- 862 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Yalnızlığım benim, naz yapmayanım.
kaç kere vuruldun yalnızlığın oklarıyla, çok mu yaralandın, çok mu acı çektin ?
gözlerindeki bu acı gaddar bir yalnızlığın aksi mi ? oyuncakların bile bıraktı mı ellerini, okşanmamış saçların hangi rüzgarlara teslim ?
rüyalarında bile yalnızlığın şarkılarıyla, kaç kere vuruldun ?.
çok mu canın yandı ?
tenine dokunan soğuk diliyle kaç kere ürperdin ?
yalnızlık vurur,hep vurur
döner,döner gene vurur...
felsefeden, melsefeden anlamam o sebebtendir ki alengirli laflar etmeyi beceremem, lâkin derdimi anlatacak kadar cümle yedeğimde her zaman durur , yalnızlık benim branşım...
o müfredat üzre yaşadım ve fakat hiç silgim olmadı benim. caddelerde kendi koluma girerek yürüdüm ben, kendi omuzlarıma kapanarak ağladım, haydi dostum bir tur atalım diyerek kendi kolumdan çekiştirdim.
yalnızlığı anlatmak için kelimelere de ıstırap çektirmeye gerek yok yormayın zavallıları.
ah bilmezsiniz onunla aynı paragrafta durmak bile incitir onları ve ben o yüzden hep yüreğimde taşıdım. sırf incitmemek adına cümle paragrafları , sırf o yüzden dilime düşürmeden taşıdım kaldırımlarda, kirpiklerimin ucunda.
kimsenin ne adının önüne ne de ardına yakışmaz benim dudak kıvrımlarıma yakıştığı kadar, o benimdir o benim kaderimdir ancak.
ah susun lütfen beyim evet siz kaleminin ucunu çatal dilli yazılar yazmak için sivrilten bayım,hiç gerek yok kavmi bile olmayan bir dili çılgın sözcükler peşine koşturmaya, yalnızlık adamı vurur ansızın vurur, cemaatte vurur, otobüste, vapurda nedenini anlayamazsınız. bırakınız bütün felsefi terimleri hepsi mezarlarında rahat uyusun. bizim sokaklarımızda koşamaz onlar, düşerler dizleri yaralanır yaralanmış bir ten ki ; kendini sağaltmaktan aciz hangi derde derman olabilir.
bizim kaldırımlarımız akşamları köpekler tarafından paylaşılan sokaklarımız bahçemizde açan değirmen çiçekleri trafik lambalarımız ve sezen ablamız...
yalnızlık adamı vurur ansızın hemde sarı odalar da vurur,hastane kapılarında vurur,zamanında kalkmayan lanet olası otobüs duraklarında vurur,"kışlalar dolup boşalırken vurur". muş yolunda vurur,yokuşun en amansız metresinde...
yalnızlık adamı vurur,her yenilgi sonrası stadyum çıkışlarında vurur,parasız delik ceplerle lokanta önlerinde vurur,onun işidir vurmak,ona anlamlar, sıfatlar, zamirler,özneler yüklesenizde vurur,farkında değilmiş gibi davransanızda vurur çünkü o sizi hep farkeder gözleriniz daldığında bir noktaya, kalem amaçsızca dolaştığında sahifenin üzerinde, hatırdan çıkmayan bir numaranın çevrilemeyişinde telefon kadranında o sizi bulur hedefe kilitlenir ve hep vurur...
şaşmayan bir gaddarlık yol gösterir ona en zayıf anınızda hiç ummadığınızda bir şiire dalarken gözleriniz, satırların arasından fırlar, ah saçları iki yana örgülü küçük birkız çocuğunun sahipsiz gözyaşlarıyla vurur...
yormayın kendinizi ben biliyorum,ben o müfredat üzerine yaşadım ve fakat hiç silgim olmadı benim ben vitrinlerde sevdim görüntümü,ben hep kendi saçlarımı okşadım aysız akşamlarda...
gerek yok ağular akıtan kaleminizi sivriltmeye bayım, yormayın kendinizi, çaresiz katlanılacak acıların merhemi bu değil...
o hep vurur...
döner,döner gene vurur...
YORUMLAR
"Hep yalnız hep yalnız
Çok yanlış çok tatsız
Bugün kötü günümdeyim
Şımartılıp sevilmedim
Daha beter sersemledim
Şöyle böyleyim "(n.öncel)
ağlamak isteyince yalnızlığım gelir aklıma
yalnızlık deyince de hep bu şarkıyı hatırlarım..
yalnızlığım bir türlü benden vazgeçmeyen hastalıklı sevgilim..
sewgiler...