- 1257 Okunma
- 15 Yorum
- 1 Beğeni
İnternet Anıları 3 – Dededen Yadigar
İnternet Anıları 3 – Dededen Yadigar
1998 yılı… Meraklıyım ya, yeni keşfettiğim internette yeni insanlar tanımaya… Microsoft Chat’te 4 adet sohbet odam var. Odamda insanlar da var; ama yetmiyor ve daha da çok insan tanıma çabasıyla gezintiye çıkıyorum hangi akla hizmetse...
Yabancı ülkelerin odalarına bakarken, İsviçre’den olduğu yazılmış; ama Türkçe isimli bir oda gözüme çarpıyor. Bakayım diyor ve giriyorum. Selamlaşma ve sonrasında tanışma…
- Türkiye’yi özlüyor musunuz?
- Özlemek ne kelime? Türkiye hasreti beni bitiriyor… En çok da karpuzunu özlemekteyim. Burada karpuz çok pahalı; ama uçaklar ucuz. Türk parasıyla 40 milyon lira kadar karpuzun fiyatı. Karpuza 40 milyon lira vereceğimize uçağa biniyor, sabah İstanbul’a gidiyor ve bolca karpuz yiyor, akşam dönerken buraya da getiriyoruz. Böylece hem İstanbul hem karpuz…
- Ne güzel… Ermeni olduğunuzu söylediniz; ama Türkiye’yi çok seviyorsunuz.
- Ben mutlaka bir Türk’le evleneceğim… Nerdeyse evde kaldım Türk beklediğim için…
- Ermeni derken benim de bir anım var Ermeni bir insanla…
- Nasıl?
- Anlatayım… Yıllar önce mide kanaması geçirmiş ve oruç tutamamıştım. Kimse görmesin diye de gizli yerlerde yiyordum orucu. Bu amaçla da ramazan ayını İstanbul’da geçirmeye karar verdim. Kumkapı’da dayımın dükkânına gittim ve sigara içiyordum elimde saklayarak. 65 yaşlarında bir yaşlı kişi geldi. Gözleri öfke doluydu. “Eyvah!” dedim içimden. Ve korktuğum oldu. Bağırmaya başladı yaşlı adam. “Utanmıyor musun oruç yemeye sen?” dedi öfkeyle. “Amca ben hastayım; o nedenle oruç değilim.” deyince daha da öfkelendi. “Hastaysan sigara içiyorsun ama!”. Elindeki bastonu havaya kaldırdı birden. “Bana gâvur dersiniz. Ermeni’yim. Güzel bir dine sahipsiniz ve bu şekilde kötü yaşıyorsunuz bu dini. Utanın utanınnnn!” deyip üzerime yürüdü…
- Dur! Devamını anlatayım mı?
- Sen ne bileceksin?
- Bilirim… O sana baston sallayan benim dedemdi. Rahmetli oldu şimdi. O akşam öfkeyle eve geldi. Aslında sakin bir insandı. Olayı anlattı. Çok üzülmüştü bir müslümanın açıktan sigara içmesine. “Hırsımı alamadım!” dedi… Sen alttan almışsın ve sana nasihatler etmiş…
- Nereden nereye? Bu nasıl bir tesadüf? Bana olayı anlatmasan asla inanmazdım.
- Evet… Artık öz ağabeyim gibisin. Ne de olsa dedemden yadigârsın…
6 yaşına kadar İstanbul’da oturan ve sonrasında İsviçre’ye göçmüş bir Ermeni ailesinin 22 yaşında kızı… Yıllarca sürecek bir dostluk o gece bu konuşmayla başladı. Ve gerçekten sonradan bir Türk’le evlendi…
İnternet ortamında ender rastlanacak, çok hayret ettiğim bir tesadüf idi bu olay…
YORUMLAR
gerçekten internetin sanal olmadığına, sanmak olmadığına inandığınızın sonuçları bence.
ne güzel dostluklar kurmuşsunuz.benim de bir kaç bayan dostum oldu.ama malesef erkekler nedense yalnış anlayıp farklı mecralara sürüklüyorlar bu dostlukları.
:)) sanalın gerçekliği konusunda görüşlerinizi paylaşıyorum.diyorum ki günlük hayatta da karşılaşsaydım bu kişilerle dost olamaz şimdiki gibi mesafe koyardım
güzel paylaşımlar teşekkür ederim
nazan erten
Turgay COŞKUN
Değerli yorumunuza teşekkür ediyorum... Saygılar...
Sanal kavramı hiç olmadı hayatımda. Klavyeye parmağı ulaşacak kadar canlı olan herkes benim için gerçek oldu. Bu nedenle o yıllarda tanışıp arkadaş olduklarımın rahatça % 75 i ile bizzat yüzyüze görüşmüşümdür. Ve hiç değilse bunların yarısıyla da hala en azından selamlaşmamız devam eder...
Günlük hayatımız da böyle değil midir?
Sevgiler :)
"4 adet sohbet odam var. Odamda insanlar da var; ama yetmiyor ve daha da çok insan tanıma çabasıyla gezintiye çıkıyorum hangi akla hizmetse..."
Evet, hangi akla hizmetse !!! O kadar YALNIZLIK dolu muydunuz? O kadar gorusme sagladiginiz insanlardan, guzel sohbetleri, selamlasmalari, mutluluklari, yarinlari kisaca geri donusumleri yasadiginiz kac kisi kaldi ?
ÜZÜMKARASI... Evet... O tarihte, o insana o sözleri nedeniyle hiç kızamamıştım. Güzel bir noktaya temas ettiniz... Selamlar...
narmer... Sizin de anınız çok sanırım; çünkü o yıllarda siz de netteymişsiniz. Biliyorsunuz şimdikinin % 5 i bile değildi. Çok çok azdı. Ve belki de bir yerlerde sizinle de karşılaşmışızdır...
"Unuttuğumu sandığım" demişsiniz. Gerçekten de insanlar unuttuğunu sansa da benzer olaylar hatırlatıyor... Sevgi ve selamlarımla...
Ayhan Sarıkaya... Aslında ben de o kişilerle bir daha görüşmediğimden dolayı yazdıkça hatırlıyor, hatırladıkça tatlı bir gülümsemeye ulaşıyorum. Sevgi ve selamlarımla...
hicbitmez.... Evet! Gerçekten de hangi akla hizmetse... Sanırım 97'de internette az insan oluşu ve tanıdıkça daha da tanımak hevesi idi. Beğenileriniz için teşekkür ediyor saygılarımı yolluyorum...
Tavla oynarken, bir yandan da sohbet ettiğim kişi ile iddialaşmaya başlamıştık. Senin memleketin denizi mi daha soğuk, benim memleketin mi? Konu da bu!. Meğer ikimiz de aynı memlekettenmişiz. Hatta ilk okul arkadaşıymışız..:-)
Her yazınızı keyifle okuyorum. Pek çok anı canlanıyor hafızamda, unuttuğumu sandığım. Saygılar
“Amca ben hastayım; o nedenle oruç değilim.” deyince daha da öfkelendi. “Hastaysan sigara içiyorsun ama!”. Elindeki bastonu havaya kaldırdı birden. “Bana gâvur dersiniz. Ermeni’yim. Güzel bir dine sahipsiniz ve bu şekilde kötü yaşıyorsunuz bu dini. Utanın utanınnnn
Çok etkilendim ve günümüzü düşününce, utandım...
daha da çok insan tanıma çabasıyla gezintiye çıkıyorum hangi akla hizmetse...
cok güzel burasi.hangi akila hizmetse iste..
Ne de olsa dedemden yadigârsın…
cok güzel tesadüfler de oluyor haklisiniz.mutluluklar dileyelim biz kendisine.
begenerek okuyorum kisa ve cokta güzel ve samimi anlatim.
yüreginize saglik
saygilarimla