- 1914 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beðeni
ÝLKÖÐRETÝM OKULU ÖÐRENCÝLERÝNE YANITLARIM
SUNU
22 Ekim 2002 tarihinde Malatya Merkez Kemal Özalper Ýlköðretim Okulu 5/A Sýnýfýna Türkçe dersine hem emekli öðretmen, hem gazeteci, hem de kitap yayýnlamýþ birisi olarak konuk oldum. Aziz Nesin’in “Þimdiki Çocuklar Harika”, Rýfat Ilgaz’ýn “Hababam Sýnýfý” kitaplarýný okuyanlar gerçekten çocuklarýn harika fikir ve düþünceleri olduðunu görmüþlerdir. Günlük yaþamýmýzda da böyle çocuklara rastlamaz mýyýz? Ben de burada harika çocuklara rastladým. Hemen ders anýnda hazýrladýklarý sorularý aldým ve araya giren Cumartesi-Pazar günlerinde benzer sorularý birleþtirerek yanýtlarýmý hazýrlayýp pazartesi günü onlara bir ders saatine sýðdýrarak sundum. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramý anýsýna çocuklarýn sorularýný ve yanýtlarýmý sizlerle paylaþmak istiyorum.
ÇOCUKLARIN SORULARI VE YANITLARIM
Özgeçmiþinizden söz eder misiniz?
1953 yýlýnda Hekimhan’ýn Ballýkaya köyünde doðmuþum. Altý kardeþin en büyüðüyüm. Babam ve annem köyde yaþýyorlar. Ben de 1966’da ilkokulu bitirene kadar orada yaþadým. 1966–1972 yýllarý arasýnda okuduðum Akçadað Ýlköðretmen Okulunda yaz tatillerinde de köyde ekin biçme, sap taþýma, döven sürme, harman kaldýrma, bahçe sulama, oðlak-kuzu otlatma gibi iþlerle bizzat köy yaþamýna katýldým.
1972 yýlýnda Urfa yetiþtirme yurdunda öðretmenliðe baþladým. Buradan Kýsas, Siverek Türközü/Gazipaþa okullarýnda; 1981 yýlýndan itibaren de Malatya/Battalgazi Toygar ve Boran, merkez Yeþiltepe Ahmet Parlak, Gazi ve Þehit Yüzbaþý Hakký Akyüz Ýlköðretim Okullarýnda görev yaptým. Bu süre içinde dört yýl özel eðitim öðretmenliði (Alt Özel Sýnýf) yaptým. 1998 Martýnda emekliye ayrýldým, 2 Haziran 1998’de Malatya Yorum Gazetesi yazý iþleri müdürlüðünü üstlendim ve halen sürdürüyorum.
1974 yýlýnda evlendim, eþim ev hanýmý. Ozan (1975), gül (1977) ve Yazar (1983) adlý üç çocuðum var. Ozan makine, Gül endüstri mühendisi. ODTÜ’yü bitirdiler, yüksek lisans yapýyorlar ve çalýþýyorlar. Yazar ise Ankara Üniversitesi Fizik bölümünde okuyor. Ozan evli ve dördü birlikte Ankara’da kalýyorlar. Eþimle ben de yanlarýna gidip kalýyoruz...
Öðretmenliði kendiniz mi seçtiniz?
Çocukluðumda meslek seçme düþüncem yoktu. Öðretmen okulunu kazanan bir öðrenci altý yýl sonra zaten “öðretmen” demekti. Yeter ki dersleri aksatmasýn. Hatta 1966’da öðretmen okulunu kazandýðýmda bizim köyde Mahmut Emmi (ÖZTÜRK) vardý, bana “hoca”, yani “öðretmen” derdi...
Köy ve þehir öðretmenliðinin ne gibi farklarý var?
Köy okulu öðretmenliði sorumluluk alaný yönünden þehir öðretmenliðinden ayrýlýyor. Köyde köylünün her sorunu öðretmeni ilgilendiriyor, þehirde öyle deðil. Olanaklar yönünden düþününce de þehirde olanaklar daha çok.
Emekli olduktan sonra yaþamýnýz nasýl geçiyor?
Emekli olunca her þey bitti mi? Elbette ki hayýr! Bol bol okuyorum ve yazýyorum. Gazetecilik sürüyor. Baðlama çalýp türkü söylüyorum. Zaman zaman radyo-televizyon programlarý yaptým. ADD Malatya Þubesi, TSD Malatya Þubesi, MAKSAD gibi derneklerin üyesiyim. Ayrýca Emekli-Sen... Etkinliklere katýlýyorum, görev üstleniyorum. TSD Malatya Þubesinin aylýk yayýn organý Umudun Sesi’ni hazýrlýyorum. Kitap yazma çalýþmalarým sürüyor... Kültür, edebiyat, sanat konularýnda isteyenlere yardýmcý oluyorum...
Kitaplýðýnýz var mý, kaç kitabýnýz var, hepsini okudunuz mu?
2000’e yaklaþan sayýdan oluþan kitaplýðýmdaki (dergiler dâhil) kitaplarýn tamamýna yakýnýný okudum diyebilirim. Okuduðum kitaplarýn sayýsýný anýmsamýyorum. Sanýrým bir yerlere yazsaydým yüzlerce sayfalýk bir çizelge oluþtururdu. Daha çok kültürel-araþtýrma-inceleme kitaplarý ile dergileri okuyorum.
Yerli ve yabancý yazarlardan hangilerini beðeniyorsunuz?
Yazarlarýmýzdan yaþar Kemal, Orhan Kemal, Sabahattin Ali, Aziz Nesin; þairlerimizden Nazým Hikmet Ran, Orhan Veli Kanýk, Ahmet Arif’i beðendiklerime örnek olarak verebilirim. Yabancýlardan ise Tolstoy, Dostoyevski, Maksim Gorki, Emil Zola, Balzak, Steinbeck, Jack London...
Hangi gazete-dergi ve kitaplarda yazýlarýnýz yayýnlandý?
Emekli olmadan önce Görüþ, Gayret, Malatya Olay, Malatya Yorum, Malatya Haber gibi Malatya gazetelerinde yazýlarým ve þiirlerim yayýnlanýyordu. Ayrýca Urfa yerel gazetelerinde (1972–74), antoloji ve dergilerde þiirlerim yayýnlanmýþtý. Emekli olunca kendimi gazeteciliðin içinde buldum. Gazetecilik bir yönüyle öðretmenliðe benziyor. Yalnýzca çocuklara deðil, her yaþta insana hitap edebiliyorsunuz.
Gazeteciliðinizde karþýlaþtýðýnýz en ilginç olay nedir?
Gazetecilik yaþamýmda en ilginç olayý 2000 yýlýnda Ýsmet Ýnönü’nün babasý ve oðlunun mezarlarýnýn kýrýlmasýnda yaþadýk. Hakkýmýzda haber uydurmaktan dava açýldý. “Kýrýlmamýþmýþ” diye yazdýk bir daha açýldý. Oysa kýrýlan mezarlarý CHP ile Belediye birlikte onarmýþlardý. Sekiz ay süren iki davadan da beraat ettik.
Gazetede, köþenizde en çok neler yazýyorsunuz?
Daha çok geleneksel halk kültürü (Gelenekler, görenekler, türküler, söylenceler, aðýtlar...) alanýnda derleme, inceleme ve araþtýrma çalýþmalarý yapýyorum ve yazýyorum. Ayrýca sanat-edebiyat yazýlarý da yazýyorum. Bazen de güncel konular...
Yazar olabilmek için bir eðitim gerekli mi?
Yazar olabilmek için eðitimli olmak gerekir elbette. Ancak, illa da yüksekokulu bitirmek diye bir koþul yok. Uður Mumcu’nun dediði gibi; “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamaz.” Bu nedenle yazarlar bilgi sahibi olmalýdýr. Bunun için de çok okumalý, bilimin ýþýðýnda hareket etmeli, toplumu iyi tanýmalýdýr...
Þimdiye kadar yazdýðýnýz kaç kitap var, kaçý yayýnlandý?
Hazýrlamýþ olduðum kitaplarý yýllarýna ve içeriklerine göre þöyle sýralayabilirim.
1985: Bir Gün Uyandýðýnda (Çocuklara yönelik þiirler)
1988: Televizyonu Nasýl Buldum? (Anýlar-Öyküler)
1990: Yenilenen Köy Ballýkaya (Ýnceleme)
2000: Âþýk Yoksuli’nin Þiirleri (Derleme)
2002: Arguvan Türküleri (Hüseyin Þahin ile birlikte; Derleme-Ýnceleme)
Bunlardan yalnýzca “Televizyonu Nasýl Buldum?” yayýnlandý (1999). Ýkinci basýmýn hazýrlýklarý sürüyor. (2002 Kasýmýnda ikinci basým hazýrlýklarý tamamlandý, ancak basýlamadý) Malatya Yorum’da yayýnlanan yazýlarýmdan bazýlarýný, elimde bulunan bazý yazýlarla birleþtirerek bir kitap hazýrlamak istiyorum. (Bu çalýþma da 2003 Kasýmýnda baþlatýldý) 1983’te baþladýðým, 1962’den 1982’ye kadar yaþamýmda iz býrakan olaylarýn yer aldýðý ve “Anýya Benzer” adýný verdiðim aný-deneme notlarýmýn yazýmý ise hala sürüyor. (*)
Yayýnlanan kitabýnýzdaki öykülerde öne çýkan kahramanlar var mý?
Yayýnlanan kitabýmda öðretmen okulu yýllarýmda yazdýðým öyküler var daha çok. Bunlardan öne çýkarýlan kahramana rastlamak da zor. “Hasan Emmi”, topraðýn deðerini bilen, ayný zamanda eðitime önem veren bir çiftçi. “Her Sabah Her Sabah” adlý öykünün kahramaný Mustafa, sizlerle yaþýt bir öðrenci. Okul dýþý zamanlarýnda kuzu ve oðlaklarý otlatýyor...
Yazar olarak hangi ders kitaplarýnda adýnýz geçiyor?
Ders kitaplarýnda adým henüz geçmiyor. Bu kolay bir þey deðil. Ancak, bazý dergilerde (Folklor Edebiyat, Anadolu Þiir, MAKSAD, Erciyes, Arguvan Olgusu, Yorum Kültür-Sanat...), kitaplarda (Malatyalý Gönül Sultanlarý, Kültür Bakanlýðýnýn bazý yayýnlarý...), gazetelerde adýmdan söz edildi, yazýlarým ve þiirlerim yayýnlandý. “Arguvan Türküleri” kitabýmýz çýktýðýnda ise adýmýzdan daha çok söz edileceðini umuyorum.
Kitabýnýzýn adý, “Televizyonu Nasýl Buldum?”; Televizyonu ilk bulan siz misiniz?
Gelelim televizyona!
“Televizyonu Nasýl Buldum?” aný ve öykülerimden oluþan bir kitap. Kitabýma adýný verdiðim aným ise, 10–11 yaþlarýnda bir köy çocuðu olarak çamurdan yaptýðým oyuncaklarla ilgili. Bu oyuncaklardan biri de “televizyon”! O zaman “radyo” diyordum ben. Sonradan sesin yanýnda görüntüyü de düþününce “televizyon” olarak adlandýrdým buluþumu (!) O yaþýmda böyle bir þey yapmam arkadaþlarýmca da beðenilmiþti. Hala kýrk yýla yaklaþan bir süre önce yaptýðým bu iþi bazý arkadaþlarým anýmsayarak anlatýrlar. Elbette ki bu ilginç “buluþum” beni gururlandýrmýþtý.
Televizyonu, 1926 yýlýnda John Logie Baird adlý bir Ýngiliz bulmuþ; ülkemizde 1952 yýlýnda deneme yayýnlarý baþlatýlmýþ, 1968’de TRT Ankara Radyo Televizyonlarý yayýnlara baþlamýþ, 1982’de renkli televizyona geçilmiþ, 1990’da özel kanallar açýlmýþtýr. Yani, televizyonu ilk bulan ben deðilim.
Sizce televizyonun yararlý ve zararlý yanlarý nelerdir? Doðup büyüdüðünüz yerde televizyona karþý olanlar var mý?
Televizyonun iyi bir þey olmadýðýna inananlar var. Balý da çok yerseniz sizi rahatsýz eder. Her þeyin ölçülü olmasý, ölçülü kullanýlmasý insanlarýn elindedir. Ancak, televizyonun iyi bir þey olmadýðýný söyleyenler, bugün onu daha çok kullanan ve seyredenler. Aslýnda bilim ve tekniðe karþý olanlar, zamanla bu karþýcýlýklarýný nedense unutuyorlar. Bizim köyümüzde böyle düþünceyle hiç karþýlaþmadým. Bizim köyümüzün kanalizasyonu, içme suyu, parký, her evin telefonu var, cadde ve sokaklarý asfalt, okuryazar oraný yüzde yüze yakýn...
Televizyon olmasaydý ne olurdu?
Televizyon olmasaydý, onun yerine baþka bilim-teknik araçlarý geliþtirilirdi. Bilgisayar, Internet, film gösterici vb... belki ülkemize biraz daha geç girseydi, okuma alýþkanlýðý olumlu yönde geliþebilirdi!
Okullarýmýzdaki eðitimin geleceði ve eðitimde özelleþtirme hakkýndaki düþünceleriniz nelerdir?
Anayasamýzda, “Ýlköðrenim zorunlu ve devlet okullarýnda parasýzdýr” hükmü bulunmasýna karþýn bu madde iþlemiyor ve sürekli özelleþtirmeye doðru adým atýlýyor. Özel eðitim kurumlarýnýn sürekli yaygýnlaþmasý, devlet okullarýndaki kalitenin düþmesi hep olumsuz geliþmeler...
Bizlere son olarak neler söylemek istersiniz?
Atatürk’ün þu sözünü anýmsatmak istiyorum:
“Tek bir þeye ihtiyacýmýz var; çalýþkan olmak!”
2002-Malatya
(22 Ekim 2002, Malatya Kemal Özalper Ýlköðretim Okulu)
YORUMLAR
Henüz yorum yapýlmamýþ.