- 1487 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
AŞKA YER YOK ORALARDA
(Tüm Nazimelere)
//Kar basınca ovalara dağlara
Fazladan odun atılır sobalara
Buraların soğuğu keser etleri
Şanssız doğar bebeleri//
.
.
.
.
.
.
.
Daha üç yaşındaydı Nazime
Nişanlandığında yeni doğmuş Ali’ye
Beraber büyüdüler çamur sokaklarda
Güle oynaya taşlı yollarda
Yoktu Nazime’nin bir erkek kardeşi
Korudu, kolladı Ali’yi, sevdi canı gibi
Geldi Nazime 13 yaşına/ büyüdü memeleri
Serildi, serpildi, güzelleşti gül gibi
Dediler /büyüdü bizim kız, vaktidir
Everelim artık, zamanı geldi, yeridir/
Sevindi Nazime , kendi yuvasın kuracaktı.
Emindi kocası , babası gibi iyi biri olacaktı.
Sevecekti kocasını, belki aşkı bile tadacaktı
Aşk...Tıpkı dizilerde izlediği gibi
Kızardı yüzü ve gülümsedi.
Düşünü kurdu Nazime, o gece ve diğer geceler;
Yakışıklı, yiğit kocası ve minik bebeler
/Gün o gündü artık.../
Geldiler istemeye Nazime’yi/ Ali ve ailesi
Bak oynuyordu yavrucak oyuncağıyla elindeki
"İnşallah böyle bir oğlum olur" /diye Nazime düşledi.
"Ali gibi ,anasına düşkün ve sevimli"/
"Kız ana Ragıpgiller beni kime isteyecek ?
Oğulları yoh ki, yohsa askerden kardaşı mı gelecek?"/
"Ne kardaşı be !" /dedi anası:/
"Seni Ali’ye beşik kertmesi yaptıydık, şimdi düğün sırası"
Ali...Ali...Hani kardeşi bellediği ,
O sümüklü Ali mi?
/"Anaa ,anaa...Kız anaa...Ağzından çıkan lafı işittin mi? ?
O benim kardaşımdır, ben büyüttüm sayılır O’nu anam
Az mı elimde taş Ali’mi dövenleri kovaladım,
Az mı ona hastayken baktım,
Hani anası babası doğum için gittiklerinde kasabaya
Söyle bana ana,nasıl kıyacan kızına ?
Nasıl verecen beni kardeşim dediğim şu sübyana?"/
"Kes" diye gürledi anası./"Git şu kahveleri hazırla ,
Bak söylerim şimdi babana ,amcana "/
............................
Söylenecek çok şey vardı belki bu hikayede,
Ama olmadı, söylenemedi, yazılamadı şiirce mutluluk.
Çünkü boyun eğmek gerekirdi.
Yapacak bir şey, direnecek bir şey yoktu.
Allah böyle yazmıştı kısmetini,
Karşı gelmek anaya babaya, günah olurdu.
Mecburdu evlenmeye Nazime, kardaş bellediği Ali’siyle.
Bu töreydi, bu gerçekti, bu alınyazısıydı.
Tıpkı komşuları Hafize kızın kuma gitmesi gibi,
İmam efendinin bacısının 11 yaşında evlendirilmesi gibi,
Ya da kendini öldüren karşı köyde ki sarı gelin gibi...
Kınalıyı hatırladı birden Nazime;
Kurban bayramı için önceden alıp yetiştirdikleri,
Bayramın ilk günü, vakti gelince kesilen kınalıyı.
Koştu aynaya baktı ...
Kara gözlerinin içinde kınalıyı gördü .
Kurbanlık koyun gibiydi Nazime,
Vakti gelmişti kesilmeye...
Banu Uludağ
YORUMLAR
Başaılı bir anlatım banu hanım tebrik ederim. Konu itibari ile klasık olmus ama anlatım hoşdu tebrik ederim. Bu tür olumsuzluklar karsısında elimizden sadece gelen yazmak ve baskalarını oradaki töeye karsı sadece hüzünlendirmek olur. Ama bence şu işlediğiniz konuyu daha elestirsel daha cesurca sert söylemlerle dile getirmenin daha uygun olacagı kanatindeyim.
saygılarımla
Yeşimcim, ne Ünzileler ne Nazimeler var bu memleketin toprakalrında,maalesef.
Farklı bedenlerde ama aynı ruhlarda çocuklarımız, hiç değişmeyen özünde aynı hikayelerde ya ağıt,ya benim yazdığım gibi manzum hikaye ya da şarkılarda çığlık atıyorlar.
Bitmesi istenmeyen acı gerçekler bunlar.
Bir gün Çocuk ve kadın istismarı tamamen istismarcıların beyin hücrelerinden yok olsa..Tüm dünyada:(