Cömert YILMAZ: 'Çünkü biz: Kan kardeşiyiz ezelden-ebede.' ...Söyleyişi
Sizi dünyası şiirle dopdolu olan Cömert YILMAZ ile baş başa bırakmak istiyorum, okuyun haz duyun edebiyattan...
................................................
meselci: Bu klasik soru olacak, biliyorum ama sormak zorundayım. Zorundayım çünkü Cömert YILMAZ’ı ve öteki Cömert’i tanıtmak gerek sizi takip eden okurlarınıza... Evet Cömert YILMAZ kimdir, özgeçmişinizi alabilir miyim?
Cömert YILMAZ:
--- Öncelikle böyle bir çalışma yürüttüğünüz ve sitedeki dostları tanıtma söyleyişlerinize beni de kattığın için sonsuz teşekkürlerimi bildirmek istiyorum...
Cömert Yılmaz: 1973 Haymana (Ankara ilçesi) doğumlu. Hayata; eylülde merhaba diyenlerdendir. İlkokul mezunu bile sayılmazken, kendisini şiirle-edebiyatla iç içe bulmuştur. İşçidir ve alnından dökülen her damla ter ile zulasında biriktirdiği şiirleri sırılsıklam ederek geçiyor hayatın içinden. Bu yüzden ıslaktır harfleri . Konuşurken dudakları titrer . Korkudan değildir, birilerini incitmekten, kırmaktan çekindiği içindir. Kendi kırgınlıklarına aldırış etmeden ağır-aksak yürüyen emekçi bir kalemdir ...
Ve ben hiç öteki biri olmadım! Bugüne kadar hiç rumuz kullanmadım. Kendimi, aslımı hiç saklama gereği duymadım. Beni iyi tanıyan bir dostum; şöyle der!
‘’sen yazdıklarının aynısısın/kendini yazdıklarına yansıtan adam’’
meselci: ’Herkes tellere doğru bassa... dünya; sazı hep güzel çalardı’ Bu sözü sayfanızda Kendisi Hakkında Yazdığı bölümünüzden alıntıladım. Dikkatimi çekti, neden bu sözü oraya asmak istediniz Sayın YILMAZ, bir parantez açar mısınız bunun için, sizin için anlamı ne?
Cömert YILMAZ:
--- ’’Ezelden’’ şiirime yorum yapan çok sevdiğim ve değer verdiğim bir dostun yorumuydu.
‘’ tellere doğru basılsa dünya sazı hep güzel çalardı bence’’ demişti.
Ben başına –Herkes- sözcüğünü ekledim. Ki doğru olan, asıl olandı buydu. –Herkes/Hepimiz…-
Üzerimize düşeni layıkıyla yerine getirebilmektir. Sevgi, saygı ve hoşgörü karşılıklı olmalıdır. Sabır göstermeli, tahammül edebilmeliyiz birbirimize...
O şiir, benim için insanları biraz daha iyi tanımama sebeptir. Kurgulanmış, hayal ürünü şiirleri yere-göğe sığdıramayanların. Yaşanmışlıkları ve hayatın sancılı yanını kaleme aldığım için nasıl sırt çevirdiklerinin bir nişanesidir.
meselci: Şiire sarılma serüveniz, nasıl başladı? Şiir mi çağırdı sizi kendinize, yoksa siz mi şiirin ellerinden tuttunuz? Şiir’in yüreğinizde dalgalanan tanımı ne?
Cömert YILMAZ:
--- Garip bir duygu ve ben bu garipliği seviyorum galiba. Okuma-yazma (hatta Türkçe dahi öğren(e)meden henüz) bilmeden şiirle tanışmak. Şiirin hayatıma girişi annemin ‘’lori lori’’ sesleri kulaklarıma dolarken başladı, şiire merhaba deyişim.
ben büyüyünce
şairlerin tırnağı olacağım, nasırlı yürekleri kaşımak için
dediğimde kızardı
öfkesinden deliye dönerdi, dünyayı dişlerinin arasında sıkardı
düşlerimi döverdi babam, tekme tokat kırılırdım
annem kan ağlardı, hayallerim yakılırken hiç uğruna
şizofren isteklerimi kınamazdı, her şiirle yeniden girerdim kalbine.
(şairlerin tırnağı, şiirinden alıntı)
Anlayacağın, biraz ben şiirin elinden, biraz şiir benim elimden ama en çokta annem ikimizin elinden tutarak büyümeye çalıştık.
meselci: Şiir’de hedef koyduğunuz amaçlarınız ne-ler? Şiire bir kurtuluş reçetesi gibi mi bakıyorsunuz, yoksa bir hobi olarak mı bu güzel dalla ilgileniyorsunuz edebiyatın?
Cömert YILMAZ:
--- ‘’ Şiire bir kurtuluş reçetesi gibi bakmak’’
Şiiri ticaret amaçlı yazmaya başlayan insanlarla (onlara şair demesem kızarlar mı acaba?) doldu. Biz biliriz ki yiten ozanların bir kağıt ve bir kalemden başka bir şeyleri yoktu, şiirlerini bize miras bırakırlarken...
‘’Artık kimse şiir kitabı almıyor, herkes kendi şiir kitabını çıkartmakta’’ derken yazar, ne kadar haklıymış meğer.
Şiire bir hobi, bir merak, yada heves olarak bakmıyorum. Daha çok –tutku- diyorum ki her geçen gün biraz daha büyüyor şiirle aramızdaki aşk… İlk saydıklarım anlıktır gelir-geçer.
Şiirde bir hedefim! Elbette var. Ama bu şiir kitabı filan çıkartmaktan öte bir şey bu. Bu şimdilik bende saklı kalsın, ne dersin sevgili meselci kardeşim…
Düzenli olarak takip ettiğim 3 tane edebiyat dergisi var. Tabiki bunların yanında bol bol kitap okumak.
meselci: Edebiyat’ta gelmek istediğiniz bir nokta var mı, varsa bunun için temel atmak, alt yapınızı oluşturmak için ne gibi kaynaklardan(yazarlardan-şairlerden) besleniyorsunuz?
Cömert YILMAZ:
--- Edebiyat’ta gelmek istediğim bir nokta var mı?
Bir şeyler üretmek, insanlarla bir şeyler paylaşmak elbette küçümsenmeyecek bir duygudur. Edebiyatdefterine üye olurken, amacım daha çok yazı ve öykülerimi paylaşmak adınaydı. Burada ki yazıları ve öyküleri okuduktan sonra, bu yönümün zayıf olduğunu fark ettim. Sanırım biraz daha zamana ihtiyacım var. Hazır olduğunda öykü ve yazılarımı da mutlaka paylaşmak isterim. Fakat! İnsanlara bir şeyler verebilmek. Bunu şiirle daha iyi ifade edebildiğime ve empoze ettiğime inanıyorum...
Şu yazarları-şairleri seviyorum, şunları sevmiyorum diye bir ayırım yapmak istemiyorum. Zira her okuduğumdan bir şeyler öğrenmek, her yazarın hayata farklı bakış açısı var. Hepsinden ayrı ayrı faydalanmak gerekir...
meselci: Bir şiiri yazmak için ne kadar sürenizi ayırıyorsunuz, demlemeye bırakır mısınız diyeceklerinizi, söylemek istediklerinizi?
Cömert YILMAZ:
--- Cömert Yılmaz; kalemi eline alıp, şiir yazmaya başlayan biri değil. Boş vakitlerimden ziyade, daha çok dolu vakitlerimde şiir yazmak ve yazdıklarımın üzerinde sürekli çalışmak beni mutlu ediyor. Mutlaka emek olmalı, ter akmalı. İyice demlenmeli ki keyfine varabilmeli okuyucu. Ve en çok korktuğum durum. Yazacağım tek bir dize dahi acaba okuduğum herhangi bir yazıdan/şiirden mi kaldı aklımda diye sürekli araştırma gereği duyarım. Ki dişlerimin gıcırtısına en büyük sebeptir -emek hırsızlığı-...
Bir şiiri yazmak, bazen 1 ay’da tamamladığım şiirlerim olmuştur ki zaten çok sık şiir yazıp-ekleyen biride değilim. Az ama öz olmalı. Bu yüzden olsa gerek hep azınlıktan yana oluşum.
meselci: Hangi şair döneminde yer almak isterdiniz ve onunla dost olarak yaşamak isterdiniz?
Cömert YILMAZ:
--- Yunus Emre, Mevlana Celaleddin Rumi, Ömer Hayyam, Halil Cibran, Fuzuli, Nazım Hikmet Ran, Necip Fazıl Kısakürek, Tevfik Fikret, Ahmed Arif ve daha pek çok şair…
Şöyle bir baktığımızda ölümlerinin üzerinden yıllar hatta asırlar geçmiş ve hala eserlerinden faydalanıp günümüzde okuyup, aklımızda tutabiliyorsak. Bu büyük şairlerin hangisini birbirinden ayırt edebiliriz?
Mutlaka birinin zamanında yaşamayı çok isterdim. Ama günümüzde de iyi şairler yok değil hani. Özellikle genç kalemleri sıkça takip etmeye gayret gösteriyorum. İlerde bir gün bunlardan birisi neden edebiyat dünyasına adını yazdırmazsın.
meselci: Güneydoğudan göçe zorlanmış zamanın sürgünlerindensiniz...
Kürtçe ile aranız nasıl ve şuan gündemde olan Demokratik Açılım için söylemek istediğiniz birkaç cümle var mı?
Cömert YILMAZ:
--- ’’zamanın sürgün göçebeleri’’ evet. Doğru bir deyim. Asimile olmak için dağıtılan bir halk. Oldu mu? Her gün biraz daha güçlenerek özüne sadık kaldı bu halk…
Kürtçe…
Hiçbir şiirimde ‘’Kürt ve Kürtçe’’ kelime geçmemesine rağmen söylemediklerini bırakmadılar yahu!!! Yinede tüm bunlara rağmen seviyorum Kürtçeyi ve Kürtçe konuşmayı. Ama ille de insan ‘’kardeşiz’’ dediği halkın diline yıllardır süre gelen nefretinden arınıp, hoşgörü ve saygı çerçevesinde yaklaşamaz mıydı? Birbirimizi içimize sindirmeliyiz artık...
Yadırgamadan, yargılamadan ve ayıplamadan tek harfi…
Çünkü biz: Kan kardeşiyiz ezelden-ebede. Bunu kimse inkar edemez, etmeye de gücü yetmez…
‘’ Demokratik açılım’’ mı dedin?
Keşke daha sağlıklı yürütülse bu süreç. Ve altını çizerek söylüyorum. Şiddete, teröre ve yakıp-yıkmalara kesinlikle karşıyım.Hiç bir zaman tasvip etmedim, etmemde...
Hele ki içinden geçtiğimiz bugünlerde herkes biraz daha sağduyulu olmalı ve katiyen tahriklere kapılmamalı. Hani şu siyasiler birbirlerini yiyorken, bizler halk olarak daha duyarlı ve daha soğuk kanlı olmak zorundayız.
Aynı kıbleye yönelen ve aynı secdeye alnı değen insanların birbirinden nefret etmesi ve kin dolu gözlerle bakmasına bir anlam vermedim bugüne kadar, hiçbir zaman da veremem…
meselci: Hayat ile ilgili bir soru sormak istiyorum size, size hayatı düzeltme görevi verilse, dünyayı nasıl bir hale getirmek isterdiniz? İnsanlığın geleceğinden endişe ediyor musunuz?
Cömert YILMAZ:
--- Öncesi ve sonrası her zaman olması gereken ‘’ahlak’’ diyorum…
Her dönem yeni bir hastalık t/üremekte. Geleceğinden endişe etmek? Şimdi içinde yaşadığımız –an- bile tehlikeli bir boyutta değil mi zaten?.. Sadece ülkemizde değil, dünya genelinde baktığımızda insanlığın ne kadar çok ve çabuk tükenmekte olduğunu gör(e)memek elde değil.
Asan, kesen... birbirini doğrayan, birbirini vuran insanlar(!) Aile içi şiddet, trafik ve daha nicesi.Sahi meselci kardeş! Nereye gidiyor bu insanlık?
meselci: Aşağıdaki kavramlar(soru işaretli olanlar) sizin için ne gibi ifadeler içeriyor?
Cömert YILMAZ:
Bir çırpıda okuduğunuz(beğendiniz) bir şiir?
--- Okuyacağım şiiri ‘’bir çırpıda’’ geçiştirmem. Beğenmişsem mutlaka iliklerime kadar hissetmişimdir şiirin büyüsünü.
‘’Binbirinci gece’’ namı diğer ‘’Hancı’’ Bekir Sıtkı Erdoğan.
‘’Hasretinden prangalar eskittim’’ Ahmed Arif.
Takla atan Mardin Güvercinleri?
--- Mutlaka canlı olarak görmek istediklerimden. Belki bir gün sevgili meselci bizi davet ederse neden olmasın.Ya da! Aspendos mu(Faik Danışman) davet eder artık bilemem.
Dilinize plesenk olmuş şarkı sözü ve yorumlayanı?
--- ‘ ’Kine Em’’ Şiwan Perwer.
’’odam kireç tutmuyor’’ Ahmet abi (Kaya).
Kış mevsimi ve kar taneleri?
--- Biraz hüzün/biraz sevinç. Nedense aklıma hep çocukluğum gelir.
En büyük kıskançlığınız(bu soru genel anlamda)?
--- Elbette sevdiklerim…
Size acayip keyif veren özellikleriniz, üç madde şeklinde alsam?
a- Sürpriz yapmak bana müthiş keyif veriyor.
b- Yalnız başıma yürüyüş, ruhumla baş başa kalmak ve yüreğimin sesini dinlemek.
c- Çocuklarla eğlenmek.
Sevdiğiniz renk?
--- Kırmızı.
Ve edebiyatdefteri.com’da miNa rumuzlu Mine GÜLTEPE Dost-umuz?
--- Mine Gültepe! Biliyor ve inanıyorum ki ben şiir yazmazsam kesinlikle yazdıklarımı okumaz ve yorum yazmaz. Şiirin peşinden koşan bir ‘’yürek işçisi’’dir.Şair isimleri değil, şiir okuyan bir edebiyat aşığıdır. Samimiyetine riya karışmayan kaç kişi varsa aramızda! Onlardan biride miNa’dır(Mine Gültepe).
meselci: Sevgili Cömert Dostum, gönül kapılarınızı bize açtığınız ve içinizden geldiği gibi sorularıma yanıtlar verdiğiniz için size minnettarım....
Cömert YILMAZ:
--- Bu güzel çalışmanız için ben teşekkür ederim Sevgili meselci kardeşim. Sağlıklı bir yaşam ve başarılarla dolu bir ömür diliyorum.Ama ille barış ve huzur dolu günlere…
Selam ve saygıyla.
10.12.2009
...............................................BİTTİ.................................................
YORUMLAR
Bireysel ve toplumsal yanıyla bakmak üzere, sohbete tekrar geldim ki bu tür söyleşilerin bir anlamı da "kişi"nin şiir potansiyelinin yanısıra hayata dair penceresini tanımaktır. Bu anlamda Mehmet dostumuz, güzel bir soruya dikkat çekmiş.
meselci: Şiire sarılma serüveniz, nasıl başladı? Şiir mi çağırdı sizi kendinize, yoksa siz mi şiirin ellerinden tuttunuz? Şiir’in yüreğinizde dalgalanan tanımı ne?
Cömert YILMAZ:
--- Garip bir duygu ve ben bu garipliği seviyorum galiba. Okuma-yazma (hatta Türkçe dahi öğren(e)meden henüz) bilmeden şiirle tanışmak. Şiirin hayatıma girişi annemin ‘’lori lori’’ sesleri kulaklarıma dolarken başladı, şiire merhaba deyişim.
miNa : Cevapsa ne kadar özgün ve ne kadar bizden... Tam da bu noktada son zamanlarda sıkça takıldığımız "biz" ifadesinde durmak istiyorum.
Elbette bu kelime, her akılda ve yürekte farklı çağrışımlar yapar ama acaba "çağrışım"lara çok kapılarak kelimenin gerçek anlamını çabuk mu unutuyoruz? Çünkü "biz" içine herhangi birşey katmaksızın "birleştirici ve bütünleştirici"liği anlatır. Dolayısıyla Cömert dostumun soruya karşılık getirdiği o yalın içsellik, bir bakıma "biz"in de özetidir adeta...
Sevgili Cömert, şiir"i "garip bir duygu" olarak adlandırmış. Gerçekten de şiir garip bir duygu olsa gerek ki en garip yanımızda doğuyor, büyüyor, gelişiyor ve ne ilginçtir ki yaşamın tüm fizik kanunlarını inkar edercesine ölümsüzleşiyor.
"Şair duruşu" veya "Sağlam kalem" ifadeleri de aslında bu ölümsüzlüğün ipuçlarını verir şiir dünyasına...
Şairimizin, henüz Türkçe öğrenmeden şiiri tanımış olması ise bu sanatın özünde, aslında tını ve sevgi olgusunun ne kadar önemli rol oynadığının bir göstergesidir. Anne sesinde o tınıyı yakalayabilmiş olmak elbette herkesin harcı değildir. Ayrıca her insan bu tınıyı illa ki şiire dair alacaktır, diye bir durum da sözkonusu olamaz.
O halde buradan farklı bir soru çınlamaya başlıyor kulaklarımda ;
İnsan doğuştan mı şairdir yoksa öğrenme sürecinde mi şair olunur?
Bu daha çok bilim adamlarının uğraşı alanına giren bir konu olmasına rağmen kişisel görüşüm, "insan doğuştan şairdir, ressamdır, müzisyendir", öğrenme süreci ise sadece gelişime ve tercih dahilinde kalıcılığa yöneliktir. Bu arada asla yadsınamayacak bir unsur da, öğrenme sürecinde bizlere kapıyı aralayan o insanın, varlığıdır. Çünkü, insan kendi amaç ve inancının yanısıra bir ölçü de teşvikten gücünü alır. Bu noktayı atlamadan, seni bizlere getiren Annene yürekten teşekkür ve sevgilerimi sunarım şairim.
Söyleşinin toplumsal boyutuna gelince, bu çok daha önemlidir ki insan ancak toplumsallaşabildiği ölçüde, kendine yakın durmayı öğrenir. Kendine yakın oldukça da "insan"ı çok daha net anlayacaktır.
meselci: Güneydoğudan göçe zorlanmış zamanın sürgünlerindensiniz...
Kürtçe ile aranız nasıl ve şuan gündemde olan Demokratik Açılım için söylemek istediğiniz birkaç cümle var mı?
Cömert YILMAZ:
--- ’’zamanın sürgün göçebeleri’’ evet. Doğru bir deyim. Asimile olmak için dağıtılan bir halk. Oldu mu? Her gün biraz daha güçlenerek özüne sadık kaldı bu halk…
Kürtçe…
Hiçbir şiirimde ‘’Kürt ve Kürtçe’’ kelime geçmemesine rağmen söylemediklerini bırakmadılar yahu!!! Yinede tüm bunlara rağmen seviyorum Kürtçeyi ve Kürtçe konuşmayı. Ama ille de insan ‘’kardeşiz’’ dediği halkın diline yıllardır süre gelen nefretinden arınıp, hoşgörü ve saygı çerçevesinde yaklaşamaz mıydı? Birbirimizi içimize sindirmeliyiz artık...
Yadırgamadan, yargılamadan ve ayıplamadan tek harfi…
Çünkü biz: Kan kardeşiyiz ezelden-ebede. Bunu kimse inkar edemez, etmeye de gücü yetmez…
‘’ Demokratik açılım’’ mı dedin?
Keşke daha sağlıklı yürütülse bu süreç. Ve altını çizerek söylüyorum. Şiddete, teröre ve yakıp-yıkmalara kesinlikle karşıyım.Hiç bir zaman tasvip etmedim, etmemde...
Hele ki içinden geçtiğimiz bugünlerde herkes biraz daha sağduyulu olmalı ve katiyen tahriklere kapılmamalı. Hani şu siyasiler birbirlerini yiyorken, bizler halk olarak daha duyarlı ve daha soğuk kanlı olmak zorundayız.
Aynı kıbleye yönelen ve aynı secdeye alnı değen insanların birbirinden nefret etmesi ve kin dolu gözlerle bakmasına bir anlam vermedim bugüne kadar, hiçbir zaman da veremem…
miNa : Söyleşinin bu bölümüyle ilgili değerlendirmeme izninizle "dil" üzerinden bakmak isterim. Şiir de sanatın diğer kolları gibi bireysellikten evrensele uzanan bir uğraşıdır. Genişleyebildiği ölçüde "insan"dan yanadır. Ve insan, karmaşıklığı ve sadeliği aynı anda bünyesinde taşıyabilen muazzam bir mekanizmaya sahiptir.
Dolayısıyla şiirde "dil" farklılığı şairine ve şiire küçülme değil aksine zenginleşmeyi getirir.
Aynı dilden konuşan insanlar dahi birbirini anlamakta zorluk çekerken, başka dilden konuşan şairi nasıl anlayabiliriz? diye düşünecek olursak, bu son derece düz bir mantıkta sıkışmayı getirir.
Gerçek şiir emekçileri ve şiirseverler buradaki ince çizgiyi çok net görürler. "Anlamak" sadece dile özgü değildir, aynı zamanda duygularımızla da ilintilidir.
Çünkü içimizde şairin kimliği veya etnik kökeni önem taşıyorsa, şiire uzaktan bakmakla yetiniriz. Ama ona önce insan veya şiirin kalemi olarak bakmayı tercih edersek, o şiiri veya şairini anlama yolunda uğraş vereceğimiz kesindir.
O halde anlamaktan neden bu kadar korkuyoruz?
Anlamak, kendimizden neyi eksiltir?
Bir şair, bir diğer kalemdaşını korkuyla ne kadar büyütebilir?
Sizce de korku, barışın ve sevginin en büyük engeli değil midir?
Yoksa sevginin ve iyiniyetin, tüm kapıları açan tek anahtar
olduğunu unuttuk mu?
Şiir dünyasının kendini bir an önce bu kirlilikten (türk-kürt, yerli-yabancı, biz-öteki vb..) arındırması gerektiğine inanıyorum. Hatta bu bana göre, gerekli değil acilen şartlı bir durumdur.
Toplumsal ayrışmanın giderek derinleştiği günlerde "toprağın" ayrıştırıcı unsur olmadığı, aksine Cömert dostumun son cümlesine benzer, eninde sonunda birleştirici rol oynadığı açık bir gerçektir.
Siyasi anlamda, hiçbir ideoloji "insanlıktan ve evrensellikten" uzak durduğu sürece başarılı olamaz. Bunca kavram kargaşasının yaşandığı bir dönemde üstüne bir de siyaset liderlerinin son derece yapay söylemleri, kitleleri kutuplaştırmaya yöneltmekten başka birşey değildir.
Konunun çok geniş boyuta sahip olması nedeniyle, şairimizin sayfasında yer işgal etmek istemiyorum. Belki başka sefere yine karşılıklı paylaşırız. Dolayısıyla son olarak söyleyebileceğim ; her birimizin bu "akıl tutulması"ndan bir an önce kurtulmamız gerekliliğidir.
Çok mu konuştum şairim... :)
Seni tanımak güzel şey
erdem ve sevgiyle...
miNa.. tarafından 12/15/2009 1:15:36 PM zamanında düzenlenmiştir.
miNa.. tarafından 12/15/2009 1:18:29 PM zamanında düzenlenmiştir.
merhaba efendim
çok güzel bir sohbete LAİVİA *SEVGİLİ ÖĞRETMENİM *
haberdar ettiği için çok teşekkür ediyorum bu güzel sohbetten mahrum kalmadığım içinde çok mutluyum her iki güzel yüreği candan kutlarım çok güzel bir sohbetti büyük bir zevk ve keyif aldım meselci kardeşim ve cömert beyler her ikinizide kutlarım efendim saygı ve sevgilerimle
Sevgili Cömert Yılmaz'ı bir başka platformda tesadüfen tanımıştım. Sonrasında burada görmek çok daha mutlu etmişti beni.
Kaleminin gücüne inanadığım şairlerden biridir Cömert YILMAZ. Kendisini, kendi kaleminden tanımak çok daha güzeldi.
Sevgili Meselci, yapmış olduğunuz etkinlik gerçek anlamda çok güzel ve amacına ulaşıyor.
Her iki yüreğe de teşekkür ediyorum. Saygı ve sevgiler
sayfasina ilk konuk oldugumda Can Sairin dedim ki kendi kendime ben nasil kacirmisim bu insani ve siirlerini...hicbirsey icin hic bir zaman gec kalinmis degildir diye bir tabir kullanilir ya hani sonra dinlenmeye ve demlenmeye gittim siirlerinde...kimi zaman siirlerinde anama babama rastladim hasret giderdim onlarla kimi zaman da kücüklügüm göz kirpti satir aralarindan bana...
Can Sairde en sevdigim anlatim sekli ve bunu kullanirken özenerek secerek siradan degil de belli ki siir dinlenmis ve demlenmis gelmis ( bugünlerde bu deyimi cok kullaniyorum ben de bilmiyorum neden ) olmasi...en önemlisi hayatin icinden sesinin geliyor olmasi...duygu ve hüzünlerin bolca oldugu siirler beni her zaman pesinden sürüklemistir ve O siirlerine fazlasiyla duygu ve hüzün yükleyebilenlerden...cok uzun bir sürec olmamasina ragmen kendisiyle dostlugumuz sanki onu yillardir taniyorum hissine kapiliyorum hep...
kendisi de sözünü etmis erken erken siir yazmaz...o yüzden de kendini fazlasiyla özletenlerden...bu da siire verdigi önemden ve hassasiyetten kaynaklaniyor...ben onu yazmaya kalksam bu sayfa dolar da tasar o yüzden kisaca kendisiyle karsilastigim icin cok coook mutlu oldugumu ve yüreginin sesini cok sevdigimi söylemek istiyorum burdan...
Sevgili meselci sana da cok tsk ediyorum bu Can Sairi bize bir adim daha yaklastirdigin ve sesiyle bulusturdugun icin...her ne kadar yazilara firsat bulup gereken ilgiyi göstermiyor olsam da birkac dostla yaptigin söylesileri okudum ve yakindan tanima sansini elde ettim sessizce ayrilarak sayfandan...ama burda bu sessizligi bozmak cok iyi geldi...tesekkürler...
cok güzel bir sohbetti...devamini dilerken iki güzel insana da sevgi ve saygilarimi yolluyorum...
okuma zahmetine katlanıp, sayfamı şereflendiren tüm gönül dostlarıma şükranlarımı sunuyorum.
Cömer YILMAZ dostuma da, bu eşsiz anları bana yaşttığı için bir ömür boyu mutluluklar ve başarılar diliyorum kendisine.
Daha nice söyleyişilerde buluşmak dileğimle diyorum, inş. ömrüm yeter tüm dostlarla söyleyişiler gerçekletirmeye.
güzel insan
içi öyle çok dolu ki benim için bu tanımın. ve sevgili Cömert'i de ben hep böyle tanımlıyorum.
iyi ki varsın kardeşim. güzellikler hep seni bulsun
kutluyorum meselci arkadaşımızı da... bu söyleşiyle akılın ve olgunluğun yaşta değil yürekte olduğunu görmemize vesile olmuş
sevgiyle
ben cömert ustayı bir bakıma daha yakından tanıma şansını bulan insanlardan biriyim..zaman zaman hoş sohbetlerimiz olmaya devam ediyor...ve benim için çok değerli bir insan...bu sitede karşışatığım güzelliklerden biride odur...
ama burda bilinmeyen yönleriyle bizlere onu tanımaya vesile olan sevgili Meselci arakadşımıza teşekkür etmeden geçemeyecem...bu tür güzel söyleşilerde uzmanlaştı artık..yakında gazeteciliğe başlarsa şaşırmayın:)9
bu arada hiç bir dostumuz için davet gerekmiyor Mardine gelmek için....
geldiğiniz anda Mardin güvercinleriyle birlikte takla atmaya hazırız her zaman..
paylaşım ve emek adına teşekkürler..
sevgiler
şimdi anlıyorum ki şiire fazla gömülmek, bazı güzellikleri kaçırmamıza neden olabiliyor. herşeyden önce şiire gönül vermiş biri olarak, şair dostumuz mehmet selim beyin bu yöndeki çalışmasını gözden kaçırdığım için kendisinden özür dilerim. takdire değer gördüğümü de ayrıca belirtmek isterim. bu anlamda emeğinize yürekten teşekkür ederim mehmet bey...
cömert yılmaz'a gelince ;
şiir sayfasını ilk farkettiğim tarihi net olarak hatırlayamıyorum ki bence bu çok da önemli değil çünkü tarih unsurunun içindekiyle anlam ve değer kazandığına inanırım. dolayısıyla sevgili cömert, şiirde sevgi ve onuru birlikte hissederek okuduğum, zamanı değerli kılan çok ender kalem dostlarımdan biridir.
şiire dair her zaman inandığım ve savunduğum, şiirin bir adım şairinden önde olması gerekliliğidir. bu anlamda bana göre cömert yılmaz, şiirin gölgesinde durmayı başarmakla kalmamış, aynı zamanda gölgedeki yerini sağlamlaştırmış önemli bir potansiyeldir.
sanırım, zaman zaman kıskandığımız şefkatli dizelerini, zengin imgeleriyle gözlerimizin dolduğunu ya da yaşamın tüm kirli yanına karşı verdiğimiz mücadeleye dair aşıladığı o mütevazi şair direncini söylememe gerek yok...
evet.. cömert dostum, gerçekten okuyor olmaktan onur ve mutluluk duyduğum, beni şiire borçlandıran can'dır.
şiirin cömert yüzü, şimdi şiire mi yoksa sana mı teşekkür etmeliyim bilmiyorum ama şuna inanıyorum ki şiir kazandı ve biz başardık birşeyleri...
sevgiyle kal şairim ama hep şiirce...
Cömert Yılmazı biraz daha tanımaktan memnun oldum
Harika bir görev yapıyorsun Selim kardeşim
bu çabalarını destekliyor ve yürekten kutluyorum.
eğer bir gün boş kalırsam. Bu söyleşilerdeki soru metinleri kısmını
biraz daha zenginleştirmeye katkıda bulunmak isterdim.
açılım konusunde sevgili kardeşlerime ben de bir iki cümle söylemek isterdim şimdi görünce özendim.
Ülkemizde hiç kimsenin inkar edemiyeceği öncelikli sorun
fakirlik işsizlik ve güvensizliktir
bütün bu sorunlar dururken yapılan açılım bana göre ırkçı yaklaşımları ve ayrışmayı körüklemiştir.
Ama eğer demokratik haklarda bir eksiklik varsa hayatımın sonuna kadar bunun savunucusu olacağım. Ama bunları yaparken yıllarca süregelen kardeşliği de yıkmamak gerekli ve zorunludur.
Her iki dosta da sevgilerimi bırakıyorum.
meselci: Güneydoğudan göçe zorlanmış zamanın sürgünlerindensiniz...
Kürtçe ile aranız nasıl ve şuan gündemde olan Demokratik Açılım için söylemek istediğiniz birkaç cümle var mı?
Cömert YILMAZ:
--- ’’zamanın sürgün göçebeleri’’ evet. Doğru bir deyim. Asimile olmak için dağıtılan bir halk. Oldu mu? Her gün biraz daha güçlenerek özüne sadık kaldı bu halk…
Kürtçe…
Hiçbir şiirimde ‘’Kürt ve Kürtçe’’ kelime geçmemesine rağmen söylemediklerini bırakmadılar yahu!!! Yinede tüm bunlara rağmen seviyorum Kürtçeyi ve Kürtçe konuşmayı. Ama ille de insan ‘’kardeşiz’’ dediği halkın diline yıllardır süre gelen nefretinden arınıp, hoşgörü ve saygı çerçevesinde yaklaşamaz mıydı? Birbirimizi içimize sindirmeliyiz artık...
Yadırgamadan, yargılamadan ve ayıplamadan tek harfi…
Çünkü biz: Kan kardeşiyiz ezelden-ebede. Bunu kimse inkar edemez, etmeye de gücü yetmez…
‘’ Demokratik açılım’’ mı dedin?
Keşke daha sağlıklı yürütülse bu süreç. Ve altını çizerek söylüyorum. Şiddete, teröre ve yakıp-yıkmalara kesinlikle karşıyım.Hiç bir zaman tasvip etmedim, etmemde...
Hele ki içinden geçtiğimiz bugünlerde herkes biraz daha sağduyulu olmalı ve katiyen tahriklere kapılmamalı. Hani şu siyasiler birbirlerini yiyorken, bizler halk olarak daha duyarlı ve daha soğuk kanlı olmak zorundayız.
Aynı kıbleye yönelen ve aynı secdeye alnı değen insanların birbirinden nefret etmesi ve kin dolu gözlerle bakmasına bir anlam vermedim bugüne kadar, hiçbir zaman da veremem…
bütün söyleşi muteşemdi de;
yukarıda kopyala yapıştır yaptığım bölüm daha çok hoşuma gitti...
ayakta alkışlıyorum ellerim patlyana kanayana kadar...
sevgili selim yine muhteşem bir söyleşi sundun bizlere tebrik ederim...
kocaman sevgim ve sonsuz saygım...
En çok etkilendiğim söyleşilerden biri sanırım bu. Şiiri anlatırken şiir gibi konuşabilmek , gözün terini harflere akıtabilmek meziyet ister diyeceğim ama hayır bu çok gerçeksiz olacak ve gülecek alfabem bana.
" Yürek ister"
bu dediğim zira...
Kendi kendimi kandırıp şiir yazmış olmak için yaptığım çalışmalarım vardı evvel zamanda hatta beğenmişliğim de olmuştu içlerinden ama yazık ki şiirin kokusunun hissedildiğini söylemek en büyük yalancılık olacak. İyi de Havin ne şimdi bunlar , ne diyorsun diyecektir kalem şöyle ki,
" şiirde harflerin içlerinde sakladıklarını görmektir asıl yetenek ki göstermek apayrı bir marifet. İşte bunu görebildiğim sayılı kalemlerden biri Sayın Yılmaz. Yüreğimin şiir sevdası adına minnetimi ifade etmeliyim."
Ve gözlerimi acıtan bir cümle ;
"Asimile olmak için dağıtılan bir halk. Oldu mu? Her gün biraz daha güçlenerek özüne sadık kaldı bu halk…"
Ne gariptir bilinmez ama aynısını ben de biliyor ve de en önemlisi yaşıyorum. Sözde bir zamanlar biz de doğudan göç etmişler arasındaydık hatta ve hatta kendini unutmuş olanlardandık . Sonra eğitim derken üniversite kafaya inen saksı oldu. Uzak sürme gayretleri tam tersi tesirle içimize itti bizi...
Lâkin her ne hikmetse yine de "hep bir" sözcükleri bizim dillerden düşer. Çünkü ayrılık sadece ve sadece secdeye giden yerle alakalıdır. Her dua her dilde aynı ise tersi bin günahtır ömrümüze...
Şiir için değerli kalemi böylesine tanımak keyifti.
Kaleminiz dert görmesin..
Sevgiyle..
Keşke daha sağlıklı yürütülse bu süreç. Ve altını çizerek söylüyorum. Şiddete, teröre ve yakıp-yıkmalara kesinlikle karşıyım.Hiç bir zaman tasvip etmedim, etmemde...
***************************
sevgili dostum..
bizi bir şiir dostu ile yeniden buluşturdun..tsk.ler...
cömert arkadaşımı tanımak güzeldi..saygı duydum...tam puan...
sevgimle...