Kızsal muhabbetler(39)(i)..........
Bugünün en mutlusu kim?
Bugünün en mutlusu, Devrim.Kardeşi Erdal geliyor.Telefonda kardeşiyle konuşmakta şuan.
-Koçum benim.Gelll tabi ya.Bişey olmaz telafi edersin ,çok özledik seni.
-Abiciğim dokuzda biniyorum ,yarın ordayım, beni karşılayacak mısın?
-Karşılamam mı?Koçum geliyor ya abisinin koçu.
Devrimin annesinin yüreği burkuldu.
-Sağ salim geleydi oğlum.Bu gece bana uyku yok desene.
-Hanım sen de abarttıkça abartırsın.Koskoca çocuk ne olacak ya?
Devrim telefonu kapattı.Yüzünde tebessüm koltuğa oturdu .
-Baba ben uzakta olsam, beni de bu kadar özler miydiniz?Bak kıskanıyorum haaa.
-Oğlum siz ikiniz, benim canımın iki ayrı parçasısınız.En çok seni severim bilirsin ama Erdal da başka.
-Şaka yapıyom baba ya.En çok onu da sevsen gocunmam.Koçum benim nasıl özledim ya.
-Özlenmez mi?Siz ikiniz benim inancımsınız.Senin adını Devrim koyduk.Anan istemedi oğlanın başı belaya neyim girer dedi ama ben dinlemedim.
-Devrim olacak adı dedim.Sonra Erdal oldu.Erdal bilmez adı niye Erdal diye.
-Eeee ben de bilmiyorum ki baba.Niye Erdal?Hiç söylemedin ki?
-17sinde idam edilen bir gencin adı da ondan.
-Erdal Eren mi?
-Heee ya O.Bu isim hep yaşayacak.Vasiyetimdir oğlun olursa sen de Erdal koyacaksın.Erdalı o gencecik fidanı, bir askeri öldürmekle suçladılar oğul.Üstelik kendini kovalayan bir askeri arkadan vurmasıyla.Düşün nasıl mümkün bu?Gencecik fidanı toprağa verdiler.
Sözler havaya karıştı,oda hüzün,acı,kin doldu.Havayı soluyanların kalpleri acıyla doldu.
Devrimi saran hüzün,sevgilisinden uzaktı.Şebnem elinde üzerinde burcunun olduğu fincanıyla çay içmekte.Leylamsı çay.Karanfilllİ,öteki elindeyse bir kitap ve işaretli bir cümle:
’’Batıyla aramızdaki fark:Temel ayrım,küçük yaştan itibaren bireyselliği ve fikir ayrılıklarını teşvik ve takdir eden Batı kültürü ile bizim daha cemaatçi-kollektivist kültürel yapımız’’
Şebnem şimdi bu cümleyi düşünüyor. Devrime okusa bu cümleyi bir saat aralıksız konuşur.İlkokul mezunu ayaklı kütüphane olmaya ramak kalan bir adamın,üniversite okuyan cahil sevgilisi olmak ne zor iş....
Peki tüm bunlar olurken, yani Devrim babasıyla konuşurken ve Şebnem bişeyler okurken Leyla ne yapıyor derseniz,bişey yapmıyor derim.Hakikat olan şu ki bişey yapıyor yapmasına da, gerçek hayatta değil,rüyasında yapıyor.Vedatla seviştiğini görüyor şuan rüyasında ,ayrıntıları bilemem, şehvetten mamul bir rüya işte.
Uyanık olsaydı bu durum için Tolstoy ne demişse onu derdi Leyla da.Sahi ne demiş Tolstoy?
’’Uykudayken rüyanızda genellikle kronik olarak mekanlandırdığınızda ,saçma görünen şeyleri görürsünüz.Ancak uykudayken kendiniz hakkında düşündükleriniz,uyanık olduğunuzdan çok daha gerçektir.Uyanıkken,uzak olduğunuzu düşündüğünüz bir zayıflığı rüyanızda görürsünüz ve uyanıkken korktuğunuz zayıflığı rüyanızda görmezsiniz,ama arzuladığınızı görürsünüz.’’
Leyla mırıl mırıl bişeyler mırıldanıyor,anlamlı cümleler olmayan mırıldanmalar.Belki iç çekişlerdir.Bilemem............
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.