- 653 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
SAHİ! GENÇLİĞİM KAÇ YAŞINDA?
Daha iyi yaşam koşullarına sahip olmak için sorgulayan, tartışan bir nesil iken biz ne zaman duyarsızlaştık? Türkiye’de değişen neydi? Yaşam koşullarımız mı? Yaşamımız mı? Sahi! Neydi hayatımızda değişen. Bizi boşluğa sürükleyen, adam sende boş ver dedirten.
Hayatımız mı değişti, yoksa biz mi değiştik. Biz, bugün bile hayal ettiklerimizin ardından koşarken şimdiki gençliğin hayatının peşinde sürükleniyor olması düşündürücü.
Tüm değer yargılarımız, önceliklerimiz değişti. Komşularımız kişilik haklarımıza saygı göstermiyor, çevreyi umursamıyor. Ülkede olup bitenlerden dedikodularla haberdarlar. Bunların da ne kadarı doğruysa, o kadar bilgi sahibi oluyorlar. Söylenen yalanlara, savsatalara yürekten inanıyorlar.
Dıştaki ve içteki bazı güçler, öncelikle geleceğimizin umudu olan çocuklarımızı uyuşturdular. Okumayan bir toplum olduğumuz için, gazeteler eklerinde “yıldız savaşları” gibi hayal dünyasını zorlayan yayınlar verirlerse satılabiliyorlar.
Bazı şeylerin, muhafaza edilmeye yıpratılmamaya gereksinimi vardır. Yüzyıllardır yaşayan insancıl geleneklerimiz gibi... Otobüste önceden büyüklerimize terk ettiğimiz koltuklarda bugün küçüklerimiz oturur olmuş. Hep uyku halindeler, her gün geçtikleri yolları seyrediyorlar ilk kez görüyorlarmış gibi. Ya hiçbir şey duymamak ve düşünmemek için kulaklarında walkman var, ya da umursamaz bir tavırla, çevresindekileri rahatsız edeceklerini düşünmeden, ağızlarında birer sakız bağırarak argo konuşuyorlar. Kıyafetleri özensiz. Gömleğin yakası bir tarafta, kravat başka bir tarafta. Burnunu sildiği mendili pervasızca sokağa atan, temizlik kurallarına uymayan, ne çevre temizliğine, ne de kişisel temizliğine özen göstermeyen bir nesil. Genç kızlarımız sıradanlaşmış, yaşadıkları aşkları bile eğreti.
Kuşaklar arası mesafelerimiz azalması gerekirken, yıllar geçtikçe bu mesafeler fazlalaşmaya başladı. Oysa almasını bilenlere yıllar çok şeyler katar.
Değerlerin ucuzlaştığı, yaşamın zorlaştığı bir dünyada kafamızı kirleten şeylerden uzak durmaya çalışırken, ülkemiz üzerine oynanan oyunları anlamaktan da uzaklaşır olduk.
Eğitim ve sosyal gereksinimlerden yoksun halkımız, ihtiyaçlarını ideallerinin önüne koymuş. Yaşamak için buna ihtiyaç var ama yaşamak için bir de özgür ülkelere ihtiyaç var.
Türkiye ateş nöbetleri geçiriyor, Fatura vermeyen, fiş kesmeyen bir ticaret dünyası ile Türkiye vergi kaçırma cennetine dönüştü. Trafik ışıklarına uymamak, yasaları hiçe saymak, hukuka saygısızlık, külhanvari tehditler, kurallar silsilesi içinde kuralsızca bir yaşam devam ettirilmeye çalışılıyor. Hayatımız, masumiyetini kaybetti. Aile değerlerimiz yıprandı. Biz nereye gidiyoruz? Türkiye nereye gidiyor? Gençliğim nereye gidiyor?
Geçmişine, büyüklerine, ülkesine, bayrağına saygı duymayanlar, ülkesinde olan bitenden endişelenmeyenler bugünün ve yarının nasıl sahibi olacaklar?
Hülya TÜRK
16/06/2005
www.sarikoza.com
YORUMLAR
Merhaba,
yazınızı verdiğiniz siteden sonuna kadar okudum, duyarlılığınızdan dolayı kutluyorum..
Dediklerinize maalesef harfiyen katılıyorum..
Maalesef diyorum, çünkü yazdıklarınıza karşı çıkabilmeyi, 'hayır gençliğimiz ve toplumumuz hiç te dediğiniz gibi değil'' diyebilmeyi o kadar çok isterdim ki..
Bu konuda sayfalar boyu yazılabilir aslında.
Neden, nasıl, niçin diye sormayan, sorgulamayan, tepki vermeyen bir robot haline getirildik adeta...Ve uluslararası paravan şirketlerin mallarını tüketmekle mükellef, saçma dizilerin müptelası, duyarsız bir toplum olduk çıktık...
Geçenlerde alman kanallarından birinde küresel ısınma ile ilgili bir tartışma proğramı vardı..Katılımcılardan biri; bazı kimselerin gelecek kuşaklar için bir şey yapmak istemediklerini, 'gelecek kuşaklar benim için ne yaptı ki' ? Diye sorguladıklarını söylemişti..
Sanırım bizim gençlerimizin ve genel olarak toplumumuzun önemli bir kesiminin düşünceleri de o yönde...
Fazla soran, karışan olmadığı için ülkemizde satılmadık bir şey, çiğnenmedik bir değer kalmadı...
Bindik bir alamete, nereye gideriz bakalım ?
Saygılarımla..