ŞEHRİM VE HEMŞEHRİM
İnsanlar toplumsal varlıklardır.
Yalnız başına yaşayamaz, gelişemez ve üreyemezler.
Onun için insanlar, gelişmiş sosyal yapılar kurmuşlardır. Bu yapılar toplumları oluşturmuştur. Bunlardan birinci ve en temel olan topluluk elbette ki aile’dir.
Güvenlik sağlamak amacıyla devletler kurmuş, aynı dili konuştukları için milletler oluşturmuşlardır.
Bir toplumun ve/veya cemaatin oluşturduğu ayırt edici değerleri, normları o topluluğun kültürüdür. Kültür insanın toplumsal birliğinin en ayırıcı özelliklerinden birisidir. Gelenek, örf ve adetler ise toplum kültürünün tabanını oluşturur.
Bir Bingöl’lü olarak, bu şehir de yaşamak beni çok fazla mutlu etmiyor açıkçası.
Zira, yaşadığım şehirde memleketim adına herhangi bir dayanışma yardımlaşma veya kültürel etkinliklerde bulunulmuyor. Üstelik bulunduğum şehirde, neredeyse bir ilçe oluşturacak sayıda Bingöl’lü hemşehrim olmasına rağmen. Bu şehirde, Bingöl adına bir derneğin dahi bulunmaması Bingöl’lüler adına çok utanç verici bir durumdur. Yardımlaşma ve dayanışma toplum hayatının gereğidir. Zira öyle olmasaydı, insanlar toplumsal değil, birbirinden kopuk varlıklar olarak yaşantılarını sürdürürlerdi. Bulunduğum şehirde birçok Bingöl’lü iş adamları, şehrin üst mertebelerinde bulunan insanlar var. Ve inanın hiç birinin bir başka hemşerisine zerre-i miskal kadar faydası yok.
Elbette, şehirde kendi memleketleri adına herhangi bir topluluğun bulunmamasına, bir yardımlaşma dayanışma faktörünün olmamasına üzülen, “birkaç” insan var. Ancak belirttiğim gibi bunlar sadece “birkaç” kişiden ibaret. Bingöl adına bir topluluk oluşturmak için bu insanların elinde yeterli imkanlar bulunmuyor. Ve onca uğraşa rağmen, bu birkaç kişi dışındaki kişilerden hiçbir destek gelmemiştir.
Yeri geldiğinde, Bingöl adına atıp tutan, Bingöl’ün gelişmemişliğinden, geri kalmışlığından bahseden, oradaki yönetimi ve iş adamlarını eleştiren, Bingöl’deki insanların pasifliğini anlatan kodamanlar, icraat zamanı gelince sus pus oluyorlar. Tabii burada mükemmel bir yaşam sürüp oradakileri eleştirmek çok kolay oluyor onlar için.
Bingöl’den çıkıyorsun, işini gücünü kuruyor parayı buluyorsun, sonra kim takar Bingöl’ü. Aman boş ver Bingöl böyle gelmiş böyle gider, o şehir ilerlemez, o şehir büyümez, o şehrin insanları şöyledir, o şehrin insanları böyledir diye konuşuyorsun. O şehre sen sahip çıkmazsan, ben sahip çıkmazsam, öteki, beriki sahip çıkmazsa, Bingöl tabi küçük kalır, tabii gelişme gösteremez. Sen burada, orası adına bir tanıtımda, bir etkinlikte bulunmazsan, buradaki yaşadığın güzel hayatın tadını çıkarıp, kendi kültürünü burada yaşatmak için bir misyon yüklenmezsen, elbette orası gelişemez. Gelişmek için, ilerlemek için, tanınmak gerek, tanıtmak gerek...
Sözüm o ki, kimse Bingöl’ün ilerleyememesinden yakınmasın.
Zira bu gerek Bingöl’de yaşayan insanlar, gerekse Bingöl dışında yaşayan gurbetçilerin elindedir. Bingöl’ün gerek ekonomi, gerek istihdam açısından daha iyi bir kent olması için, herkesin elinden geleni yapması gerekir. Sadece sözde değil, özde memleket sevgisini içinde barındırması gerekir..
Zira Bingöl’lü olmak sadece Bingöl’lüyüm demekle olmuyor.
Ali Arif ÇAKA
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.