikimiz de karamsardık. Kendimizce sebeplerimiz vardı. Yağmurlu bir hava ikimizi de bu yüzden çekiyordu. Esmer lekeleriyle ağlayan bir gökyüzü…Hüznümüz yalan değil. Ruhun tepetakla nefessiz kalışı…
Bol sağanaklı, siyahlar kuşanmış bir manzara lütfen…
Güneş, şemsiyelerimizi de alalım, dedi. Ben, bereler yeter, az yağıyor, dedim. Fakat, yine de aldık şemsiyelerimizi.
İstanbul’un en kalabalık çarşılarından birindeyiz. Aheste yürüyoruz. Bir iki önemsiz işimizi gördükten sonra oturup çay içeceğiz.
Yağmur, şemsiyelerimizi açacak kadar hızlandı, yine de karamsar neşesini sürdürerek… Çarşı cıvıl cıvıl, köşe başı satıcılarının tezgahlarında en çok şemsiye satılıyor.
- Bak gördün mü? İyi ki almışız şemsiyelerimizi, dedi Güneş…
İyi ki almışız…birden, yağmur, melankoliden sıkılmış gibi fikir değiştirdi. Coşkun bir sel gibi, bardaktan değil, kovadan akmaya başladı…Elli metrelik yeri yürüyene kadar sırsıklam olduk. Şemsiyelerimizin, okyanustaki bir fındık kabuğundan farkı yoktu. İyi ki almışız, diye gülümsedim…
Ayaklarımızın ıslanması en kötü şeydi. Bir teyze ve büyük olarak bu durumu çözmem gerekiyordu; en pratik çözüm nedir, diye düşünürken, ilk köşe başındaki açık hava çorapçısının yanında aldım soluğu..Altı çifti beş liraya erkek çorabı aldım.
Üzeri şeffaf bir naylonla örtülerek yazlıktan kışlığa devşirilen şirin bir kafede oturduk. Bize bakanlara aldırmadan, çoraplarımız değiştirdik. Sıcak bir ayak ne muhteşemmiş meğer…
Güneş, gençliğin tüm sorunlarıyla boğuşmaktan ayaklarının üşüdüğünü pek anlamamıştı gerçi. Yine de severek giydi çorapları. A, dedi, dede çorabı, bunlar. Olsun, dedim, işimizi gördüler…
-Teyze, bir sabah ben olarak uyansan ne yapardın? diye sordu Güneş, damdan düşercesine.
O sırada, ince belli bardaklarda çayımız gelmişti. Sohbet için bir eksik kaldı mı diye etrafıma bakındım. Her şey yerli yerinde…Güneş’in meraklı ve hınzır gözlerinde soru tekrar soruldu.
- Bir sabah, Güneş olarak uyansam ne yapardım? diye bir tekrar da benden. Zaman kazanmak istiyordum. Çok zor bir soru bu.
Zor olan sorunun kendisi değildi; yöntemiydi. Hınzırca bir cevap bulmalıydım.
-Önce, genç ve güzel bir kız olarak uyanmak muhteşem olurdu, dedim.
Kocaman bir gülüşle ödüllendirildim. Gerisi kolay, ne dersem işe yarar. Üniversiteyi bitirmiş fakat iş bulma konusunda hiç de acarlık göstermeyen bir insana söyleyecek çok şey vardı.
-Senin yaşında; işim, eşim ve bir de çocuğum vardı, dedim.
Hemen savunmaya geçecekti ki, lafı ağzına tıktım:
-Sana, artı beş yıl veriyorum, zaman ve çağ farkını kapatmak için.
Kısa bir hesaptan sonra;
- Bu durumda, hemen altı ay içinde, iş bulmalı, evlenmeli ve bir de çocuğum olmalı, dedi.
Güldük. Güneş’in tek sorunu, sorunu olmamasıydı. Ailesi her türlü ihtiyacını karşılıyordu. Bunu anlatmaya çalıştım elbette.
- Gerçek ihtiyacın nedir, onu bilmiyorsun sen, dedim, üstüne basa basa. Dedin ya, bir sabah Güneş, olarak uyansam, ne yapardım? Özgürlüğümü ilan ederim, hemen. Ve en zor olanı budur..
Bir teyze olarak arada nutuk çekme hakkına sahiptim. Karşımdaki, ilgili gözler de bunu bekliyordu zaten.
- Seni, bütünüyle güzelleştirecek tek şey; özgürlüğün... Sivilce kremlerini çöpe atacaksın. Sevgilin, her gün aşk mesajı çekecek sana. Annen, yüzüne baktığında, kendini kraliçe hissedeceksin. Gece yattığında, hemen uykuya dalacaksın. Sonra…
Uzar giderdi bunlar.
- Hadi, gel, sana yemek ısmarlayayım, dedim.
Yağmur ince dokunuşlarla yağmaya devam ediyordu...
..
Not: Bu öyküdeki olay, gerçekten yaşanmıştır.. Yeğenim Güneş’e yeni yıl armağanım...
YORUMLAR
müget
Güneş'i kutlamaktan öte bir ödülle ödüllendirmek isterdim;
Bize bu güzel öyküyü kazandırmadaki katkısından dolayı.
Sayın yazara da elbette çok şey borçluyuz. Ancak ben "Güneş'in 'değdiği yerin' güzelliklerini aydınlatarak" gösterdiği için tebrike doyamıyorum.
Eyvallah Güneş ve deşifre olan yürek!
çok güzeldi müget,
kapılmıştım ne güzel seyrine, neden bitti dedim?
dilerim gelir devamı bu paylaşımın,
tebrikler.
müget
Öykü den ziyade anı yada sohbet vari bir yazı okudum.
Türüne göre değilde içeriğine göre değerlendirirsek; gayet güzeldi.
Her şeyden önce samimiydi.
Akıcı ve anlaşılırdı.
Güneş bir rüyadan uyanıyor ve kendisini teyzesi ile yer değiştirmiş buluyor gibi fantazi sonlar yazdım kafamda. Ama tuturamadım.
Saygı ve selamlar.
müget
yorum için çok teşekkür ederim.